Bakırhan Dersimde: Dersim bir kez daha demokratik yerel yönetimler anlayışıyla buluşmalı

Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan, Dersim İl Kongremizde konuştu. Bakırhan, şunları söyledi:

Ma bi xeyr dî sarê Dêrsimî, sima bi xeyr ameyê. Gelê Dêrsimê hûn bi xêr hatin, li ser seran li ser çavan hatin. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Jin Jiyan Azadî diyerek dünyada ve Ortadoğu’daki karanlıkta bir yıldız gibi, bir ay gibi doğan değerli kadın arkadaşlara özel olarak selamlarımı iletiyorum. Beselerin, Zarifelerin, Alişerlerin, Doktor Şivanların yoldaşı olan halkımıza selamlarımı iletmek istiyorum. 

Düzgün Baba’nın mekanında olmaktan onur duyuyorum

Sakine Cansız gibi, Aysel Doğan gibi köklerine sımsıkı sarılan, dünden bugüne onurluca mücadele eden, bize mücadelenin ne kadar değerli olduğunu gösteren bütün Dersim halkımıza da ayrıca selamlarımı iletiyorum. Düzgün Baba’nın, Munzur Baba’nın, Ana Fatma’nın mekanında olmaktan çok onur duyuyorum. Bu coşkulu karşılamanızdan dolayı teşekkürlerimi iletiyorum. Bugün bizleri yalnız bırakmayan çok değerli kurum temsilcilerine, basın kurumlarına ve çok değerli misafirlerimize huzurlarınızda selamlarımı iletmek istiyorum. Sağ olun, var olun. 

Gazze’yi çevreleyen duvarların çimentosu Türkiye’den gidiyor

Bugün kapitalist emperyalist sistem çok büyük bir bunalım içinde, kendini yaşatmak için kana ve savaşa ihtiyaç duyuyor. Maalesef bu savaşların zemini Ortadoğu ve Kürdistan’dır. Bu savaşlara karşı her zamankinden daha güçlü ve örgütlü olmamız gerekiyor. Bugün Ortadoğu kan gölü, İsrail ve Filistin arasındaki savaşı izliyorsunuz. Filistin halkı büyük zulüm ve katliam altında, yurtları işgal altında. Filistin halkı için dayanışma içindeyiz. Hükümet her zaman olduğu gibi İsrail ve Filistin arasındaki çatışmada ikiyüzlü bir politika izliyor. İsrail’le çok yoğun bir süreç içinde bulunan AKP-MHP iktidarı, Filistin halkının hak hukukunu görüyor gibi görünüyor ama emin olun onların derdi Filistin halkı değil, Filistin halkının özgürlüğü değil. Onların derdi kendi çocuklarının kaç ton malzeme sattığıdır. Bugün Gazze’yi çeviren duvarların, betonun çimentosu Türkiye’den gidiyor. Onları samimiyete davet ediyoruz. Filistin halkıyla dayanışma için önce İsrail ile olan ticari ilişkileri gözden geçirmeleri gerekiyor. 
Neden Filistin meselesi dedim? Filistin halkının özgürlük mücadelesinde devrimciler, Kürdistanlı devrimciler orada büyük bedeller ödediler, birlikte mücadele ettiler. Şu anda mezarları Filistin coğrafyasında. 

Dünyanın her yerinde Kürde karşı bir düşmanlığın yürütüldüğünü görüyoruz

Filistin için timsah gözyaşları döken Erdoğan ve hükümeti, Rojava’da halkımıza bomba yağdırdı. Gencecik çocuklarımız yaşamını yitirdi. Orada eğitim kurumları, sağlık kurumları, fabrikalar yerle bir ediliyor. Sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde Kürde karşı bir düşmanlığın yürütüldüğünü hep beraber görüyoruz. O nedenle bu süreç önemlidir, onun için bu süreçte her zamankinden güçlü ve örgütlü olmamız gerekiyor. Aksi halde Filistin halkının yaşamış olduğu bu acıları yaşamak zorunda kalacağız. Bakın 22 Arap devleti bulunuyor ama Filistin’le dayanışan kimse yok. Bu bize çok şey öğretiyor. Demek ki ne olmak gerekiyor, örgütlü olmak gerekiyor. Bizim en büyük gücümüzün halkımız olduğunu Filistin savaşı ortaya koydu. 

