
Eş Genel Başkanlarımız Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, aralarında Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Alevi Kültür Dernekleri, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Türkiye Alevi Federasyonu, Alevi Bektaşi Federasyonu ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonunun bulunduğu Alevi kurumlarının İstanbul’da düzenlediği "Aleviler Barışı Konuşuyor" adlı panele katıldı. Panelin açılışında konuşan Hatimoğulları ve Bakırhan, şunları söyledi:
Hatimoğulları: Suriye’deki Alevi canlarımızın sesi olmak hepimiz açısından oldukça önemli
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Ortadoğu ve Türkiye’de devam eden savaş, çatışmalar ve çözüm önerileri noktasında ve Türkiye’deki kimi gelişmeleri paylaşmak ve değerlendirmek üzere bugün Alevi canlarla bir aradayız. Alevilerin barışı konuşması çok önemli. Bu topraklarda geniş bir nüfusa sahip olan Alevi canlarla Türkiye ve Ortadoğu’yu konuşmak oldukça önemlidir. Suriye’ye de değineceğiz. Suriye’de çok önemli gelişmeler oluyor. Sizler de takip ediyorsunuz. Özellikle rejim değişikliğinden sonra yönetime gelen HTŞ tarafından Alevilere, Hıristiyanlara ve Dürzilere dönük katliamlar gerçekleşti. Burada bulunan kurumların Suriye'deki Alevi canlarla dayanışma içinde olduğunu, bununla ilgili çok çalışma yürüttüğünü, hem Türkiye’deki hem Avrupa’daki canlarımızın bu konuda çok ciddi çalışmalar yürüttüğünü de biliyoruz. Alevi inancı için, Arap Alevileri için çok önemli bir değer olan El Xasidi’nin türbesi yakıldı Suriye'de. En son bir akademisyen kadının kaçırıldığı, hatta kimi haberlere göre katledildiği bilgisi geldi. Birçok Alevi şeyhinin katledildiğini biliyoruz. Hem Türkiye’deki hem Avrupa’daki canlar olarak, Suriye'de yaşanan bu katliamlara, savaş ve çatışmalara karşı yürüttüğümüz çalışmaları daha ileri taşımak, güçlendirmek ve Suriye'deki Alevi canlarımızın sesi olmak hepimiz açısından oldukça önemli. Bu konuda da çalışmalarımızı sizinle beraber sürdüreceğiz.
Kuzey ve Doğu Suriye'de Kürtlerin oluşturduğu öz yönetim modeli katliamları bitirecek
Değineceğim konulardan biri de Bahçeli’nin girişimiyle birlikte Kürt sorununun çözümüne dair oluşan umutlar. Kürt sorunu, 40 yılı aşkındır Türkiye'de Kürt halkının verdiği özgürlük mücadelesiyle birlikte önemli bir konu başlığı, çok önemli bir sorun oldu. Kürt halkının hem Türkiye’de hem Suriye ve İran'da verdiği özgürlük ve kimlik mücadelesi çok önemli ve anlamlı. Artık sadece bu bölgenin ve ülkenin gündemi değil, artık bütün dünyanın gündemi. Kuzey ve Doğu Suriye'de yaşayan Kürt halkının oluşturmuş olduğu öz yönetim bugün bölgenin ihtiyacı olan ve biraz önce bahsettiğimiz katliamları bitirecek anlayışın ta kendisidir. Suriye'deki Kürtler, bütün Ortadoğu'da en seküler yapıyı, farklı halkların ve inançların bir arada yaşamasını savunan ve bunun anayasal güvence altına alınmasını sağlayan bir yapıyı oluşturmuştur. Özellikle geri plana itilmek istenen, hele de HTŞ yönetimiyle beraber neredeyse yok sayılan kadınların siyasetteki ve toplumdaki temsiliyetinde önemli bir taşıyıcı olmuş, bu konuda önemli bir model sağlamıştır. Eş başkanlık ve eşit temsiliyet her bakımdan önemli ve anlamlıdır.
