Engelliler Komisyonumuz: Her mayısın ilk pazarını Engelliler Onur Yürüyüşü Günü ilan ediyoruz

 

Engelliler Komisyonumuz, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin Genel Merkezimizde basın toplantısı düzenledi. Açıklamada, Engelliler Komisyonu Eşsözcümüz Hatice Betül Çelebi şunları söyledi:

Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü için hazırladığımız açıklama için buradayız. Açıklamaya geçmeden önce bizi takip eden kör arkadaşlarımız için betimlemeyle başlamak istiyoruz. Yaklaşık 1,65 boylarında, omuzlarına kadar kıvırcık saçlı, orta kahve ve ela gözlü sakat bir kadınım. Şu an üzerimde siyah bir pantolon, siyah bir gömlek ve mor bir ceket var. Sağ tarafımda sevgili işaret dili tercümanı Tuba Ersöz arkadaşım bulunuyor. O da yaklaşık 1,65 boylarında. Kot pantolon, siyah gömlek ve küt sarı saçları var. Mesleğini adanmışlıkla yapmanın getirdiği ışıldayan gözlerle şu an sizlere bakıyor. 

Bilindik ezber cümleleri canhıraş bir şekilde kuracaklar

İki gün sonra 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. BM’nin 1992 yılından bu yana engelli haklarının korunmasına ve aranmasına yönelik çabaları içeren ve ajandalara eklenmiş bir gün. Şüphesiz ki başladığı ilk zamanlarda alana yönelik hizmetleri olduğunu göz ardı edemeyiz. Basın emekçisi arkadaşlarımın zihninden geçtiğini duyar gibi oluyorum: Neden üç gün sonraki Dünya Engelliler Günü açıklamasını bugün yapıyoruz. Eminim ki açıklama sonunda cevabını kendileri bulacaklar. Bir gün sonra, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününü ajandada gören birçok basın emekçisi arkadaşımız ve dahi toplumun birçok çok ferdi, özellikle sosyal medyada bilindik ezber cümleleri canhıraş bir şekilde kuracaklar. “3 Aralık Dünya Engelliler Gününüz kutlu olsun”. “Hepimiz bir engelli adayıyız”. “Engelli kardeşlerimiz, engelliler sevilmeyi bekler”. “Sevgi her engeli aşar”. “Engel bedende değil zihindedir”. Bu yaratıcı cümleleri daha da çoğaltabiliriz. Ne kadar ironiktir ki sağlamcılığı her seferinde bir kez daha inşa eden bu cümlelerle engelliler için farkındalık yaratılmaya çalışılacak. Bu cümlelerin sağlamcı olduğunu söylediğimizde de “Aslında bu öyle değil” diyerek öznelere de dersler vermeye çalışılacak.

Engel, bağımlı kılan politikaların kendisinde 

Hatta biraz daha yaratıcılığı zorlayarak engelin nerede olduğunu anlamaya çalışan büyük bir çoğunluk da olacak. Engel nerede? Çok uzağa gitmeye gerek yok. Şu an başkent Ankara'da üniversite kampüslerinin tuvaletlerine gidin bakın, engeli orada göreceksiniz. Engel nerede? Engel her yıl bir bilinmezliğe ertelenen “Erişilebilirlik Yasası”nda. Bu ertelemenin verdiği cesaretle evrensel tasarımla inşa edilmeyen kaldırımlarda, sokaklarda, parklarda, okullarda, hastanelerde. Toplumsal alanın tamamında adeta engelliyi reddeden mimari anlayışta. Nerede engel? Bağımlı kılan ve adeta büyük bir kapatmaya dönüşen politikaların kendisinde. Artık her an yeni bir haber gelecek mi diye endişe duyduğumuz bakımevlerinde engellilere yönelik şiddette; bu şiddetin getirdiği ölümlerde ve bu şiddete yönelik cezasızlık politikalarında. Nerede engel? Kaynaştırma eğitimi en önemli hakları olan nöroçeşitli çocukların okulların en kötü bodrum katlarında, akan kokan yerlerde, gözlerden ırak kendi içlerinde izole edilmiş bir şekilde eğitim almaya zorlanmalarında. Buna rağmen onları istemeyen öğretmenlerin, yöneticilerin, velilerin ve akranların zorbalığında. Cezasızlıktan güç alan açıklamalarda. Daha da korkuncu da tüm bu şiddete karşı var olan kolektif ve kahredici sessizlik. 

