
Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, İstanbul ve Diyarbakır’daki 1 Mayıs mitinglerine katıldı. Hatimoğulları, emek ve demokrasi güçlerinin Kadıköy’de düzenlediği mitinge katılırken; Bakırhan, Diyarbakır'daki mitinge katılarak halka hitap etti.
Hatimoğulları: İş ve işçi güvenliğinin sağlanması konusunda aktif bir çalışma yürütülmelidir
Kadıköy Rıhtım Meydanında yapılan miting öncesi yürüyüş kortejine katılan Hatimoğulları, burada kısa bir açıklama yaptı. Hatimoğulları, şunları söyledi:
Bugün açlık ve yoksulluk altında yaşayan bütün insanlarımıza, özellikle temel giderler ve gıda konusunda ciddi bir desteğin sağlanması lazım. Yine, 16 milyonu aşkın emeklinin açlık ve yoksulluk çektiği ve kirasını ödeyemediği bir dönemde, emekli maaşlarının yaşanabilir bir ücret haline getirilmesi gerektiğinin de altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Ne yazık ki Türkiye’de AKP iktidarı döneminde 35 bini aşkın insan iş cinayetlerinde yaşamını kaybetti. Biz buradan bir kez daha çalışma hayatının barışçıl bir şekilde yeniden tesis edilmesini talep ediyoruz. İş cinayetleri bitirilmelidir. İş ve işçi güvenliğinin mutlaka sağlanması konusunda aktif bir çalışma yürütülmelidir.
Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesini sağlayabilirsek emek mücadelesinin de önü açılacaktır
Aynı zamanda Sayın Abdullah Öcalan’ın bu dönemde gerçekleştirmiş olduğu önemli bir çağrı vardır. 27 Şubat’ta gerçekleşen çağrı, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı. Sayın Öcalan’ın kastettiği tam da budur. İşte, demokratik toplumu hep birlikte örgütleyebilirsek ve Kürt sorununun bu coğrafyada barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesini sağlamayı başarabilirsek bilelim ki emek mücadelesinin de önü açılacaktır. Bilelim ki bu kapitalist ceberut sisteme karşı, bu otoriterleşen rejime karşı bizler hem emek mücadelemizi hem adalet, hak ve hukuk mücadelemizi çok daha güçlü bir zeminde verebiliriz. O bakımdan bir an önce Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemle çözülmesi için adımlar atılmalıdır. Bu konuda, 1 Mayıs’ta meydanları dolduran bütün işçi ve emekçi kardeşlerime, özellikle Türk emekçi kardeşlerime buradan seslenmek istiyorum: Kürt sorununun çözümünde vereceğiniz katkılar bilelim ki ücretimize de bir artı olarak dönecek, ekmeğimizi büyütecek, aşımızı artıracaktır. O yüzden barış demekten asla vazgeçmeyelim ve sistemin bizi ayrıştırmasına izin vermeyelim. Emek, ekmek, adalet ve barış mücadelesinde bu bizim ortak paydamızdır. Bu mücadelede hep birlikte bu ortak paydada buluşalım. Birliğimizi, beraberliğimizi ve örgütlü mücadelemizi daha da büyütelim. Teşekkür ederim.
Soru: Adımlar atılmalı dediniz, bu adımlar neler olmalıdır?
Sayın Öcalan’ın yaptığı bir çağrı var. Kendi örgütüne bir silahsızlanma çağrısı, bir fesih çağrısı gerçekleştirdi. Bunun gerekliliklerinin yerine getirilmesi gerekir, zeminin güçlenmesi gerekir. Bu zemin siyasal zemindir, hukuki zemindir, parlamento zeminidir. Bu zeminlerin güçlenmesi için başta parlamentonun çok ciddi adımlar atması gerekiyor. Bazı yasal düzenlemelere ihtiyaç var. Yapılan görüşmeler başta olmak üzere. Aynı zamanda bu sürecin yaşam bulması için hayati önemde olan Sayın Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kalkmasını, kendi örgütü başta olmak üzere görüşmek istediği bütün kesimlerle görüşebileceği özgür çalışma ortamının sağlanmasını kastetmekteyiz. Bu konuda atılacak ileri adımların, bu sürecin enfekte olmadan başarıya ulaşmasına hizmet edeceğine inanıyorum. Zaman kaybetmeden bu konuda bütün sorumluları görevleri yerine getirmeye davet ediyoruz.