Başta Kürt halkı olmak üzere Kürdistan ve Türkiye’de yaşayan halklar ve emekçiler ezilenden yana bir tavır ortaya koyarak bu vekalet savaşlarını ve kıyım politikalarını boşa çıkarabilir. Dersim’de olup cezaevinde olan Nurhayat Altun’u anmamak olmaz. Belediye eş başkanlığımızı yapan Nurhayat Altun şahsında Selahattin Demirtaş’a, Figen Yüksekdağ’a ve cezaevindeki binlerce tutsak yoldaşlarımıza Dersim'den en sıcak selamlarımızı gönderiyoruz. Songül Erol arkadaşımız sürgünde, onun şahsında sürgünde olan Türkiye ve Kürdistanlı devrimcilere de selamlarımızı gönderiyoruz. HEP’ten bugüne kadar kurumlarımızda çalışan ve hayatını yitiren bütün arkadaşlarımızı saygıyla anmak istiyorum. Çünkü onlar “Kürdüz Aleviyiz” diyor, çünkü onların ödediği bedeller sayesinde burada olduğumuzu bir kez daha hatırlatmak gerekiyor. 

Dersim mücadelenin serçeşmesidir

Dersim siyasal, toplumsal ve emek mücadelesiyle, direnişi ve kararlılığıyla bize köklerine nasıl sımsıkı bağlı olduğunu gösterir. Dersim emek, siyaset ve toplum mücadelesinin önünü açan çok önemli bir merkezdir. Dersim sadece hak inancının değil mücadelenin de serçeşmesidir. Mücadele yürüten yoldaşlarımızı da saygıyla selamlamak istiyoruz.   

Dersim ötekinin ötekisidir 

Sistem Dersim’e biraz daha özel yaklaşıyor. Kürdistan coğrafyası ötekidir, Aleviler ötekidir ama Dersim ötekinin ötekisidir. Çünkü Dersim hiçbir dönem kulluk etmedi. Bundan dolayı sistem Dersim’e daha büyük, daha ince, daha katmerli, daha baskıcı ve faşizan politikalarla yaklaşıyor. Dersim halkının, mücadele yürüten yoldaşlarımızın da bu gerçekliği bilerek sistemin vahşi ve ince politikaları karşısında daha örgütlü mücadele etmesi bu dönemin en büyük sorumluluklarından biridir. 

Dersim’de bir soykırım uygulanmak isteniyor

Biz bu dönem şu siyasi parti, şu siyasi gelenek, şu çevre demeden sistemin bu politikalarını Dersim’den defetmek zorundayız.1937-38’lerde Dersim’de fiziki bir soykırım hayata geçti. Sistem artık fiziki soykırımla yetinmiyor; hem doğa hem de kültürel olarak da Dersim’de bir soykırım uygulamaya çalışıyor. Dersim’in dört bir tarafını barajlarla, sermayeye peşkeş çekilen maden ocaklarıyla dolduruyor, doğasıyla oynamaya çalışıyor. Dersim’in kültürüyle de uğraşıyor. Burada demokratik yerel yönetimler belediyecilik anlayışımızı uyguladığımız dönemler oldu. Bizler daha çok Dersim’e uygun hizmetler yürütmeye çalıştık. Bizim için sembol olan, değerli olan değerlerimizin isimlerini kentlere ve caddelere verdik. Kadının yaşama, siyasete, ekonomiye katılması için çok proje yürüttük. Yine Dersim halkının onurlu mücadelesine uygun çalışmalar yürütmeye çalıştık. Ancak kayyım atadılar. Kayyımın Dersim’i ne hale getirdiğini gördük.

Dersim bir kez daha demokratik yerel yönetimler anlayışıyla buluşmalı 

Dersim halkı bir kez daha demokratik yerel yönetimler anlayışı ile buluşacak. Dersim’in buna ihtiyacı var. Kimliğine, doğasına, diline sahip çıkmak için buna ihtiyacı var. Kendi değerleri ve kültürleriyle onurluca yaşamak için demokratik yerel yönetimler anlayışıyla buluşmaya ihtiyacı var. Şimdi hükümet yetkilileri her yerde “Dersim bir huzur kentidir” diyor. Size sormak istiyorum. Gerçekten Dersim’de huzur var mı, umut var mı? Dersim’de mücadeleniz dışında umudunuz olan tek bir şey var mı? 

