Emek Komisyonu Eşsözcülerimiz Sevtap Akdağ ve Mehmet Bozgeyik'in açıklaması:
Eskişehir’in Seyitgazi ilçesi yakınlarındaki Büyükyayla-Fethiye hattında çıkan ve 10 canımızın yaşamını yitirmesine sebep olan orman yangını yüreğimizi derinden yaktı. Yangını söndürmek tek başına gönüllülerin ve itfaiye emekçilerinin işi olamaz, olmamalıdır. Bütünlüklü bir yaklaşım olmadan emekçileri yangın alanına göndermek, onları ölümle baş başa bırakmak demektir. Ne yazık ki yaşanan tam da bu olmuş, mağaraya sığınmak zorunda kalan gönüllüler ve itfaiye emekçileri dumandan zehirlenerek yaşamını yitirmiştir. Yaşam hakkını, doğayı ve insanı yok sayan bu felaket karşısında öfkeliyiz, yaslıyız. Yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı ve sabır, halen hastanelerde yaşam mücadelesi veren yaralılara ise acil şifalar diliyoruz.
Maalesef ülkenin dört bir yanından yangın haberleri gelmeye devam ediyor. Bu yangınlar bir doğa olayı değil, yıllardır sürdürülen rant politikalarının ve ihmallerin doğrudan sonucudur. Tarım ve Orman Bakanlığının 1 Ocak–6 Temmuz 2025 verilerine göre, bu yıl sadece ilk 6 ayda 1.351 orman yangını meydana gelmiştir. Bu sayı, doğaya yönelik saldırının ne kadar sistematik ve politik olduğunu bir kez daha göstermektedir.
Yangınlara yönelik müdahale ise her yıl olduğu gibi bu yıl da yetersizdir. Gece görüşlü hava araçlarının sınırlılığı, yangın söndürme filosunun eksikliği, işçi sağlığı ve güvenliğinin göz ardı edilmesi, liyakatsizlik ve kurumsal çöküş bu tabloyu derinleştirmektedir. İktidar ise halkı bilgilendirmek ve şeffaf davranmak yerine hamasi açıklamalarla sorumluluğunu örtmeye çalışmaktadır.
Bu katliam ne kaderdir ne de fıtrattır! Yanan sadece ağaçlar değildir, oradaki tüm canlıların yaşam alanlarıdır; halkların geçim kaynağı, kültürü ve doğayla kurduğu binlerce yıllık ilişkisidir. Zeytinlikleri şirketlere peşkeş çeken, orman alanlarını maden sahalarına açan ve doğayı metalaştıran politikaların sonucudur bu yaşadıklarımız. Çünkü halkın yaşam hakkı değil sermayenin çıkarı esas alınmaktadır.
Orman yangınlarının %90’ı insan kaynaklıdır ve bilimsel, kamucu önlemlerle bu yangınların büyük bir kısmı önlenebilir durumdadır. Ancak her yıl daha fazla alan yanıyor ve daha fazla can kaybı yaşanıyorsa, bu artık bir kriz değil bilinçli bir yok etme siyasetidir. İnsanlarımızın, hayvanların ve doğanın göz göre göre yok olmasına rağmen tek bir yetkilinin istifa etmemesi, özür dahi dilememesi; bu iktidarın halka, doğaya ve geleceğe karşı nasıl bir kayıtsızlık içinde olduğunu göstermektedir.
DEM Parti olarak bir kez daha vurguluyoruz: Bu yangınlar kader değildir. Bu yıkım, doğaya karşı savaşın ve kapitalist sömürünün sonucudur. Bu ihmaller iktidarın tercihlerinin ürünüdür.
Taleplerimiz açıktır:
1. Meclis bünyesinde bağımsız bir komisyon kurulmalı; yangınların nedenleri, ihmaller ve sorumlular açığa çıkarılmalı; sorumluların yargı önünde hesap vermesi sağlanmalıdır.
2. Kamusal yatırımlar derhal artırılmalı, yeterli yangın söndürme filosu kurulmalı, hava araçları güçlendirilmelidir. Nerede ne kadar ekipman olduğu şeffafça halkla paylaşılmalıdır.
3. Liyakat esaslı atamalar yapılmalı; torpil, yandaşlık ve kadrolaşma sona erdirilmeli; denetim mekanizmaları kamu eliyle ve bilimsel esaslarla yürütülmelidir.
4. İşçi sağlığı ve güvenliği ranttan değil bilimden ve insandan yana düzenlenmelidir. Yangınla mücadele eden emekçilerin hakları güvence altına alınmalıdır.
5. Yerelden merkeze doğru demokratik kurumsallaşma esas alınmalı; meslek odalarının, çevre örgütlerinin ve ekoloji savunucularının karar alma süreçlerine katılımı sağlanmalıdır.
6. Doğa ile barışık, ekolojik bir yaşam anlayışı tüm kamu politikalarına yön vermeli; doğayı değil rantı esas alan yasa ve uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir.
DEM Parti olarak; yaşamı, doğayı, halkların bir arada geleceğini savunmaktan ve bu yıkım politikalarının karşısında durmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Yaşamı savunmak suç değil görevdir. Sessiz kalmak ise suça ortak olmaktır.
Sevtap Akdağ ve Mehmet Bozgeyik
DEM Parti Emek Komisyonu Eşsözcüleri
24 Temmuz 2025