
Eğitim Politikaları Komisyonumuz, Çocuk Komisyonumuz ve Dil, Kültür ve Sanat Komisyonumuz, 2025-2026 eğitim-öğretim yılının başlaması nedeniyle eğitim alanında yaşanan sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin Genel Merkezimizde basın toplantısı düzenledi. Ortak basın metni, Eğitim Politikaları Komisyonu Eşsözcümüz İlknur Birol tarafından okundu. Birol, şunları söyledi:
Türkiye’nin eğitim sistemi değerlendirildiğinde tablo iç açıcı değil
DEM Parti Eğitim Politikaları Komisyonu, Çocuk Komisyonu ve Dil Kültür Komisyonu olarak eğitim-öğretim yılı açılışı nedeniyle düzenlediğimiz basın toplantımıza hoş geldiniz. Partimiz adına herkese saygılarımızı sunuyoruz. 2025-2026 eğitim-öğretim yılı bugün başlıyor. Milyonlarca çocuk ve genç okulları ile buluşacak. Öncelikle çocuklara, gençlere, ailelere ve tüm eğitim emekçilerine iyi bir başlangıç ve her yönüyle umut dolu ve sağlıklı bir eğitim yılı diliyoruz. Ancak biliyoruz ki bu dileğimizin gerçekleşmesi, eğitim alanında yıllardır çözümsüz bırakılan sorunların aşılmasına bağlı. Ne yazık ki, Türkiye’nin eğitim sistemi bütüncül olarak değerlendirildiğinde tablo iç açıcı değil. Bu tablonun arka planında sınıfsal ve kimliklere dayalı eşitsizlikler yer almakta, AKP iktidarları döneminde ise bu eşitsizlikler daha da derinleşmektedir. Türkiye’de eğitim, hiçbir zaman çocuklar ve gençler için özgürleşmenin ve kendini geliştirme imkânının alanı olarak kurgulanmamıştır. Aksine, siyasi iktidarların ve sermayenin ihtiyaçlarını önceleyen düzenlemelerle şekillenmiştir. Bugün çocuk emeği sömürüsü, çocuk yoksulluğu, kamusal bütçelerin azalması, eğitimin özelleştirilmesi ve anadilinde eğitim hakkının engellenmesi gibi sorunlar giderek daha da ağırlaşmaktadır.
Çocuklar işgücü piyasasına itiliyor, eğitim sermayeye açılmaya devam ediyor
AKP döneminde 4+4+4 formülüyle yürürlüğe giren 12 yıllık zorunlu eğitim bugün iş çevrelerinin baskısıyla tartışmaya açılıyor. MÜSİAD başta olmak üzere sermaye gruplarının talepleri, çocukları erken yaşta işgücü piyasasına çekmeyi hedefliyor. Bu ise çocuk emeği sömürüsünü derinleştirmekten başka bir anlama gelmiyor. Patronlar çocuklara erken yaşta işçi tulumu giydirmeye niyet etmiş durumda. Oysa çocukların geleceğini iş cinayetlerine mahkûm eden bir eğitim sistemi kabul edilemez. Okullar sermayenin işgücü kaynağı haline getirilemez. Mevcut göstergeler, eğitimin ticarileştiğini gözler önüne seriyor. Türkiye’de ailelerin ilkokul düzeyinde yaptığı harcamalar OECD ortalamasının dört katına ulaşmış durumda. Öte yandan, kamu kaynaklarının okul öncesi eğitime ayrılan payı OECD ortalamasının gerisindedir. 2023-2024 verilerine göre özel okulların sayısı hızla artarken, kamu okullarının payı geriliyor.
Nesilleri yetersiz beslenme kıskacında sağlığından eden bir eğitim sistemini kabul etmiyoruz
Bugün eğitim yılı, çocuk yoksulluğunun ve derin eşitsizliklerin gölgesinde başlıyor. Çocuk yoksulluğu artık halkın gündelik yaşamının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Çocuk yoksulluğu, eğitimden yoksunlukla birlikte gerçekleşiyor. Ankara Tabip Odası tarafından açıklanan verilere göre, ailesinin yanında en temel ihtiyaçları karşılanamayan çocuk sayısı son 7 yılda yüzde 40 oranında artmıştır. Yeterli ve dengeli beslenemeyen çocuklarda skorbüt, sinir sistemi ve cilt hastalıkları, anemiler, kansızlık, raşitizm, diş çürükleri ve diş eti hastalıkları ile kas hastalıkları gibi çok sayıda hastalık ve rahatsızlık ortaya çıkıyor. Yani çocuklarımız aç. Öğrenmeyi ve anlamayı oldukça güçleştiren bu rahatsızlıklar, yetersiz beslenmeye bağlı olarak artış eğilimi gösteriyor. Nesillerini yetersiz beslenme kıskacında sağlığından eden bir eğitim sistemini elbette kabul etmiyoruz. Bu, utançla konuşulacak bir konudur. Çocukların sağlığını öncelemeyen bir devlet, bir eğitim bakanlığı hiçbir süslü sözle bu gerçeği ortadan kaldıramıyor. Oysa yapılacak bellidir: Ücretsiz okul yemeği uygulaması tüm eğitim kurumlarında yaygınlaşmalıdır. Ek bütçeler yaratılarak okullarda en az bir öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek verilmelidir.