Barışa en ufak kapı aralanıyorsa, tüm kesimlerle birlikte o kapıyı ardına kadar açalım istiyoruz
Biz burada iç barışımızı konuşurken bunun, yanı başımızdaki Suriye’den bağımsız olmadığını, çok ciddi bir kader ortaklığı olduğunu biliyoruz. Bizler, DEM Parti olarak, hep şu noktada durduk: Umuda ve barışa dair en ufak bir umut varsa, bir kapı aralanıyorsa, biz o kapıyı ardına kadar demokrasiye güçleriyle ve muhalif olan bütün kesimlerle açalım istiyoruz. Birlikte örelim, örgütleyelim istiyoruz. Benden sonra konuşacak olan Eş Genel Başkanımız Sayın Tuncer Bakırhan Kürt sorununa bu dönemde nasıl yaklaştığımızı, barışla ilgili ne düşündüğümüzü daha detaylı ifade edecek.
Onurlu olmayan bir barışı DEM Parti de Kürt halkı da kabul etmez
Değerli canlar, bu iktidarın her şeyi kendine yontmaya çalışabileceğinin, bu rejimin kendini tahkim etmek için her yol ve yönteme başvurabileceğinin DEM Parti olarak farkındayız. Kürt halkı politik bir halktır, örgütlü bir halktır ve “kandırılma” kelimesini kabul etmeyen bir halktır. Bugün onurlu olmayan bir barışı, Kürt halkının onurunu ve haklarını öngörmeyen bir barışı DEM Parti de Kürt halkının bizatihi kendisi de kabul etmez. DEM Parti kabul etse de Kürt halkı kabul etmez. İmralı görüşmelerinin devam ettiği bu süreçte, özellikle ikinci görüşmede Sayın Abdullah Öcalan şunu çok net ifade etti. Muhalefetin olmadığı bir barış olmaz. Muhalefet yoksa bu iktidar her şeyi kendine yontar. “Demokratik zeminde bir barışın üzerinde çalışıyorum” dedi. Dört saate yakın süren görüşmede, “Demokratik bir barış zemininin sadece Kürt sorununu çözmek için değil, bu ülkede tarih boyunca yaşanmış Alevi sorununu çözmek, eşit yurttaşlık hakkı temelinde bütün farklı halkların ve inançların temsil edilmesini sağlamak için çalışıyorum. Bunun sözde değil özde gerçekleşmesi ve demokratik bir anayasayla güvence altına alınması için çalışıyorum” dedi. Bunu da siz canlarımızla özel olarak paylaşmayı önemli buluyoruz.
Hep birlikte toplumsallaştırmayı başarırsak barış olur
Nasıl bir barış? Kafamızdaki soru işaretleriyle birlikte bunları çok detaylı konuşacağız. Ben sözlerime son verirken şunları belirtmek isterim. Barışa her şeyden fazla ihtiyacımız var. Halk TV’ye yönelik son operasyonda Fuat Toktaş’ın tutuklanırken, şu anda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu mahkemede ifade verirken, Kartalkaya yangınını konuşmak isteyen basının sansürlenirken ve insanlar can pazarındayken barışa her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulması, içinde bulunduğumuz tabloyu açıkça gösteriyor. İşsizliğin, yoksulluğun, açlığın, geçinememenin ve barınamamanın arttığı bir dönemde barışı her zamankinden daha fazla konuşmaya ihtiyacımız var. Siyasal İslam çizgisinin bölgede kökleşmeye çalıştığı bir dönemde, başta Alevi canlar olmak üzere bu coğrafyada yaşayan bütün halkların ve inançların daha fazla barışa ihtiyacı var. Hep birlikte toplumsallaştırmayı başarırsak ve sahiplenirsek barış olur.
Özgürlükçü ve seküler bir Türkiye tahayyülümüzü gerçekleştirmek için toplantımızı gerçekleştiriyoruz
Biz bu toplantıyı çok önemsedik. Alevi canlarımızla demokratik bir Türkiye tahayyülümüzü, özgürlükçü ve seküler bir Türkiye tahayyülümüzü, kadın özgürlükçü bir Türkiye tahayyülümüzü gerçekleştirmek için bu toplantıyı gerçekleştiriyoruz. Kayyımcı anlayışa karşı güçlendirilmiş yerel yönetimler anlayışının güçlenmesi için biz bu toplantımızı gerçekleştireceğiz. Emeği geçen bütün canlarımıza çok teşekkür ederim. Hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
Bakırhan: Alevi katliamlarının karşısında durmaya devam edeceğiz
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Evet, Hızır günlerindeyiz. Tutulan oruçları Hak kabul etsin. Çok zor günlerdeyiz. Bu zor günlerde Hızır hepimizin yar ve yardımcısı olsun. Tülay Başkan söyledi; örgütlü olmayanın kaybettiği, katledildiği, canına ve malına el konulduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bunun en son örneklerinden biri de Suriye’de yaşanıyor. Kendi halinde inancını yerine getiren; barışçıl, demokratik, kimsenin hakkına ve hukukuna karışmayan Alevi halkı Suriye’de çok zor günler yaşıyor. Gün yok ki Aleviler katledilmiyor, kaçırılmıyor. Gün yok ki Alevi yurttaşlarımızın canına ve malına el konulmuyor. Biz bunu kınıyoruz. Bunun karşısında durmaya devam edeceğiz. Örgütlenmenin, ortak mücadele zeminini büyütmenin ne kadar önemli olduğunu bu yaşananlardan dersler çıkararak anlamış olduk.
