Bakırhan: Halkımız Türkiyenin her yerinde aday çıkarmamızı istiyor, bunu ciddiyetle değerlendiriyoruz

Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan Hakkari’de halk buluşması ve esnaf ziyaretlerine katıldı. Burada konuşan Bakırhan, şunları söyledi: 

Kürtler eşit yurttaş oluncaya kadar mücadelemiz sürecek 

Gelê Colemêrgeê hûn bi xêr hatin li ser seran li ser çavan hatin. Maşela ji coşa we re. Em ê ji we hez bigirin. Hepinizi saygıyla selamlıyoruz. Biliyorsunuz bizi engellemeye çalıştılar. Zannediyorlar ki bizi engelleyince Colemêrg’in yiğit halkı, bedel ödemiş insanları bu davadan vazgeçecek. Onlara bir türlü haklı bir dava yürüttüğümüzü, bu dava sonuçlanıncaya kadar bütün eziyete ve zulme onurluca göğüs gereceğimizi anlatamadık. Ama inşallah anlatacağız. Colemêrg’ten seçilmiş şu anda cezaevinde bulunan Cihan Kahraman’a ve Nurullah Çiftçi’ye selamlarımızı iletiyoruz. Yine Dilek Hatipoğlu şahsında cezaevinde bulunan Selahattin Demirtaş’a, Gülten Kışanak’a, Sebahat Tuncel’e ve bütün arkadaşlarımıza bin selam gönderiyoruz. Cezaevindeki yoldaşlarımız emin olsunlar ki onların yürüttüğü dava bizim davamızdır. Bu ülkeye adalet ve barış gelinceye kadar, Kürtler eşit yurttaş oluncaya kadar mücadele edeceğimizin sözünü hem sürgündeki hem de cezaevindeki yoldaşlarımıza veriyoruz. 

Arkadaşlarımızı katledenler bir gün demokratik yargı önünde hesap verecektir

Colemêrg denince kayyım geliyor aklımıza. Qeyûmen diz û zordariya dewletê tê bîra me. Gerçekten devlet burada çok pervasız davranıyor. Adlarını saysak bir saat sürecek kadar sivil bu topraklarda yaşamını yitirdi. Bunlardan biri Sürmü İnce’ydi, kendisini rahmetle anıyoruz. Necmettin arkadaşımızı hepiniz çok iyi hatırlarsınız, 7 çocuğu vardı. Çocuklarının gözünün önünde katlettiler. Yine Sertip Şen ve Velat Özcan kardeşlerimizi, en son Şerali Dereli arkadaşımızı unutmadık, unutmayacağız. Onları katledenler, bir gün demokratik bir ülkede demokratik bir yargı önünde hesap verecektir. 

Kayyımı kendi memleketine göndereceğiz, gitsin biraz da Uşaklılara hizmet etsin

İki dönemdir irademize kayyım atıyorlar. Kayyımı çok uzun anlatmayacağım. Kayyım yolsuzluk demektir, hırsızlık demektir; kayyım Apê Mûsa’nın ismini tabeladan kaldırmak demektir. Kayyım Ayşe Şan Kültür Merkezini kapatandır, Celadet Bedirhan’ın heykelini yıkandır. Kayyım kadın, Kürt, genç ve emekçi karşıtıdır, yoksul insanların karşıtıdır. Peki, kayyım ne yapıyor? Vallahi talan ve yolsuzluk yapıyor. Diyarbakır’da Bağlar, Mardin ve Batman kayyımının yolsuzluklarını anlatsak iki gün yetmez. Van’ın borcu ikiye, Siirt’in borcu 3’e katlanmış. Yol yok, alt yapı yok. Colemêrgliler elinizi vicdanınıza koyun, Dilek Hatipoğlu Nurullah Cihan’ın belediye eş başkanlığı ile kayyımı karşılaştırdığınız zaman arada dünya kadar fark yok mu? Peki, ne yapacağız? Önümüzdeki seçimlerde bu kayyım sistemini sandığa gömeceğiz, kayyımı kendi memleketine, Saray’a göndereceğiz. Gitsin biraz da Uşaklılara hizmet etsin, Uşaklılar onu sevsin. 