Eğitime yeterli bütçe ayrılmıyor, ihtiyaçlar karşılanmıyor
Kamusal eğitime harcanan her bir lirayı gereksiz masraf olarak gören ve devleti bir şirket gibi yöneten bakanlık, yeterli istihdam sağlamamakta direniyor. Başta öğretmen istihdamı olmak üzere yardımcı personel yetersizliği açık bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor. Bu durum eğitim emekçilerini güvencesiz çalışma koşullarına itiyor ve hem kamu hem de özel okullarda sorunları derinleştiriyor. Oysa eğitim, bir toplumun bugününü ve geleceğini belirleyen en temel alanlardan biridir. Eğitim emekçilerinin sendikal mücadeleleri demokratik, eşit ve özgürlükçü bir eğitim sistemi içindir. DEM Parti olarak bizler, eğitimin hak temelinde örgütlenmesini savunuyoruz. “Ne kadar bütçe gerekiyorsa o kadar kaynak ayrılmalıdır” ilkesini benimsiyoruz.
Barışın yolu anadilinden geçer
Eğitim alanının kronik hale gelmiş sorunlarından biri de anadilinde eğitimin yıllardır bu topraklarda bir hak olarak görülmemesiyle ilgilidir. Üstelik Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ile birlikte yaşadığımız yeni dönemde en kritik başlıklardan biri anadilinde eğitim hakkıdır. Demokratik bir toplumun çoğulcu, eşitlikçi ve özgürlükçü bir iklimde var olabilmesi, ancak bu hakkın tanınmasıyla mümkündür. Bugün milyonlarca Kürt çocuk, kendi anadilinde eğitim alma hakkından mahrum bırakılarak okula başlıyor. Anadilinde eğitim hakkının tanınmadığı bir sistem, çocukları eşitlikten ve özgürlükten uzaklaştırıyor; onları asimilasyoncu bir düzenin çarkları içine hapsediyor. Bu durum yalnızca dil kaybına değil; psikolojik, sosyal ve kültürel açıdan büyük yaralara da yol açıyor.
Barış ve demokratik değişim, anadilinde eğitimin güvence altına alınmasıyla mümkündür
Barış toplumu demokratik toplumdur. Barış toplumu, her bir bireyini doğuştan gelen haklarıyla kucaklayan toplumdur. Barış toplumu, siyasetin dar faydasıyla değil toplumun geniş faydası ilkesiyle kurulabilir. Barış toplumu, reddetmez ve inkâr etmez; demokratik kurallara dayalı eşitlik ve özgürlük sağlamayı birincil ilke kabul eder. Eğitim sistemini de buna göre biçimlendirir. Ne yazık ki 2025 eğitim-öğretim yılının açılışıyla birlikte başta Kürt çocuklar olmak üzere milyonlarca çocuk anadilinde eğitim hakkından yeniden mahrum kalmaya devam edecektir. Büyük bir eşitsizliği yaratan bu ayrımcı sistem çocuğun özerk birey olma hakkını da elinden alıyor. Tam da bu ve diğer pek çok nedenle, bu tarihi süreçte başta TBMM olmak üzere tüm siyaset kurumlarını, devletin ilgili organlarını ve toplumun tüm kesimlerini anadilinde eğitim hakkının tanınması için sorumluluk alarak eğitim sisteminin kangren haline gelmiş sorunlarından birini etkili bir şekilde çözmeye çağırıyoruz. Barış ve demokratik değişim, bu hakkın güvence altına alınmasıyla mümkündür.