Gençler göç ettirilmeye çalışılıyor

Biraz önce il binasında oturduğum sırada arkadaşlarımız dile getirdi. Dersim'de artık insanlar resmen sistem aracılığıyla göç ettirilmeye çalışılıyor. Dersim'de sistem eliyle, konvoylarla, sistemin onayıyla gençler ülke dışına çıkarılmaya çalışılıyor. Dersim, gençsizleştirilmeye, insansızlaştırılmaya çalışılıyor. Dersim, Dersim olmaktan çıkarılmaya çalışılıyor. Ancak Seyid Rızalarla başlayan, Mazlumlar ve İbolarla süren, bugün de çağdaş Mazlumlar ve İbolarla devam eden bu mücadelenin devam etmesi gerekiyor. 

Dersimliler kendi mücadelesine sahip çıkmalı

Sistemin Dersim’e dönük politikalarının boşa çıkması için lütfen gençlerimiz doğasına, kentine ve kendi mücadelesine sahip çıksın. Dışarıda mülteci olmanın ağırlıklarını ve zorluklarını çok iyi biliyoruz. Dışarıda mülteci olmaktansa Dersim halkıyla birlikte ezilmek, direnmek daha onurludur. Dersim halkının bu politikayı da boşa çıkacağına inanıyorum, gençlerimizin kendi topraklarında yaşaması için elinden geleni ortaya koyacağına inanıyorum. Huzur kentiyiz ama her gün intiharlar oluyor. Dersim’de de intiharlar oluyor. Niye büyük bir mutsuzluk var? Çünkü büyük bir işsizlik var. Dersim’de gençlerimizin nitelikli eğitim alması, çok iyi dereceler alması bile onların atanması için yeterli olmuyor. Çünkü kimliğinde “Dersimli” yazıyor.  

Devlet olanaklarına karşı alternatifler geliştirmemiz gerekiyor

Hükümetin bu politikalarını boşa çıkarmak için, onların ekmeklerine muhtaç olmamak için daha fazla dayanışma içinde olmamız gerekiyor. Aş için, ekonomi için hükümete ve devlet olanaklarına karşı alternatif yol ve yöntemler geliştirmemiz gerekir. Onların devlet kapıları açık olabilir ama bizim de dağlarımız, ormanlarımız, tarlalarımız, Munzur Çayı bize açık, iş yapmamız için açık. Göç etme yerine kendi toprağımızda bir avuç ekmek ve su ile bile olsa kalacağız ve sahip çıkacağız. 

Onların korkularını büyütmemiz gerekiyor

Dersim’den göç etmek; Sakinelerin mücadelesine büyük haksızlık olur, Aysel Doğanların yaşamının sonuna kadar ettiği mücadeleye haksızlık olur, İbolara, Mazlumlara, Mahirlere haksızlık olur. Lütfen arkadaşlar bu politikaları boşa çıkaralım. Dersim’e geldik her yer kalekol, her taraf kamera. Nasıl bir huzur kentidir ki her attığın adım 50 kamerayla kaydediliyor. Demek ki Dersim hala huzur kenti değildir. Dersim’den, Dersimlilerden ve onların mücadele geleneğinden korkan bir iktidar var. Onların bu korkularını büyütmemiz gerekiyor. 

Dersim’in her tarafı kalekol ve kamera iken Gülistan Doku nerededir sormak istiyorum

Dersim’in her tarafı kalekol ve kamera iken Gülistan Doku nerededir sormak istiyorum. Onların kameraları sadece yurtseverleri, devrimcileri, mücadele edenleri çekiyor. Gülistan arkadaşımızın hala bulunmamasının sebebi Kürde karşı uyguladıkları politikadır. Gülistan bir Kürt kızıdır, yurtsever bir ailenin kızıdır. Onu katledenler onlardandır; katledilen ise bizden, yoksullardan ve emekçilerdendir. Katledilen bizden olduğu için umurlarında değil ama bizim umurumuzda olacaktır. Size söz veriyoruz. Gülistan’ı katledenlerle mücadele edeceğiz. Gülistan’ı katledenler bulununcaya kadar, yargı önünde hesap verinceye kadar mücadele edeceğiz. Vazgeçtiğimizi düşünmesinler, mafyaları da çeteleri de Gülistan’ı unuttuğumuzu düşünmesinler. Gülistan’ın katillerini bulacağız, onlardan hesap soracağız. 