Alevilerin barış tartışmalarının neresinde olduğunu konuşacağız
Bu organizasyonu düzenleyen çok değerli kurumlarımıza teşekkürlerimi iletmek istiyorum. 1 Ekim’den itibaren Türkiye, çok yeni bir gündemi tartışıyor. Peki, gerçek, konuşulan ve yorumlanan gibi midir? Buna çok katılamayacağım. Tam da o gündemi tartışmak için buradayız. Aleviler bu tartışma gündeminin neresindedir? Bu tartışma gündeminin bir sürece evrilmesi halinde Aleviler kaybeden mi olacak, kazanan mı olacak? Bu tartışma gündeminde Aleviler nerede duruyor? Bu gündemde sadece Kürtlerin demokratik hakları mı tartışılıyor, sadece Kürtler mi gündem? Sadece Kürtlerle mi bir diyalog kuruluyor? Bu soruların tamamına cevaplar vereceğiz.
İnkar ve asimile edilen Kürtlerin ve Alevilerin ortak mücadele zeminiyiz
Biz ortak mücadele zeminiyiz. Biz, yüzyıl boyunca inkar edilen, asimile edilen, reddedilen, Kürtlerin ve Alevilerin, diğer etnik ve inanç gruplarının, emekçilerin ortak mücadele zeminiyiz. Biz, demokrasi talebi olan bütün toplulukların eviyiz. Biz, sadece Kürt değiliz; sadece Kürt coğrafyasındaki sorunları gündemine alan, diğerine gözünü kapatan, müdahale etmeyen, yüreğinde hissetmeyen bir parti değiliz. Nasıl ki Kürtler 100 yıldır inkar ediliyor, reddediliyor, asimile ediliyor; aynı şeyi Aleviler de yaşıyor. Hepimizin yaşadığı bu sorunlar karşısında ortak mücadele etmeyişimiz bu inkarı, bu reddi, bu asimilasyonu giderek büyütüyor, yıllara yayıyor. Dolayısıyla ortak mücadele zemininin ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu anlatmaya gerek yok.
Gerçekleşmesi halinde Alevilerin de eşit yurttaşlık haklarının tanınacağı bir süreçteyiz
Bu süreç sadece Kürt’ü gündemine alan, Kürt’ün hakkını tartışan bir süreç değil. Biz eşit yurttaşlık derken, sadece Kürtlere eşit yurttaşlık demiyoruz. Sayın Öcalan’ın da son iki görüşmede en çok üzerinde durduğu mesele eşit yurttaşlıktır. Sayın Öcalan, “Kürt’e eşit yurttaşlık ama Aleviler reddedilsin” demiyor. “Ezilenler ve emekçiler alın terinin hakkını almasın” demiyor. “Kürt’e eşit haklar ama kadınlar katledilsin, demokrasiyi arayanlar cezaevine gönderilsin” demiyor. Onun için Alevi canların bu sürece sahip çıkması önemlidir.
Tartışılan sadece Kürtler olmadığı için, eşit yurttaşlığın gerçekleşmesi halinde Alevilerin de eşit yurttaşlık hakları tanınacaktır. Bu nedenle Alevi yurttaşlarımızın bu sürece aktif şekilde katılması gerekiyor. Yazılanlar, çizilenler, yorumlar gerçeği yansıtmıyor.
