Bakırhan: Kimse hayatını kaybetmesin diye üzerimize düşeni yapmaya hazırız, siz de hazırsanız buyurun İmralıya

Gençlik Meclisimiz, Diyarbakır’da 1. Olağan Büyük Kongresini gerçekleştirdi. Yüzlerce gencin katıldığı kongrede konuşan Gençlik Meclisi PM Üyesi Senem Eriş, şunları söyledi:

Merheba ciwanên şoreşger, dilsoz, têkoşer. Ez we hemûyan bi kelecana ciwanan silav dikim.

Faşizme inat buradayız, mücadeledeyiz

Bizler burada zindanlarda bedenini açlığa yatırıp zindan direnişini büyüten yoldaşlarımızı, adalet nöbeti tutan annelerimizi, kampüslerde ve sokaklarda direnen gençleri ve kadınları selamlıyoruz. Selam olsun yurtsever gençliğe, selam olsun özgür yarınlar için direnenlere, selam olsun Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a! Evet hevalno, tüm engellemelere rağmen buradayız, tüm özel savaş politikalarına rağmen buradayız. Faşizme inat buradayız, mücadeledeyiz.

Gençler tecridi yerle bir edecek

Mücadelemiz önemli ve değerli bir süreçten geçerken, bu süreci değerli ve önemli kılan da başta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olmak üzere dünya halklarına sirayet eden tecridi kırmak için yoldaşlarımızın girdiği açlık grevleridir. Tecrit kavramı bugün İmralı Ada Hapishanesinde gittikçe derinleşmekte. Faşist AKP-MHP rejimi, mutlak tecridi ve psikolojik işkenceyi gittikçe dayatmaktadır. Önderliğin bu tecridi, ateşin gücünden korkanların eseridir. Çünkü biliniyor ki gençler, kadınlar önderliğin fikirleri etrafında kenetleniyor. Çünkü bizler irademizi ve kimliğimizi önderliğin paradigmasında ve felsefesinde gördük. Çünkü Kürt Halk Önderi demek baştan sona anti bireycilik demek, örgütlenmek demek, özel savaşın çaresiz kaldığı duruş demek. O zaman buradan genç arkadaşlara soruyorum; önderliğin bize yüklediği öncü misyonu yerine getirme zamanı gelmedi mi? Bu gençler tecridi kıracak mı? Bu gençler faşizmi yerle bir edecek mi? Mücadelenin, paradigmanın, ideolojinin sonuna geldiği safsatalarına inat bizler buradayız, bizler mücadeledeyiz. Bu coşku ve irade bizleri bir kez daha inandırdı. Bu kongre, bu coşku, bu irade, bu inanç tecridi de kıracak faşizmi de yerle bir edecek. Kürt halk mücadelesinin karşısında duracak hiçbir güç tanımıyoruz. Sizleri gençliğin coşkusu ve inancıyla bir kez daha selamlıyorum. 

Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan da şunları söyledi: 

Bakırhan: Civaka azad bi saya we ciwanan hey

Ciwanên delal, rêhevalê hêja hûn hemû bi xêr hatin. Ez kongreya we pîroz dikim. Li hemû dinyayê rastiyek heye, ciwan ruhê têkoşînê ne. Dema ciwan ne di têkoşînê de bin têkoşîn ruhê xwe winda dike. Rêberên me gotibûn me ciwantî dest pê kir em ê bi ciwantî bi ser bikevin. Hûn hêviya me ne, hûn pêşeroja me ne, em bi we serbilind in. Berxwedana we ya mezin hêviyên me mezin dike. Em baş dizanin civaka azad saya we ciwanan heye. Ruhê berxwedanê winda nebûye. Îro li vê salonê bi hezaran ciwan kom bûne û dibêjin em hene em ê hebin. Ciwan li hemberî bêkariyê, xizaniyê li hemberî bêrûmetî û asîmîlasyonê li ber xwe didin. Hêviya me ew e ku kongre bibe sedema mezinbûna Meclisa Ciwanan û têkoşîna me. Rojên azad bi saya we û têkoşîna we dê ava bibe. Ez cardin we hemûyan silav dikim hûn hemû li ser seran li ser çavan hatin. Rêya we û rêya me vekirî be. 

