Eğitim Politikaları Komisyonumuzun açıklaması:
Türkiye demokrasisini ve bilimsel özgürlüğü hedef alan 12 Eylül Askeri Darbesinin ürünü olan Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) 6 Kasım 1981’de kuruldu. Darbeci zihniyet, YÖK marifetiyle üniversitelerde ve akademide kendisini kurumsallaştırmaya çalıştı. Gerçek üniversite fikriyatı, kamusal olarak bilimsel bilgi üretme özgürlüğü, eleştirel ve özgür üniversite iklimi ve kurumsal yapısı YÖK’ün kurulmasıyla birlikte ağır saldırıya uğradı. Üniversiteler aynı zamanda kapitalist sanayileşmenin ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirildi. Öte yandan taşradan başlayarak bütün üniversitelerde Türk-İslam sentezcisi, ırkçı, milliyetçi ve erkek egemen zihniyet hakim kılınmaya çalışıldı. Bu saldırı halen sistematik bir şekilde sürüyor.
Üniversitelere tek tipçi-devletçi bir elbise giydirilirken, 1983’te Türkiye’nin özgür düşünen ve muhalif olan akademisyenlerinin görevlerine 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu’yla son verildi. Böylece üniversiteler resmi devlet tezlerinin üretildiği, ezberci ve eleştiriye kapalı yapılar haline dönüştürüldü. Bu topraklarda 1800’lerde başlayan üniversite serüveninde, üniversite özerkliği, özgürlüğü ve demokratik yaşamı üzerindeki en yoğun kontrol, baskı ve denetim YÖK yasasıyla hayata geçirildi. YÖK aynı zamanda akademik yaşamda ciddi krizleri, tıkanmaları ve sorunları beraberinde getirdi.
Yıllar içinde yapılan bütün değişikliklere ve yamama girişimlerine rağmen YÖK’ün müdahaleci özü korundu, merkeziyetçi ve tekçi yönetim anlayışı sürdürüldü. Türkiye’nin siyasetten ekonomiye, toplumsal yaşamdan hukuk alanına kadar yaşadığı pek çok krizde akademideki bu tek tipçi, eleştirel olmayan ve düşünceye ket vuran anlayışın belirgin bir payı vardır. Özgür düşünemeyen ve sorgulamayan bu eğitim sisteminin şekillendirdiği insan profili çözüm değil sorun üretmiştir. Hala da üretmeye devam etmektedir.
Bütün bu saldırılara ve üniversiteleri denetim altına alma girişimlerine rağmen toplum bilimsel, özgür bir yaşamı ve düşünce yapısını savunmayı bugüne kadar sürdürmüştür. Toplumun talepleri ile üniversitelere YÖK vasıtasıyla giydirilen deli gömleği taban tabana zıttır. 68 kuşağı başta olmak üzere, üniversite gençliğinin devrim ideali bitirilememiştir. 1948’de Barışsever Cemiyetinde yer alan Behice Boran, Niyazi Berkes ve Pertev Naili Boratav’ın üniversiteden ihraç edilmesi, 2017’de Kürt halkına karşı yürütülen saldırılara karşı “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriye imza atan akademisyenlerin uzaklaştırılması, 20 Temmuz OHAL Darbesinden sonra yüzlerce akademisyenin KHK ile ihraç edilmesi bu sistemi yaratanların özgür ve gerçek düşünceden duydukları korkunun birer göstergesidir. Üniversitelere kadar sirayet eden kayyım anlayışına karşı 1403 gündür Boğaziçi Üniversitesinde devam eden direniş ise tüm bu baskılara karşı özgür düşüncenin özgür ve özerk üniversite arayışındaki ısrarının bir sembolüdür.
Bu vesileyle, bir kez daha üniversitelere yönelik gerçekleşen YÖK darbesini ve ardındaki zihniyeti reddediyoruz. Toplumun özgür, özerk, bilimsel ve anadilinde eğitim hakkını savunmaya ve özgür üniversite mücadelesini sahiplenmeye devam edeceğiz. 12 Eylül, onun ürünü olan YÖK ve YÖK zihniyetinin devamı olan KHK’ler, bu topraklarda özgür ve eleştirel düşünceyi ve bilimsel akademik arayışı asla bitiremeyecektir.
DEM Parti Eğitim Politikaları Komisyonu
6 Kasım 2024