Hem valiler hem de kayyımlar AKP il başkanları gibi çalışıyor

Hem valiler hem de kayyımlar AKP il başkanları gibi çalışıyor. Buradan onlara çağrı yapıyoruz. Sayın kayyımlar ve valiler kendinize güveniyorsanız; 4 ay sonra seçim var, buyurun sandık kuralım, siz de AKP’den aday olun. Bakalım Hakkari, Siirt, Batman halkı kimi seçecek. Hep beraber görelim ama sandık sonuçlarına saygı gösterin. Gerçi onlarda saygı ne gezer. 

Bu topraklar öyle kadim topraklardır ki dünyayı işgal eden Büyük İskender bile bu topraklara takıldı buradan geçemedi. Bu topraklar insan olmayan, barışçıl olmayan, demokrat olmayan, halkları ve farklılıkları kabul etmeyen hiç kimseyi bağrında taşımadı. Hırsızlık ve yolsuzluk yapanları da bağrında taşımayacaktır. Bundan emin olabilirsiniz. Yeni bir şey icat etmişler. Kayyımlar hizmet üretmiyor dediğimiz zaman “vatan” diyorlar, kayyımlar yolsuzluk yapıyor dediğimiz zaman “bayrak” diyorlar. Bütün kirliliklerini, usulsüzlüklerini, yolsuzluklarını vatan ve bayrak altında saklamaya çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün ama muhakkak Türkiye ve Kürdistan’da barış rüzgarları esecektir, kayyımlar olmayacaktır. Kürdü reddedenler, Kürt gençlerini zindanlarda çürütenler, sürgüne gönderenler bu topraklarda muhakkak kaybedecektir.

Kürtler kendi dilinde kültür sanat yapamıyor ama bunlar festival düzenleyerek bizi asimile edeceklerini sanıyor

7 yıldır etkinlik yasağı var bütün Kürdistan coğrafyasında ama yasak sadece bize. AKP’liler Yozgat’tan, Kayseri’den sanatçı getirip Cîlo’da festival yapabiliyor. Bu ayrımcı tutumu unutacağımızı mı sanıyorlar? Kürtler kendi topraklarında, kendi anadilinde sanat ve kültür yapamıyor, festival yapamıyor ama bu coğrafyayı ilk kez görmüş, tek kelime Kürtçe bilmeyen, Kürtlerden nefret eden insanları getirip yüzbinlerce lira belediye bütçesinden vererek konser yapıyorlar. Sanıyorlar ki o konserlerle artık Kürt değiliz Türküz diyeceğiz. Vallahi çok yanılacaksınız, çok bekleyeceksiniz. Bu toprakların en kadim halkı sizin baskılarınıza da sizden sonra baskı uygulayacaklara da kesinlikle onurlu bir şekilde dik duracaktır. Bu yasaklarınız burada sonuç alamayacaktır. Hakkari, Colemêrg, Gever dediğimiz zaman ne akla geliyor; yasaklı kent, yasaklı bölge, yasaklı ülke. Bu yasaklara inşallah son vereceğiz, değil mi değerli Colemêrg halkı? Siz değerli annelerin ellerinden öperim anne. Çocuklarınızı kaybetmişsiniz, bedel ödemişsiniz. Sizin ve gençlerimizin sayesinde inşallah bu toprağa uymayan, bu toprağın barışına, kardeşliğine, mertliğine uymayan herkesi gönderecek ve kendi evlatlarınızı bu belediyelerde seçeceksiniz.