Çocukların eşit, özgür, sağlıklı ve güvenli bir şekilde eğitim görmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz
2025-2026 eğitim-öğretim yılı çocuk emeği sömürüsünden çocuk yoksulluğuna, anadilinde eğitim hakkının gaspından eğitime ayrılan bütçenin yetersizliğine kadar çok yönlü sorunlarla başlıyor. Bununla birlikte, mülteci çocukların eğitime erişim hakkının güvence altına alınmaması, engelli çocukların ihtiyaçlarını önceleyen kapsayıcı politikaların hayata geçirilmemesi, karma eğitimin tartışmaya açılarak hedef haline getirilmesi, eğitim alanında dinin araçsallaştırılması ve sistemin bütünüyle piyasalaştırılması gibi sorunlar da derinleşerek devam ediyor. Bu tablo, eğitimin tüm boyutlarıyla bir kriz alanına dönüştüğünü gösteriyor. DEM Parti olarak bizler; çocukların eşit, özgür, sağlıklı ve güvenli bir şekilde eğitim görmesi için mücadele etmeyi, eğitim hakkını toplumun bütün kesimlerini kapsayan demokratik, özgürlükçü, laik, bilimsel, kamusal, cinsiyet özgürlükçü ve ekolojist bir çerçevede savunmayı sürdüreceğiz. Eğitimi siyasal iktidarların ve sermaye çevrelerinin ihtiyaçlarına göre değil, toplumun tüm çocuklarının özgür bugününe ve geleceğine göre yeniden inşa etmenin zorunlu olduğuna inanıyoruz ve bu yönde mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz. DEM Parti olarak bir kez daha çocuklara, gençlere, eğitim emekçilerine, ailelere ve tüm eğitim bileşenlerine dayanışma içinde, umut dolu, eşit ve özgür bir eğitim yılı diliyoruz.
Hemverfeka Komîsyonê Ziwan, Kultur û Hunerî Cemîle Turhalli:
Şarê ma yo erjîyaye, şima bi xeyr ameyî, ser û çiman ser ameyî. Ma zî sey Komîsyonê Ziwan, Kultur û Hunerî akerdişê perwerdeyî ser o wazenê çend qalan vajê. Ma na daxuyanîya xo Komîsyonê Gedeyan û Komîsyonê Perwerdeyî reyde kenê. Nika dibistanî abîyenê. Malesef na serre zî bi mîlyonan domanê Kurdî bi ziwanê dayîka xo perwerde nêgênê. Dest bi dibistanî kenê la çi heyf o ke nê dibistanî de bi ziwanê xo perwerde nêvînenê.
Zafziwanîye şaran rê aştî arda
Ma vanê eke seserra komare nika ra pey demokrsî wazeno, eke seypêyîya şaran wazeno, eke aştî wazeno helbet ganî aştî bi ziwanan, mabênê ziwanan de ganî dest pê bikero. Raşt a ziwan heqê şaran o, heqê qedeyan o. Eke yew gede nê heqî ra mehrûm bibo xo tewirê ê şarî nêvîneno. Bingeyê ey, psîkolojîya ey ê cayî qebûl nêkeno. Dinya de nimûneyî zaf est ê. Ma her ca de vînenê ke dewletanê desthilatdaran hemeyan de gedeyî bê ziwanê xo dest bi perwerdeyî kenê. No şîdet o, tundîyêko xirab o. Çike ma vanê ke merdim bi heqano xo merdim o. O çax ganî merdim bi girewtişê heqanê xo ganî dest pê bikero. Se serre ra heta a nika ma vat ma na neheqîy bidê weda. Ma reyna vanê eke dinya de zafziwanîye est ba holî est a, eke dinya de perwerdeyê zafziwanîye est bo weşîye est o, eke dinya de perwerdeyê zafziwanî est bo seypêyîye û têhetameyîş est o, aştî est a. Zafziwanîye aştî arda şaran rê. Zafziwanîye weşîye arda heme şaran rê. Înkarî xirabî ardo. Dewletê neteweyî neheqîya xo ziwanî ser o zaf zêde kerdo. Ma wazenê nika ra pey komara demokratîk bi aştîya ziwanan înşa bikerê. Amancê ma no yo.
Ewro dibistanî dest pê kenê, ma heme gedeyan û ciwanan rê weşîye wazenê
Ewro dibistanî dest pê kenê. Ma heme gedeyan, ciwanan rê weşîye wazenê. Ma wazenê ke ameyoxê ma wa bi statuyê ziwanan bibo. Eke şima statu bidê ziwanî, şima seypêyî bidê ziwanî şima eşkenê aştî zî zaf rehet înşa bikerê. Ma hesretê aştî yê, ma hesretê ziwanê xo yê, ma hesretê heqanê xo yê. Ma seypêyîya ziwanan bîyarê. Ma bi keda xo, ma komelî mîyan de her ca de ma piştgirîya xo bidê yewbînan, wa dewlet na polîtîkaya cîyaker ra fek verado, wa merdim her ca de bi ziwanê xo, bi heq û hiqûqê xo, xo endamê nê şarî bivîno. Seba aye na serdema perwerde ma hemînan ra aştî û weşîye bîyaro. Spas kena.
8 Eylül 2025