Bakırhan: Emeğinizle onurumuz ve gururumuz oldunuz
Diyarbakır İstasyon Meydanında düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada Bakırhan ise şunları söyledi:
Silav hevalên karkerû xwişk û birayên xebatkar, roja we pîroz be, keda we pîroz be. Bijî 1ê Gulanê. Değerli Amedli işçiler, üretenler, hepinizin 1 Mayıs Emekçi Bayramını kutluyorum. Bayramınız kutlu olsun! 1 Mayıs vesilesiyle Aziz Yural’ı, Eyüp Ergen’i, Şehmus Dursun’u da saygı ve minnetle anıyorum. Onlar Kürt halkının barış mücadelesiyle dayanıştıkları için yaşamlarını yitirdi. Onlar sadece ekmek değil adalet için, Kürt’e hukuk için de mücadele ettiklerinden dolayı bugün aramızda değiller. Azizler gibi emek mücadelesi ile barış mücadelesini birlikte onurluca veren ve yaşamını yitiren bütün emekçi kardeşlerimizi, yoldaşlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz. Onların barış ve emek mücadelesini başarıya ulaştırıncaya kadar mücadele edeceğimizin sözünü de bir kez daha Amed’de sizin huzurunuzda, Surların huzurunda veriyoruz.
Değerli emekçi arkadaşlarım; bugüne kadar emeğinizle, varlığınızla ve alın terinizle bizim onurumuz ve gurunuz oldunuz. Türkiyeli emekçilerle ne kadar gurur duysak azdır. Sizler dünyada eşi benzeri görülmemiş bir dayanışma ortaya koydunuz. Yeri geldi, Kürtlerin dilini ve kimliğini savundunuz; yeri geldi, öğrencilerin barınma sorunu konusundaki taleplerinin yanında oldunuz; yeri geldi, katledilen kadın yoldaşlarımızın yanında oldunuz. Sizler, emek mücadelesiyle birlikte demokrasi ve özgürlük için de mücadele ederek ve büyük bedeller ödeyerek dünya emekçilerine ve işçi sınıfına büyük bir örnek oldunuz. Her biji ji were hun her hebin!
Emekçi yoldaşlarımızın insanca yaşayacağı bir ülke yaratacağımıza inanıyoruz
Bu kadar bedel ödeyen Türkiye emekçileri insanca bir yaşamı da hak ediyor. Geçinebildiği, barınabildiği, çocuğunu okutabildiği, ailesini geçindirirken ekonomik kaygılara düşmediği bir yaşamı hak ediyor. Üreten, yaratan sizlersiniz; güzelleştiren sizlersiniz. Toplumu savunan, topluma hizmet eden sizlersiniz. Biz de DEM Parti olarak, insanca yaşam hakkınızın ve taleplerinizin yanında olacağımızın sözünü yineliyoruz. Emekçilerin insanca yaşama talebi bir lütuf değil zorunluluktur. İnsanca yaşamın lütuflarla değil mücadeleyle ve ortak dayanışmayla geleceğini belirtmek istiyorum. Önümüzdeki günlerde, daha fazla dayanışarak ve örgütlenerek, ittifaklarımızı büyüterek emekçi yoldaşlarımızın insanca yaşayacağı bir ülkeyi yaratacağımıza inanıyoruz.
Emek olmadan, emekçi olmadan barış olmaz
Bakın, ekonomik kriz var. Bunun en büyük faturasını emekçiler, emekliler, çalışanlar ödüyor. Enflasyonun ve ekonomik krizin bedelini ödemekle kalmıyorsunuz, bir de kaynakların savaş politikalarına aktarılmasından kaynaklı her gün yeni vergilerle cebinizden ve sofranızdan çalıyorlar. Dolayısıyla emek ve barış mücadelesi birdir, ayrılmaz. Barış, emek olmadan olmaz. Emek olmadan, emekçi olmadan da barış olmaz. 1 Mayıs emek ve barış için daha güçlü mücadele etmemize vesile olsun.
Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı yerini bulursa savaşa giden kaynaklar emekçiye gidecektir
İşte, Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı da aslında barışla birlikte emekçilerin hakkını ve hukukunu, ekonomide adaleti de savunuyor. Taşeronlaştırmaya ve iş cinayetlerine karşı barışı ifade ediyor. Kadın emeğinin daha görünür olmasını ifade ediyor. Eğer 27 Şubat’taki bu çağrıya emekçilerle, ezilenlerle, emeklilerle, çalışanlarla, Kürtlerle ve Alevilerle birlikte sahip çıkabilirsek, güzel günler bizi bekliyor olacak. Onun için bu çağrı sadece Kürtlere değildir, en çok da emekçileredir. Bu çağrı yerini bulursa, bu çağrı gerçekleşirse, savaşa giden kaynaklar emeklilere, emekçilere, asgari ücretlilere, işsizlere ve barınamayanlara gidecektir. Dolayısıyla bu çağrıyı sahiplenmek en çok siz emekçi kardeşlerimizin görevidir.