Gençlerin mücadelesi özgürlük arayanların mücadelesidir

Değerli genç yoldaşlarım, değerli Barış Anneleri, yıllardır bıkmadan usanmadan bütün baskı politikalarına rağmen ayakta duran ve bugün bu salonda bizleri yalnız bırakmayan Amed ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen çok değerli yoldaşlarım; hepinizi Genel Merkezimiz adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Gençlerin mücadelesi, Şerzan Kurt’un mücadelesidir; mazlumların, Ali Çiçeklerin mücadelesidir; katledilen Berkin Elvan’ın, Ali İsmail Korkmaz’ın mücadelesidir; Suruç’ta katledilen 33 düş yolcusunun mücadelesidir; Medeni Yıldırımların, Ceylan Önkolların mücadelesidir. Gençlerin mücadelesi; kadınların, yoksulların, ezilenlerin, hak arayanların, özgürlük arayanların mücadelesidir. Bir kez daha siz değerli genç arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum. Siz sömürüye karşı toplumu, Kürtleri, Alevileri, ezilenleri, emekçileri, kadınları savunan bir aydınlıksınız, güneşimizsiniz.

Siz var oldukça Kürtler onurlu bir şekilde Kürdüm demeye devam edecek

Dünyanın neresinde bir gençlik mücadelesi varsa sistemler en başta gençlere yöneliyor. Çünkü gençlik adaletsizliğin ve sömürünün karşısında dik duran bir dağdır, bir bariyerdir. Gençlik umuttur, gençlik inattır. Faşizmin neoliberal politikalarını, bu sömürü düzeninin içerisinde bulunan çarkları korkutmasının sebebi de budur. Gençlik sömürüye karşı olduğu müddetçe korkuları devam edecektir. Korkuları gençlik başarıya ulaşıncaya kadar da devam edecektir. Çok önemli bir süreçten geçiyoruz. Gençlik mücadelesi, örgütlü gençlik mücadelesi gerçekten de bu önemli süreçte hakkımızı hukukumuzu savunmamız, dilimize ve kültürümüze sahip çıkmamız için bize nefes olacaktır. Bugün Türkiye ve Kürdistan’ın dört yanından buraya gelen gençlerimiz çok iyi bilsinler ki onlar var oldukça halkımızı iliğine kadar ezen, yoksullaştıran, işsizleştiren, göçerten, yok sayan bu sömürü düzeni kaybetmeye mahkumdur. Siz gençler var olduğunuz müddetçe, Kürtler onurlu bir şekilde Kürt olduklarını söylemeye devam edeceklerdir.

"Gençlik gelecektir" diyorlar ama gençlerin bir araya gelmesini engellemeye çalışıyorlar

İnancını yaşamayan Aleviler ve yok sayılan Türkiye’nin bütün renkleri siz değerli genç arkadaşlarımızın örgütlü mücadelesiyle var olmaya devam edecektir. Her yerde “gençlik gelecektir” diyorlar ama nerede üç genç görseler copla ve dipçikle susturmaya çalışıyorlar. Gençlerin bir araya gelmesini engellemeye çalışıyorlar. Gençlerin örgütlenmesini engellemeye çalışıyorlar. Bu toplumun direnen bütün kesimlerine yaptıkları gibi gençlere de çok vahşi ve anti demokratik uygulamalarla yöneliyorlar ve onun örgütlü mücadelesini dağıtmaya çalışıyorlar. Bu sistem asla gençleri bir gelecek olarak görmüyor; gençleri bir korku bariyeri olarak görüyor. Gençler madem gelecekse, sistemin gençlerin halay çekmesinden, piknik yapmasından örgüt üyeliği çıkaran yaklaşımını nereye koyacağız?

Hayal satan sistemin karşısında halkımızın umudu olmaya devam edeceğiz

Yaşadığımız ülkede hayal kurmak yasak ama hayal satmak AKP-MHP iktidarı döneminde serbest. Bizler; Mazlumların, Mahirlerin, İboların, Ali Çiçeklerin, Şerzan Kurtların, Şırnak’ta katledilerek panzerin arkasında sürüklenen Hacı Lokman Birlik’in sesi soluğu olmaya devam edeceğiz. Bizlere hayal satan bu sistem karşısında halkımızın umudu, hayali ve geleceği olmaya devam edeceğiz. Buna inanıyorum. Bugün bütün baskı ve engellemelere rağmen bu salonda ortaya koyduğunuz bu coşku, direnç ve onurlu duruş bizlere umut oldu, ezilenlere umut oldu.