Engel, derin yoksulluğa mahkum eden politik tercihlerde 

Nerede engel? Yedi çeşitliliklerinde hiçbir fark olmadığı belli olan engellilik durumlarında her seferinde yenilenen engellilik raporlarının oranının biraz daha düşürülmesinde ve bu düşürülme yöntemiyle eksiltilen hizmetlerde. Doldurulmayan kotalarda ve atama bekleyip evlerinde hapsedilen engellilerin yalnızlığında. Nerede engel? Bugün Türkiye'de engelli nüfusunun dahi bilinmiyor olmasının kamusal ihmalinde ve ciddiyetsizliğinde. Nerede engel? 2002 TÜİK rakamını her yıl aynı şekilde telaffuz ettiğimiz ve tahminen 10 milyon olduğunu düşündüğümüz engelli nüfusuna ayrılan 1,2'lik bütçenin sembolik sıra dışılığında. Nerede engel? Özellikle koku, ışık ve ses hassasiyetleriyle tetikleneceği belli olan nöroçeşitlilerin sürekli olarak mecbur bırakıldığı rapor yenilenme süreçlerinde. Nerede engel? Eğitimi ve istihdamı öncelemeyen, derin bir yoksulluğa mahkum eden politik tercihlerde.  

Engel, erişilebilir olmayan sağlık hizmetlerinde

Nerede engel? Kendi donanımını ve meslek çabasını gösteren yetkin ve yeterli arkadaşlarımızın, “Bu işi daha rahat yaparsın” denilerek farklı bir mobbing biçimiyle santrallerde çalışmaya zorlanmalarında. Engel nerede? Döviz farklarıyla artık her gün biraz daha artan ve derin yoksullukta erişilebilir olmayan sağlık hizmetlerinde. Tıbbi sarf malzemelerinin ve ilaç fiyat farklarının erişilemezliğinde, artışında. Nerede engel? Kamusal ve toplumsal alanlarda artık psikolojik bir şiddet biçimine dönüşen meraklı bakışlarda, ebeveynlere yönelik dinmeyen o sorularda, yargılarda ve verilen üstenci akıllarda.

3 Aralık Dünya Engelliler Gününde rahatsız edici kutlamalara şahitlik edeceğiz

Evet arkadaşlar, bir gün sonra 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Çok kutlamalara şahitlik edeceğiz her zamanki gibi. Özellikle basındaki arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğu engellilere yönelik röportajlar isteyecek ve haberler vermek için büyük bir yarış içerisine girecek. Bu haberlerin iki yönü olacak istisnasız: Biri, topluma azimleriyle ilham veren başarılı engellilerin hikâyesini anlatacak. Bir diğeri de engelliliğin bireysel ve trajik olduğu iddiasını adeta kanıtlamaya çalışan kurban ve acınası engellerin hikâyelerini yazmaya çalışacak. Mesela toplumsal, yerel ve kamusal alanlarda engelliler için lütufkar yemekler düzenlenecek. Bu yemeklerde engelliler baş köşelerde misafir edilecek. Hatta körlere şarkı söyletilecek ve körlerin güzel şarkı söyleyebilmesine de hayret edilecek. Verenler o gün vicdanen çok mutlu olacaklar, alanlar ise her zaman alma halinde bırakılmanın burukluğu içerisinde olacaklar. Tabii fotoğrafları da unutmamamız gerekiyor. Nihayetinde yemekten sonra en cici tebessümlerle bir engelliyle muhakkak ki fotoğraf çekilmesi de ihmal edilmeyecek. Hatta bazıları daha da yüce gönüllü olacak. Temsiliyetlerinde yetkin ve yeterli bulmadıkları engellileri Meclis kürsülerinde 3 Aralık Dünya Engelliler Gününün hatırına kürsüye çıkaracaklar ve konuşmalarını canhıraş bir şekilde alkışlayacaklar.