Umudu, çözümü ve barışı büyütmek boynumuzun borcudur
Kapitalist krizin bedelini emekçiler ödüyor. Bu vahşi düzen en çok sizi sömürüyor. Bu sermaye dostu düzen sizin cebinizden, alın terinizden aldığını bir avuç sermayedara peşkeş çekiyor. Bu düzen karşısında birlikte olmalıyız, örgütlü olmalıyız, güçlü olmalıyız. Bu ülkeyi emekçilerin hakkıyla, Kürtlerin kimlik talebiyle, Alevilerin eşit yurttaşlık haklarıyla buluşturmamız gerekiyor. İmralı’da Sayın Öcalan’la dört saat kaldık. O masada sadece Kürt sorunu konuşulmadı. En çok da işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler konuşuldu. Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısında emekçinin hakkı vardır. Emekçinin hakkını gasp eden zihniyete, bu anlayıştan vazgeç çağrısı vardır. Sayın Öcalan aynen şunu söyledi: “Kapitalizm umudumuzu çalıyor". Dolayısıyla umudumuzu, çözümü, barışı büyütmek de bizim boynumuzun borcudur. İnanıyorum ki bugünden sonra bu çağrıya daha fazla sahip çıkarak ve onu toplumsallaştırarak barışı fabrika fabrika, ev ev, sokak sokak emekçilerin gündemi ve ortak talebi haline getirebilirsek güzel günlere ulaşacağız.
Birlikte mücadele etmekten başka şansımız yok
DEM Parti, bu rantçı ve çıkarcı ekonomi yerine, üretimci ve adil bir ekonomi için mücadele ediyor. DEM Parti sadece barış mücadelesi yürütmüyor. Sizin bizimle dayanıştığınız gibi, biz de gece gündüz demeden her direnen işçinin, emekçinin, greve gidene yoldaşımızın yanında olduk. Çok iyi biliyoruz ki bizi ayakta tutan sadece bizim kitlemiz değildir, bizimle dayanışan emekçilerdir. Emekçilerin olduğu, emekçilerin mücadele ettiği bir yerde emin olun ki hakkımıza hukukumuza kavuşmak da o kadar yakındır. Kurtuluşumuz birbirine bağlıdır. Kürt sorunu çözülürse emek sorunu da olmayacaktır. Emek sorununun olmadığı, emekçilerin haklarını aldığı bir Türkiye’de Kürt sorunu da çözülür. Kurtuluş bir arada ise birlikte mücadele etmekten başka bir şansımız olmadığını belirtmek istiyorum.
Bu gidişata dur demek için Kürt halkı ile Türkiye emekçi sınıfı birlikte mücadele etmek zorundadır
Sömürüyü ve baskıyı yenecek en büyük güç, örgütlü bir halk ve örgütlü bir emekçi sınıfıdır. Örgütlü halk ve örgütlü emekçi sınıfı, baskıcı ve sömürücü bu sistemin, kimliğimizi ve alın terimizi gasp edenlerin en büyük korkusudur. Dolasıyla bu sistemden rahatsızsak, bu gidişattan rahatsızsak o zaman örgütlü Kürt halkı ile örgütlü Türkiye emekçi sınıfı birlikte mücadele etmek zorundadır. Var mısınız? Güzel günler için daha büyük bir ortak mücadele vermeye var mısınız? Kürt’ün dili ve kimliğinin yanında emekçinin alın terini savunmaya var mısınız? Alevilerin eşit yurttaşlık hakkının yanında kadınların özgürlük mücadelesini ve haklarını birlikte savunmaya var mısınız? Savunacağımıza olan inancımız büyüktür. Son olarak şunları söylemek istiyorum. Toprağa düşen kardeşlerimize, “savaşa değil emekçiye bütçe” diyen emekçi yoldaşlarımıza sözümüz var. Demokratik ve barışçıl, emeğin hakkını aldığı, Kürt sorununun demokratik yollarla çözüldüğü bir Türkiye sözümüz var. Bu sözü gerçekleştireceğimize olan inançla hepinizin 1 Mayıs’ını tekrar kutluyorum. Ji me hemûyan re serkeftin. Bimînin di xêr û xweşiyê de.
1 Mayıs 2025