Hepimizin eşit haklara sahip olduğu bir Türkiye mücadelesi yürütüyoruz
Kürtler kimseyle oturup onun ikbali için bir anlaşma ve ittifak içinde değil. Kürtler Türkiye’nin demokratikleşmesi için bir diyalog ve müzakere zemini aramaya çalışıyor. Bu İmralı’da da böyledir, DEM Parti’de de böyledir. Bizi yalnız Kürtlerle sınırlayanlar bizi tanımıyor. Biz Maraş’taki, Sivas’taki Aleviyiz, Hacıbektaş’ta yaşayan Alevilerin kendisiyiz. Bizim yaşadığımız, maruz kaldığımız bütün baskıları Hacıbektaş’takiler de yaşıyor. Dolayısıyla eşit yurttaşlık hakkını doğru anlamalıyız. Eşit yurttaşlık Alevileri, Kürtleri, emekçileri, kadınları kapsayan, hakkını hukukunu alamayanların mücadelesini kapsayan ortak talebimizdir. Dolayısıyla bu süreç yürüyecekse, çözüme evrilecekse emin olun ki Kürt ne aldıysa Alevi de onu alacak. “Kürt haklarına evet ama Alevi bizi ilgilendirmez” demeyeceğiz. Böyle bir dünya yok. Bizim zeminimiz öyle bir zemin değil. Bizim zeminimizin kendisi Alevi zeminidir. Aleviler partimizin temel direklerinden biridir. Alevileri öteleyen, görmeyen bir DEM Parti olamaz; bir çözüm, tartışma süreci olamaz. Kaygılarınızı anlıyorum. Dışarıdaki yalan ve yanlış tartışmaların Alevi toplumunu negatif etkilediğini çok iyi biliyorum. Kimse kimseden bir şey kaçırmıyor. Demokratik bir Türkiye, laik ve seküler bir Türkiye; hepimizin eşit haklara sahip olduğu bir Türkiye mücadelesi yürütüyoruz.
Demokratik Türkiye hepimizin olacaktır
Onun için bu süreci enine boyuna ayrıntılı bir şekilde ikinci oturumda tartışacağız. Ama bir realite var asla inkar edilemez, asla es geçilemez, asla tali görülemez. İnkar edilenlerin hiçbir dönemde olmadığı kadar bugün bir arada olması gerekiyor, birlikte olması gerekiyor, birlikte mücadele etmesi gerekiyor. Demokrasi herkes içindir. Demokratik Türkiye hepimizin olacaktır. Demokratik Türkiye’nin bir köşesinde demokrasi, diğer köşesinde Sivaslar, Maraşlar ve Çorumlar olmaz. Demokratik olacaksa Kars’tan Edirne’ye kadar demokratik olacaktır. Olmayacaksa da birlikte bu inkar eden düzeni karşısında mücadele edeceğiz.
Kürtler ve Aleviler bir araya gelirse inkar, ret ve asimilasyon politikaları bu topraklarda yürütülemez
Alevilere dönük özellikle Suriye’deki saldırıları şiddetle kınıyorum. Sadece kınamıyoruz; hangi platforma, hangi kürsüye çıksak, hangi cadde ve sokakta üç yurttaşımızı bulsak Kürt’ün yanına Alevi’yi eklemeden, Kürtlerin demokratik haklarının yanına Alevilerin eşit yurttaşlık haklarını koymadan asla konuşmuyoruz. Çünkü birbirlerinden ayrılmaz. Zulüm düzeninin antidemokratik uygulamalarını iliklerine kadar yaşayan Alevi toplumunun hakları bizim haklarımızdır. Bunu savunmaya, bunun mücadelesini vermeye devam edeceğiz. Eşit haklara sahip oluncaya kadar birlikte mücadele edeceğiz, birlikte mücadele etmeliyiz. Bu aynı zamanda bizim Alevi toplumuna da bir çağrımızdır: Bir arada olursak, birlikte olursak hiçbir dönem olmadığı kadar haklarımıza ulaşma şansını yakalamış durumdayız. Bugün hem Türkiye’nin hem bölgenin en dinamik gücü Kürtlerdir, Alevilerdir. En örgütlü gücü Kürtler ve Alevilerdir. Birlikte ortak bir zeminde bir araya gelirlerse emin olun ki ne inkar ne ret ne asimilasyon politikaları bu topraklarda yürütülemez. Bizi bugün siz değerli Alevi canlarla bir araya getiren Alevi kurumlarımıza da teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Toplantımızın başarılı geçmesini temenni ediyorum.
31 Ocak 2025