Cumhuriyetin birinci yüzyılının fotoğrafı Dersim’dir

Türkiye’nin birinci yüzyılının en iyi fotoğrafı Dersim’dir. Hak ve hukuk aradığı için Dersim’de büyük bir soykırım yaşandı. Köklerinden kopmadığı, kula kulluk etmediği, Alevilik inancına onurluca sahip çıktığı için Dersim’in yaşamadığı şey kalmadı. Türkiye'nin fotoğrafının da birinci yüzyılda Dersim’in yaşadığı zulüm ve faşizm olduğunu çok iyi biliyorum. Peki, ikinci yüzyıl nasıl olmalı? Dersim’den bir kez daha seslenmek istiyoruz. Katliamlarınız ve göç politikalarınız işe yarasaydı, bugün yüzlerce insan bu kongreye katılmazdı. İkinci yüzyıl tekrar katliamlar yüzyılı olmasın; Dersim’in inancının, Alevilik inancının yasal statüye alındığı bir yüzyıl olsun, barışa ve demokratik ortama zemin olsun. Kürdün dilinin yasaklandığı, TBMM’de bile bilinmeyen bir dil olarak geçtiği bir yüzyıl olmasın. Çok büyük bedeller ödedik, çok önemli değerlerimizi kaybettik ama ikinci yüzyılda kimse kaybetmesin. Bakın, daha dün bir çatışmada gencecik insanlar yaşamını yitirdi. Biz üzgünüz. Hiçbir genç yaşamını yitirmemeli. Kürt, anadilini konuşmasın; Alevi, inancını yaşamasın diye insanlar niye çatışsın, kavga etsin? Niye gencecik bedenler toprağa düşsün? Niye Türkiye ekonomisinin 800 milyar doları Kürt anadilini konuşmasın, anasını görmesin diye harcansın? O 800 milyar dolar Dersim’e, Kürdistan’a fabrika olarak, yatırım olarak uygulansaydı, Türkiye bölgenin ve Ortadoğu'nun model ülkesi olurdu. Devlet aklı Kürt düşmanlığıyla kafayı bozduğu için bu devlet Türkiye'nin kaynaklarının ne kadar yok olduğuyla, Türkiye halkının ne kadar yoksul olduğuyla ilgilenmiyor. 

Dersim demek kökleri üzerinden yeniden ayağa kalkmak demektir

Kürt sorunu devam ettikçe emekliler 7500 TL maaş almaya devam edecek, çalışanların büyük çoğunluğu asgari ücret almaya devam edecek. Kürt sorunu devam ettikçe Tekirdağlı da Trabzonlu da rahat olmayacak. Bakın genç insanlar yaşamını yitiriyor. Kürt sorunu devam ettikçe ne Dersim’de ne Türkiye’de huzur, umut, demokrasi olur. Hep birlikte, elbirliğiyle bugün hükümete ve devlet aklına çağrı yapmak istiyoruz: Bu gencecik çocuklar yaşamını yitirmesin. Kürtlerin, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı anayasal güvence altına alınsın. İkinci yüzyılda Türkiye ve Kürdistan'da yaşayan halklar birinci yüzyıldaki gibi acı ve zulüm yaşamasın. Dersim dağların kilididir deniliyordu. Çok önemli bir belirlemeydi. Dersim sadece dağların değil demokrasinin de mücadelenin de kilidi olmaya devam edecektir. Dersim her zaman köklerinden boy vermeye devam edecektir. Kayyım da atansa, gençleri ve mücadele edenleri cezaevlerine da doldurulsa asla yok olmayacaktır. Dersim demek, kökleri üzerinden yeniden daha güçlü ayağa kalkmak demektir. Bir Alevi deyişi var: “Bahçe biziz, bağ bizdedir. Biz de Mevla’nın kuluyuz, 72 dil bizdedir”. Aleviler de Kürtler de Mevla’nın yarattığı bir topluluktur. Kendisine Müslümanım diyenlerin Mevla’nın yaratmış olduğu bir kimliğe, bir dine, bir inanca düşmanlık yapmalarını anlamakta zorlanıyoruz. Mevla’nın huzurunda da hesap verecekleri günleri de göreceklerini belirtmek istiyorum. 