Yaşamını yitirenler sobası yanmayan ailelerin çocuklarıdır

Savaş ve çatışmalar bu ülkeye bir şey kazandırmadı. 40 yıldır bu ülkede savaş ve çatışmalar devam ediyor. Bu 40 yıl içerisinde bu ülkenin Kürt, Türk, Arap bütün renkleri fark etmeksizin gençler yaşamlarını yitiriyor. Dün yine çatışmalarda gencecik insanlar yaşamlarını yitirdi. Bir de çıkıp yaşamını yitiren gençlere üzüldüklerini söylüyorlar. Vatan diyorlar, Sakarya diyorlar, millet diyorlar ama kendi çocukları ne Zap’ta ne de başka bir yerde bu çatışmaların içerisinde değil. Yaşamını yitirenler yoksulların çocuklarıdır; evinde sobası yanmayanların, kombisini açmayanların çocuklarıdır.

Irkçı, milliyetçi, faşist çevrelere savaş tatlı gelir çünkü onların canlı yanmıyor

Samimiyseniz buyurun gelin bu sorunu birlikte çözelim. Biz DEM Parti olarak Kürt meselesinin demokratik yollarla çözülmesi için elimizden gelen bütün sorumluluğu üstlenmeye hazırız. Ama siz buna inanıyor musunuz? Siz çatışmaların bitmesini istiyor musunuz? Siz gençlerimizin yaşamını yitirmemesini istiyor musunuz? Buna çok emin değiliz. Her yaşamını yitiren gençten sonra demokratik mücadeleye, demokratik siyasete, Kürtlere, partimize dönük ırkçı, saldırgan ve gerçekten kabul edilemez hakaretler yapanlara sesleniyoruz. 500 yıl önce bir kitabın başlığında aynen şöyle yazıyordu: “Tatlı gelir yaşamayana savaş”. Ümit Özdağ’a tatlı gelir bu savaş, çünkü çocuğu savaşın ve çatışmanın içinde değil. Irkçı, milliyetçi, faşist çevrelere bu savaş tatlı gelir, çünkü onların canı yanmıyor, yoksulların canı yanıyor.

Bir daha bir genç yaşamını yitirmesin var mısınız? Varsanız buyurun İmralı’ya

Buyurun hodri meydan! Bugün Diyarbakır’dan Türkiye halklarına, Türkiye’deki iktidara, devlet aklına sesleniyoruz: Bir daha bir genç yaşamını yitirmesin var mısınız? Varsanız buyurun Kürtler hazırdır. Varsanız buyurun İmralı’ya, Sayın Öcalan’a. 2015 yılında Türk ve Kürt gençleri yaşamını yitirmesin diye, Kürtler eşit yurttaş olsun diye, bu topraklarda kardeşçe birlikte yaşayalım diye bir irade ortaya çıktı. Hadi buyurun tekrar sizi diyaloga, müzakereye, Kürt sorununun demokratik çözümüne davet ediyoruz. Bu konuda DEM Parti olarak üzerimize düşeni sizlere ve değerli halkımıza layık şekilde yerine getireceğiz.

Bunlar yaşamını yitirenler için timsah gözyaşları döküp bir gün sonra da unutuyorlar

Değerli arkadaşlar, bunlar samimi değil. Bunlar yaşamını yitirenler için timsah gözyaşları döküyor, bir gün sonra da unutuyorlar. Bunlar insanlar yaşamını yitirmesin diye hiçbir çaba ve sorumluluk altına girmiyorlar. Varsa yoksa teklik, Türklük, asimilasyon, yok sayma... Bu politikaların arkasında duruyorlar. Çözüm böyle olmaz, bu topraklara barış böyle gelmez. Bu topraklarda gençler böyle özgürce, insanca, kardeşçe bir arada yaşayamaz. Çünkü siz bir halkı yok sayıyorsunuz, bir halkın dilini ve kültürünü yok sayıyorsunuz. Bir halkın seçilmiş iradesinin Meclis’te “hûn bi xêr hatin” demesini bilinmeyen bir dil olarak tanımlıyorsunuz. Siz bu zihniyette, bu yok sayan anlayışta, bu inkarcı anlayışta neyin gözyaşını döküyorsunuz?