Bu topraklar Büyük İskender’e yenilmedi, bu zalimlere de geçit vermeyecektir

Bir kentin birkaç sınır kapısı olacak ama işsizlik olacak, birkaç ülke ile sınır komşusu olacaksın ama yoksul olacaksın, esnaf kepenk kapatacak. Niye, Kürt ticaret yapmasın diye. Kapılarda ticareti kapattılar, sadece transit geçiş yapıyorlar. Bunların meselesi sınırla değil, ticaretle değil, Kürtlerledir. Kürt iş bulmasın, aş bulmasın, dükkanını kaybetsin. Hakkari’de 12 bin genç birkaç yıl içerisinde göçtü gitti. Buralar insansızlaşsın, Kürtsüzleşsin istiyorlar. Bu topraklar atalarımızındır, dedelerimizindir, kadimdir. Büyük İskenderlere yenilmedi, geçit vermedi, bu zalimlere de geçit vermeyecektir. Toprağımızda kalalım, insanlarımızla birlikte olalım, dayanışalım. Ortak kooperatifler oluşturalım. Ekmeğimizi aşımızı kendi topraklarımızdan çıkaralım, gençlerimizi göç yollarına vurmayalım. Göçe giden her genç kaybedilmiş bir gençtir, asimile olmuş bir gençtir. 

Yoksul köylümüzün iki kilo çayına, iki kilo şekerine müdahale ediyorlar. Be vicdansızlar! Peki, tonlarca esrar eroin bu ülkeye nasıl giriyor? İki kilo çaya, iki kilo şekere Doğubayazıt’ta, burada el koyuyorlar ama bu ülke uyuşturucu merkezi oldu! Özellikle kayyımlara da söylüyorum; bu iki kilo çayı şekeri görenler bir zahmet diğer meselelerde de bu kadar duyarlı olsun.

Kusura bakma ne böyle kardeşlik olur ne de biz kimliğimizden vazgeçeriz

Bunlar ayrımcıdır, bunlar bizi sevmiyorlar. Recep Tayyip Erdoğan ne diyor biliyor musunuz? Oturuyor kalkıyor, “Kürt kardeşlerim” diyor. Yahu biz kardeşsek iki dönemdir neden buraya kayyım atıyorsun? Niye Amasya’ya, niye Yozgat’a kayyım atamıyorsun da niye Colemêrg’e, Batman’a, Siirt’e kayyım atıyorsun? Biz nasıl kardeşiz? Niye başka kapılar vızır vızır işlerken Kürtlerin sınırdaki kapıları kapanıyor? Çetelerin vergilerini affediyorsun, faiz lobilerini zenginleştiriyorsun ama üç tane hayvanı olan Kürde kredi vermiyorsun, teşvik vermiyorsun. Üç tane hayvanı olan Kürt, hayvanını et entegre tesisi bulamadığı için tüccarlara, tacirlere, Konyalılara, Yozgatlılara satmak zorunda kalıyor. Nasıl kardeşlik bu! Aslında şöyle diyor; hepimiz Türküz, tekiz deyin, o zaman kardeşiz. Valla hiç kusura bakma ne böyle kardeşlik olur ne de tekiz Türküz deriz. Biz Şêx Saitlerin, Seyîd Rızaların torunuyuz. Onlar nasıl kendi kimliklerine sahip çıktıysa, biz de kendi kimliğimize sahip çıkarak bu topraklara hem demokrasiyi hem insanlığı hem barışı ve kardeşliği getireceğiz. 

