
Grup Başkanvekillerimiz Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli; Kobanî Kumpas Davası’nda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmamasının doğurduğu hukuki ve siyasal sonuçların değerlendirilmesi, hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına ve demokratik değerlere olan güvenin ve adaletin tesisi amacıyla TBMM Başkanlığına araştırma önergesi verdi.
Önergede şu ifadeler yer aldı:
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Kobani Kumpas Davası’nda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmamasının doğurduğu hukuki ve siyasal sonuçların değerlendirilmesi, Türkiye’nin yapmış olduğu itiraz hukuksuzlukta ısrar sonucunu doğurduğundan bunun yaratacağı kırılmanın etkilerinin araştırılması, hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına ve demokratik değerlere olan güvenin ve adaletin tesisi amacıyla Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince genel görüşme açılmasını arz ve talep ederiz.
GEREKÇE
HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile Merkez Yürütme Kurulu üyeleri hakkında açılan Kobanî Kumpas Davası, gerek iddianamesi gerekse gerekçeli kararıyla siyasi saiklerle yürütülen bir yargılama olmuştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Demirtaş kararlarında tam üç kez (2018, 2020, 2025) Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. ve 18. maddelerini ihlal ettiğine, tutuklamaların siyasi amaçlı olduğuna hükmetmiştir.
8 Temmuz 2025 tarihli karara göre AİHM’in tespitleri siyasetçilerin üzerine atılı suçlamaların unsurlarının oluşmadığı, suç işlendiğine dair makul şüphenin bile olmadığı, milletvekillerinin dokunulmazlıkların kaldırılmasının hukuka aykırı olduğu, AİHM’in ilk ihlal kararına rağmen benzer gerekçelerle mükerrer tutuklama yapıldığı, bu mükerrer tutuklamada olayların üzerinden 5 yıl geçtikten sonra hukuki nitelendirmenin değişmesinin hiçbir gerekçesinin olmadığı ve son olarak tutuklamanın amacının Demirtaş’ın siyasi faaliyetlerini ve kamuoyundaki etkisini engellemek olduğu yönündedir. Bu karara Türkiye 7 Ekim 2025 tarihinde itiraz etmiştir. Bu itiraz bir kez daha iktidarın Kobani Kumpas Davası üzerindeki baskısını göstermiş, toplumda yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda var olan endişeleri pekiştirmiştir.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 17 Eylül 2025 tarihli toplantısında bu ihlalleri hatırlatarak Türkiye’nin Selahattin Demirtaş’ı derhal serbest bırakmasını ve benzer nitelikteki tüm haksız tutuklamalara son verecek önlemleri almasını talep etmiştir. Buna rağmen, Kobanî Kumpas Davası kapsamında halen dönemin Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile beraber HDP MYK üyeleri Ali Ürküt, Nazmi Gür, Alp Altınörs, Günay Kubilay, Aynur Aşan, Bülent Parmaksız, Dilek Yağlı, İsmail Şengül, Pervin Oduncu, Zeynep Karaman ve Zeynep Ölbeci tutukludur.
AİHM ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararlarının uygulanmaması hem Anayasa’nın 90. maddesinin ihlali anlamına gelmekte hem de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası yükümlülüklerle çelişmektedir. Anayasa’nın 90/5. maddesi uyarınca, usulüne göre yürürlüğe konmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşme hükümleri esas alınmalıdır. Bu nedenle AİHM kararları Türkiye yargısı açısından bağlayıcıdır. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleri, demokratik bir toplum düzeninin vazgeçilmez temelleridir.
Türkiye’nin AİHM kararına yapmış olduğu itiraz evrensel hukukun gereklerini yerine getirmemekteki ısrarı ortaya koymaktadır, bu da yargı sistemine olan güvensizliği derinleştirmekte, hukukun üstünlüğü, demokratik toplum ve adalet duygusunun yerleşmesini sekteye uğratmaktadır.
Gelinen aşamada, uluslararası mahkeme kararlarının uygulanarak Kobane Kumpas Davası’nın sona ermesi ve dönemin Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile beraber tutuklu tüm HDP MYK üyelerinin derhal serbest bırakılması ve haklarında beraat kararı verilmesi için adım atılması gerekmektedir.
Bu nedenle; hukuk devleti, yargı bağımsızlığı ve demokratik toplum düzeninin gereklerinin yerine getirilmesi, uluslararası mahkeme kararlarının uygulanması, Kobani Kumpas Davası’nın tüm boyutlarıyla incelenmesi amacıyla bir genel görüşme açılması zaruridir.
8 Ekim 2025