Demokratik bir cumhuriyet için üzerimize düşeni yapacağız

Başta hükümet olmak üzere Türkiye’deki bütün siyasi partileri samimiyete davet ediyoruz. Bugün bu salonda gençlerimizin ortaya koymuş olduğu demokratik ve barışçıl bir Türkiye için, demokratik bir cumhuriyet için varsa üzerimize düşen bir görev yapacağımızı da belirtmek istiyorum. Bu ülkede savaşı isteyenler, Türkiye’nin 800 milyar dolarını çarçur edenlerdir. Bu ülkede savaş isteyenler; bu savaştan rant elde edenlerdir, ihale alanlardır, çocukları çürük raporu alanlardır, çocukları parayla askerlik yapanlardır, kombisini açanlardır, çocuğunun okulda nasıl besleneceğini düşünmeyenlerdir. Bizim gibi olmayanlardır, bizim gibi yaşamayanlardır. Türkiye toplumunun yüzde 80’ninin barıştan yana olduğunu, huzurdan yana olduğunu, Kürt meselesinin demokratik yollarla çözümüne inandığını biz biliyoruz.

Bu meselenin diyalogla çözülmesini sağlayabiliriz

Onun için siz değerli genç arkadaşlarıma aynı zamanda çağrımızdır; lütfen sadece Kürdistan’da değil Trakya, Karadeniz, Ege, İç Anadolu ve Akdeniz’de de Türk gençlerine, Kürt olmayan gençlere, bu meseleyi bilmeyenlere ya da bu mesele konusunda ırkçı faşizan duygulardan etkilenerek karşı noktada duranlara da ulaşın. Siz örgütlenin ki Türkiye halkları kimin savaş kimin barış istediğini bilsin. Siz örgütlenin ve güçlü hale gelin ki kim savaştan kim barıştan yanadır bütün dünya duysun. Ben inanıyorum ki Gençlik Meclisimizin 1. Kongresinden sonra genç yoldaşlarımız gece gündüz demeden, Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni demeden Türkiye toplumunun tamamına ulaşmak için elinden gelen bütün çabayı ortaya koyacaktır. Bizler yoksullara “bu savaş bizim savaşımız değil” dedirtebilirsek, “bu savaşta emekçilerin, yoksulların çocukları yaşamını yitiriyor, birileri rant elde ediyor, bu savaş düzeninden besleniyor” dedirtebilirsek hiç kimse timsah gözyaşı dökemez. Bu meselenin bir an önce diyalog ve müzakereyle çözülmesini sağlayabiliriz.

Gençleri siyasete aktif katılmaya, aday olmaya davet ediyoruz

Genç başladık, genç başaracağız. Buna emin olabilirsiniz. Bu sadece bir slogan değildir; haklı olan, hakkı olan, haklı mücadelesi olan, hakkını arayan bir halk için aynı zamanda yol göstericidir. Dolayısıyla gençlerin olduğu, gençlerin örgütlendiği, gençlerin mücadeleye aktif olarak katıldığı bir sistemde emin olun ki sırtımız yere gelmeyecektir. Bu ülke demokratikleşecektir, insanlar yaşamını yitirmeyecektir. Bu ülkenin geleceğini talan edenlerden, çarçur edenlerden bir gün hesap sorulacaktır. Buna emin olabilirsiniz. Siyasette siz varsanız biz varız, haklı davamız var. Siyasette siz örgütlü ve güçlüyseniz biz var olabilir ve bu meseleleri çözebiliriz. Siz siyasete aktif katılırsanız biz başarılı oluruz. Onun için siz değerli genç arkadaşlarımın siyasete aktif katılması gerekiyor. Önümüzdeki dönemde bir yerel seçim var. İstiyoruz ki Kürtler hem siyasette hem de yerel yönetimlerde temsil edilsin. Genç aklıyla, genç enerjisiyle, genç inancıyla hem siyasete hem de yerel yönetime güçlü katılan bir gençlik, aynı zamanda doğru bir hizmet, halkçı ve toplumcu bir hizmet yürüteceğimizin de teminatı olacaktır. Genç arkadaşlarımı yerel seçimlerde aday olmaya, gençliği temsil etmeye davet ediyorum.