Seçimlerde karar verici halkımızın kendisidir

Önümüzde yerel seçimler var. Biz de yeni bir kongreden çıktık. Dört ayda dört partiyle karşınıza çıkıyoruz. Bizimle ilgili değil. Dersim gibi inatçı ve kararlı olduğumuz, isim bulma ve yeni parti kurma yaratıcılığımız ortadadır. Adımızın HEP olmasının, DEP olmasının, DEHAP olmasının, HDP olmasının, HEDEP olmasının DEM Parti olmasının bir önemi yok. Biz hep bir isim buluruz, üç harfi yan yana getirebiliriz. Sanıyorlar ki parti ismi değiştirince vazgeçeceğiz. Parti binalarını kapatarak mücadeleyi bırakacağımızı sanıyorlar. DEM Parti’nin yapmış olduğu Dersim kongresinin ne kadar güçlü geçtiğini bir kez daha kanıtladık. Bu salondaki kararlılığı iyi görmeleri gerekir. Partimiz yeni bir parti. Milletvekili listelerimiz yenilendi. Bir kısım arkadaşımız tecrübelerini aktarmak için yeniden yönetimlere girdi. Parti Meclisimiz de büyük oranda değişti, gençleşti. Şimdi biz bu genç halimizle, genç yapımızla bir seçime giriyoruz. Seçime girmeden önce ben ve Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğlulları Kürdistan ve metropollerde örgütlü olduğumuz hemen hemen bütün kentleri gezdik. Halkımız bize, “Merkezi yöntemlerle yönetici atamayın, seçimlerde halk kendi adayını, kendini yönetebilecek insanları kendisi seçsin” dedi. Biz de Hakkari'de bir toplantıda söyledik: Hangi seçim olursa olsun karar verici halkımızın kendisidir. 

Biz kesinlikle birilerine kazandıran parti değiliz

Bazı yerlerde adaylarımızı çıkardık. Kürdistan’ın tamamında ve iddialı olduğumuz, birinci ve ikinci olduğumuz yerlerde bir ön seçim yapacağız. Delegelerimiz belirlendi. Sandıklar 6-7'sinde kurulacak. Halkın belirlediği adaylar adayımız olacak. Batıda da görüşmelerimiz devam ediyor. Emin olun hiçbir dönem olmadığı kadar her şeyi şeffaf ve açık yapacağız. Biz kesinlikle birilerine kazandıran bir parti değiliz. Biz Seyid Rızalardan bugüne direnen ve mücadele eden bir partiyiz. Biz her yerde kendi adaylarımızla seçimi kazanabiliriz de kaybedebiliriz de. Biz bütün bunlara rağmen kendi adaylarımızı çıkaracak gibi hazırlık içindeyiz. Diğer taraftan Kürt halkının, Alevilerin, emekçilerin, Türkiye’deki devrimcilerin iradelerinin gerçek anlamda yönetimlere yansıması için işbirliğine, güç birliğine de açık olduğumuzu belirttik. Batıda bu minvalde çalışmalarımız devam ediyor. 

Dersim’e yakışır bir güç birliğini ortaya koyabiliriz

Dersim’de de bir seçim olacak. Ne yapacağımızı siz de merak ediyorsunuz. Başta bu salonda oturan delegelerimiz ve halkımız söz sahibi olacak. Dersim’de aday belirlemede STK’ler, siyasi partiler, kanaat önderleri, emek ve meslek örgütleri, Dersim’de örgütlü olan her kurum ve oluşum söz ve karar hakkına sahip olacak. Bu sefer topu size attık. Seçimden sonra gelip iyi adaylar ve iyi bir strateji belirlediğiniz için sizi tebrik edeceğiz. Dersim’de yalnız olmadığımızı biliyoruz. Dost güçlerle görüşmelerimiz devam ediyor. Dersim’e yakışır bir güç birliğini ortaya koyabiliriz. Dersim halkının iradesinin belediyelere yansıması için elimizden gelen çalışmaları ortaya koyacağız. 