3 Aralık gecesi araba balkabağına dönüşecek her zamanki gibi 

Masalsı kutlamalara tanıklık edeceğiz 3 Aralık’ta ama işte öyle ya adı masal. 3 Aralık gecesi saat 24'te akrep ve yelkovan buluşunca araba balkabağına dönüşecek her zamanki gibi. Fakat haklarını da yemeyelim. Bu farkındalık çabaları, bu farkındalık çalışmaları amacına ulaşacak. Zaten engellerin farkında olan kişiler biraz daha engellerin farkında olacak ve 4 Aralık’tan itibaren engellilere yönelik bütün ayrımcılığı farkında ola ola yapacak. Çünkü sağlamcılık dediğimiz şey tüm ayrımcılık türlerinde olduğu gibi tam da böyle bir şey: Farklılığın farkında olan ama onları kabul etmeyen ve ret içerisinde olan bir sistem inşası. 

Bizler artık bugünden sonra kendi hikayemizi yazıyoruz 

Artık yeter, yıldık! Senaryosu, oyuncusu, dekoru, senaristi, repliği, yönetmeni belli olan bu oyunlardan yıldık. Bizler artık bu tiyatronun bir parçası olmayacağız. DEM Parti olarak 3 Aralık Dünya Engelliler Günü bizim için yerel ve merkezi tüm yapılarımızda eleştiri ve özeleştiri mekanizmalarını çalıştıracağımız, yaptıklarımız ve yapamadıklarımızla yüzleşeceğimiz, bir dönüşüm hamlesini öncelikle kendimizden başlatacağımız ve raporlaştıracağımız bir günün adı olacak. Peki, ne yapacağız? Oturacak mıyız? Şüphesiz ki hayır. Bizler artık bugünden sonra kendi hikayemizi yazıyoruz. Zira engellilik ne bir rampa meselesi ne acıma ne de merhamet işi. Engellilik insanlık kadar tarihsel, sistemsel ve bu oyunlarınıza sığmayacak kadar yakıcı ve sahici. Mücadelemiz ve aradığımız şey kainattaki tüm canlı çeşitliliği gibi özüne işlenmiş onurlu bir varoluş ve özgürlük hasreti. Bizler kaybettiğimizi, kaybettiğimiz yerde aramaya başlıyoruz.

Her mayısın ilk pazarını Engelliler Onur Yürüyüşü Günü ilan ediyoruz

DEM Parti olarak, 3 Mayıs Pazar gününde ve bundan sonra geleneksel hale getireceğimiz şekilde her mayısın ilk pazar gününde Engelliler Onur Yürüyüşünü başlatıyoruz. Peki, nerede? Elbette ki 25 Kasım’daki yürüyüşte beyaz tülbentli Barış Annemizin elinde tuttuğu ve “İçindeki sağlamcıyı sustur” diyen döviziyle tüm Türkiye'ye sağlamcının kim olduğunu sordurtan özgürlükler şehri Diyarbakır'da. 

Sevgili engelli arkadaşlarım, onların yol arkadaşları, kalbi özgürlük için çarpan ve sadece kendi eşitliğini aramayan, tüm toplumun eşitliğini arayan özgürlük yolcuları; bu 3 Mayıs’ta Diyarbakır'da Engelliler Onur Yürüyüşünde birlikte olmak için size buradan bir davet gönderiyoruz. “Bir yol varsa hakikate varan, bir yolcu lazım kendini arayan” diyor Rumi. Hakikati aradığımız, kaybettiğimizi kaybettiğimiz yollarda bulacağımız bu onurlu yürüyüşümüzde sizlere bu çağrıyı yapıyoruz. Canlar, bir olalım. Bu hakikat yolunda ve kendini arama yolculuğunda sizinle birlikte bu yolculuğu yapalım. Teşekkürler.

1 Aralık 2025