Gençleri toplumumuzu zehirleyen uyuşturucuyla mücadeleye davet ediyorum

Gençlik Meclisinin metnini okudunuz. Vahşet, zulüm ve cezaeviyle gençlikle baş edemeyenler, onları uyuşturucuya, fuhuşa ve kriminal işlere bulaştırmaya çalışıyor. Direngen Kürdistan coğrafyasında uyuşturucunun girmediği yerin kalmadığı, uyuşturucunun 10 yaşın altına düştüğü bir dönemde gençlere büyük bir görev ve sorumluluk düşüyor. Geçmişte sokaklarımızda uyuşturucu satılmıyordu, torbacılar yoktu, çeteler giremiyordu. Geçmişte toplumumuzu zehirleyen ne bir insan ne bir hareket sokaklarımızda, mahallelerimizde, ilçelerimizde vardı. Önümüzdeki dönem gençleri, sistemin bilinçli olarak toplumumuzu zehirlemeye çalıştığı başta uyuşturucuya karşı yoğun bir mücadeleye davet ediyorum. Uyuşturucu satıcıları Bağlar’a girmemelidir. Uyuşturucu satıcılarına gençlerimiz prim vermemelidir. Bileğimizi bükemeyenler, şimdi bu yol ve yöntemlerle bizi yozlaştırmaya ve toplumu çürütmeye çalışıyor. Ama emin olun ki Kürt toplumu Seyid Rızalardan, Şeyh Saidlerden, Mazlumlardan Şerzanlara kadar devam ettirdiği ve asla taviz vermediği mücadelesiyle bu çürümüşlüğü, bu toplumu kendi özünden uzaklaştırmaya çalışan politikaları da boşa çıkaracaktır. Sadece Kürdistan’da da değil Türkiye’nin her yerinde.

Gençler kendi öz yurdunda kendi insanlarıyla birlikte kalmalıdır 


Gençler işsiz, gençler artık okumak istemiyor. Gençler geçinemediği için okullarını terk ediyor. Gençler iş ve aş bulamadıkları için sistemin bu kirli politikalarından dolayı büyük bir umutsuzluğa kapılarak göç yollarına düşüyor. Sizden rica ediyorum; genç olanlar halkının yanında, ana toprağında, öz yurdunda kendi insanıyla birlikte kalmalıdır. Genç olanın yolu mültecilik, Avrupa yolları değildir; Akdeniz’de, Karadeniz’de, Ege’de boğulmak değildir. Gençlik dediğin Mazlumlar, Hayriler gibi halkının yanında olur. Gençlik dediğin doğasına, toprağına, kimliğine, partisine, önderliğine, halkına sahip çıkar. İktidar ve sistemin korktuğu en önemli mevzi sizin mevzinizdir. Onun için daha güçlü ve örgütlü olmamız gerekiyor. Gençliğin güçlü ve örgütlü olacağına eminim. Çünkü gençlik eğer bu sistem karşısında örgütlü bir mücadele ortaya koyamazsa göç yolları devam edecek. Dersim’de olduğu gibi doğamız, ağacımız, suyumuz talan edilecek. Doğamıza da sahip çıkacağız, kentimizde de sahip çıkacağız, sokağımıza da sahip çıkacağız. Kadın arkadaşlarımızın mücadelesine de sahip çıkacağız. Bugün cezaevlerinde demokrasi olsun, tecrit kaldırılsın diye bedenini açlığa yatıranlara da büyük bir katkı olacaktır mücadeleniz. Türkiye AKP-MHP iktidarı döneminde yaşadığı bu kara tabloyu hiçbir dönem yaşamamıştı. Bunlar riyakardır. Bunlar sadece kadın, Kürt, Alevi, öteki düşmanı değil aynı zamanda gençlik düşmanıdırlar. Ancak önümüzdeki dönem yolumuz açık. Umutluyuz, inançlıyız. Bütün baskılara rağmen binlerce insanla bugün burada bir aradayız.

Kongreniz yolumuzu aydınlatan bir meşale olsun

Bu binlerce insanın en kısa sürede sokaklarda partimizle olup örgütleneceğine; bu sistem karşısında yok olmadığımızı, tam tersine bütün saldırılara rağmen en direngen halimizle hala meydanlarda olduğumuzu kanıtlayacak bir çaba içerisinde olacağına olan inançla sizleri saygıyla selamlıyorum, Kongreniz partimize, Türkiye’ye, Kürdistan coğrafyasına ve gençlere hayırlı olsun. Kongreniz yolumuzu aydınlatan bir meşale olsun. 

24 Aralık 2023