Halkımız her yerde aday çıkarmamızı istiyor, bunu büyük bir ciddiyetle değerlendiriyoruz

Yeni bir kongre yaptık, gençleştik yenilendik, önerileriniz doğrultusunda işimize başladık. İlk işimiz de halka gelmek oldu. Çünkü halkımız her zaman bizden daha iyi biliyor ve görüyor. Bugüne kadar yaptığımız bütün yanlışlardan dolayı özeleştiri veriyoruz. Siz ne diyorsanız onu yapacağız. Yarın öbür gün seçim var ve siz adaylarınızı belirleyeceksiniz. Biz karışmayacağız. Bunu bizden talep etmiştiniz. Ben de Tülay Başkan da yaklaşık 20 ile gittik, devam edip bütün kentlerimizi ziyaret edeceğiz. Halkımız bu kentlerde dediler ki “Biz sadece Kürdistan'da değil Türkiye’nin her yerinde kendi adaylarımızla seçime girelim”. Biz de halkımızın bu isteğini büyük bir ciddiyetle değerlendirip önümüzdeki günlerde bu konuda nasıl bir seçim stratejisi belirleyeceğimizi netleştireceğiz. 

Aşiretlerimiz AKP’nin oyununa gelmeyecektir, eviniz partimizdir

Şimdi yıllardır baskı ile bölüp yenemeyenler, aşiret reislerini Van’da topluyor, başka yerlerde topluyor. Dışarıdan buraya gelen kayyımlar, fedakar ve paylaşımcı büyük değerlerimiz olan bu aşiretleri AKP’nin arka kapısı yapmaya çalışıyorlar. Sizin huzurunuzda buradaki aşiret reislerine de sesleniyoruz: Eviniz burasıdır, dilimiz ve kültürümüz burasıdır. Zor günlerde bizimle dayanışacak olan kapı burasıdır. Onlar gelip geçicidir. Lütfen sistemin, AKP’nin bu oyunlarına gelmeyin, güçlü bir şekilde partinize sahip çıkın ve halkınızın yanında olun. Aşiretin o paylaşımcı olumlu değerlerini de yaşatmaya devam edin. 

Cizre’de iki kız kardeş iktidarın kirli politikaları nedeniyle Dicle Nehrine atladı

Kürdistan’ın her yerinde uyuşturucu ve benzeri kriminal işleri yayıyorlar. Öyle vicdansızlar. Geçen gün Cizre’de iki kız kardeş bunların bu kirli ve baskıcı tutumlarından dolayı kendilerini Dicle Nehrine attılar. Onlar bizim kızlarımızdır, çocuklarımızdır. Yaşamlarını daraltılar, okuyamıyorlar, geçinemiyorlar. Okuyup ODTÜ’yü bitirseler bile mülakat diye bir şey koymuşlar. O mülakatta sen Kürt’sen, barışı savunuyorsan kesinlikle geçemiyorsun. Nasıl kardeşliktir bu? Mülakattan Yozgatlı, Kayserili, AKP’li geçiyor da niye bir Kürt, bir HEDEP’li geçmiyor? Bu ayrımcılar kesinlikle Müslüman değiller. Müslüman olan ayrımcılık yapmaz, Allah’ın yarattığı bir halkın dilini yok saymaz. Allah’ın dilini yok sayanlar, asimile edenler de Allah katında cezalarını bir gün bulacaktır. 

Hakkari’de de Ankara’da da kayyıma hayır diyoruz, TTB’nin yanındayız

TTB’yi duydunuz. Bu ülkenin en demokratik, onurlu, savaşa karşı çıkan, kıymetli kurumlarından TTB’ye de mahkeme kararıyla kayyım atadılar. Buradan TTB’nin yanında olduğumuzu ifade ediyoruz. Onların mücadelesini destekliyoruz ve bunu güçlü bir şekilde haykırıyoruz. Hakkari’de de kayyıma hayır Ankara’da da kayyıma hayır. 

Gever’e de gideceğiz. Sizden rica ediyorum; başta kadın arkadaşlarımız ve annelerimiz olmak üzere lütfen Cîlo gibi, sümbül gibi onurlu ve dik duruşunuz devam etsin. Bütün belediyeleri istiyoruz. 31 Mart’ta bu kayyımcı, bu bizi reddeden anlayışa güçlü bir şekilde sandıkta cevap vereceğiz. Ji me hemûyan re serkeftin. 

1 Aralık 2023