Gittiğimiz her kentte moral ve umut vermek için çaba gösteriyoruz ama bu kürsüde gerçekten heyecanlandım. Çünkü biz bize moral ve güç veriyoruz. Duruşunuzla, yok olmayan direngenliğinizle bize umut olmaya devam edeceksiniz. Dersim sadece Dersim değildir; İstanbul’dur, İzmir’dir, Adana’dır, Trakya’dır. Dersim’de iyi bir işbirliği ile Dersim halkının iradesine yakışır bir yönetim oluşturmak aynı zamanda Türkiye’yi de etkileyecektir. Bunu başaracağımıza inanıyorum. Dersim’de kent uzlaşısını hayata geçireceğiz. Dersim'de olan olmayan, oy veren vermeyen ama Dersim’in geleceğini düşünen, Gülistan Doku neredir diyen, Aysel Doğan’ın ve İboların mücadelesini savunan herkesi, Dersim’in bütün dinamiklerini masaya davet ediyoruz. Sakinelerin katliamına karşı duran herkesi masaya davet ediyoruz. Kavga etmeden, tartışmadan, Dersim’in geçmişine ve geleneğine yakışır uzlaşıyla alacağımız sonuçlarla Dersim’in ne kadar kıymetli olduğunu kanıtlayalım. 

Dersim’de hiçbir dönem olmadığı kadar olumlu sonuçlar alacağız

Meclis Grubumuzun performansını yakinen izliyorsunuz. Arkadaşlarımız genç olmasına rağmen geçmiş dönemin birikiminden yararlanarak onurlu bir duruş ortaya koyuyor. Parlamentoda o kürsüde sizin kızlarınız, genç kardeşleriniz var. Hiçbir dönem olmadığı kadar Alevilik diyoruz, Alevilerin eşit hakları diyoruz, cemevleri ibadethane statüsüne kavuşsun diyoruz. Kürtlerin anadili diyoruz, devrimcileri sahipleniyoruz. Açlık grevindeki yoldaşlarımızın yanında olduğumuzu söylüyoruz. Kürt meselesi çözülecekse Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılmalıdır diyoruz. Kürdistan diyoruz, Dersim diyoruz; ezilenler, emekçiler diyoruz. Ezilen, yoksul, işsiz, umutsuz, dilini ve kültürünü yaşamak isteyen insanların grubu olduk. Emin olun sizin desteklerinizle hem parlamentodaki mücadelemiz hem sistem karşısındaki mücadelemiz daha güçlü olacaktır. Dersim’i kazanmak, Rojava'da “Jin Jiyan Azadi” diyerek dünyaya örnek bir devrim ortaya koyan Rojavalılar ile dayanışma içinde olmak demektir. Dersim’i kazanmak, bedenini cezaevinde açlığı yatıran arkadaşlarımızla dayanışma içinde olmak demektir. Seyid Rıza ve arkadaşlarının onurlu geçmişine sahip çıkmak demektir. Dersim’i Dersimlilerle birlikte yönetmek, Kürt sorununun demokratik çözümü için bizlere önemli bir güç verecektir. İnanıyorum ki Dersim'de hiçbir dönem olmadığı kadar demokratik bir ortamda çok iyi sonuçlar alacağız. Ama bu sonuçları almak için inanacağız, adaylarımıza ve parti kurumlarımıza sahip çıkacağız. İl örgütümüzü yalnız bıraktığımız müddetçe sistem yönelir. Kaybettiğimiz arkadaşlarımızı savunmadıkça başka Gülistan Dokular olur. Yoksullukla mücadele etmediğimiz sürece gençlerimiz intihar eder. Doğamıza ve geçmişimize sahip çıkmadığımız sürece gençlerimiz mülteci olarak dünyanın dört bir yanına savrulur. Bu bilinçle ve toprağımıza, kimliğimize, partimize, yerel seçimlere sahip çıkacağımıza olan inançla partim adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Deniz Gezmişlerin, Mahirlerin, İboların, Mazlumların bıraktığı mücadeleye layık bir duruş içinde olacağız.

23 Aralık 2023