Eş Genel Başkanlarımız Hakkari’de: En acil ve temel iş Belediye Meclisinin kendi içinden belediye başkanını seçmesidir

Hakkari’de kayyım darbesine karşı halkın iradesine sahip çıkma eylemlerimiz 3’üncü gününde sürüyor. Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları ve heyetimizin iki gündür nöbet tuttuğu kente bugün de Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan, Leyla Zana ve STK temsilcileri geldi. Bakırhan, Zana ve Hatimoğulları Hakkari’de bugün yaşananlara ilişkin yaptıkları açıklamada şunları söyledi:

Tuncer Bakırhan: 3 defadır Hakkari'de Hakkari halkına yeniliyorlar

Burada darbeyi aşan bir güvenlik önlemi var. Askeri, polisi, korucusu nerede elinde silahlı, coplu, tüfekli insan varsa Hakkari’nin her sokağına, her caddesine yığmışlar. Dün “Kürtlere sömürge hukuku uyguluyorsunuz” dediğimizde bizi eleştirmişlerdi. Allah aşkına bu sömürge değil de nedir? Türkiye Cumhuriyetinin bir kenti değil mi Hakkari? Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin eş genel başkanları, milletvekilleri olarak çok değerli siyasetçi arkadaşlarımızla birlikte ilçe binamızın önüne gelinceye kadar binlerce kollukla karşılaştık. Burada bir sömürge hukuku uyguluyorlar. Önceleri Kürt yoktur diyorlardı, şimdi var ama iradesini tanımıyorlar. 

3 defadır Hakkari'de Hakkari halkına yeniliyorlar. Normal ve adil olmayan bir yarışta dahi Hakkari’yi kazanamadılar. Tüm güçlerine, tehditlerine, şantajlarına rağmen seçimi kaybettiler. Yetmedi kaçak seçmen getirdiler. Neredeyse Hakkari nüfusunun 4’te biri kadar kaçak seçmenle bile seçimi kazanamadılar. Bu halk sizi istemiyor, bu halk sizi reddediyor. Bu halk kayyımcı anlayışınızı reddediyor. Bu halk sizin onlara hizmet için burada olmadığınızı çok iyi biliyor. Sandık kuruluyor, sonucu tanımıyorlar. Belediye başkanı seçiyoruz, iradesine kayyım atıyorlar. Ne yapalım peki? Kürt ne yapsın, Hakkarili ne yapsın? Açıkça ilan edin artık. “Kürt vatandaş değildir, oyu geçersizdir” deyin. Fiili olarak uyguladığınız ama resmi olarak reddettiğiniz bu faşizan uygulamaları artık açıkça kabul edin ki biz de siz de kurtulalım. İki dönem kayyım atadılar, Hakkari'yi borç batağına batırdılar. Kaldırım yok, yol yok, toz duman içerisinde bir kent var. 

Siz iradesini tanıyıncaya kadar Kürt halkı Zap gibi mücadelesini sürdürecek

İşsizlik had safhada. İnsanlar mutsuz, insanlar başka bir seçim yapıyor onu da tanımıyorlar. Vallahi asıl biz sizi hiç tanımıyoruz. Kürt halkı, Kürdistan halkı sizi hiç tanımıyor. Biz buranın evlatlarıyız. Bu topraklarda binlerce yıldır yaşıyoruz, yaşamaya da devam edeceğiz. Sizin gibi zalim zulümkar çok cumhurbaşkanı, çok başbakan, çok iktidar gördük. Hepsi de gelip geçtiler. Sizin de kayyımcı anlayışınız ve faşizan politikalarınız bu topraklardan silinip gidecek. Hakkari’yi ne zannettiniz siz? Hakkari 3 vekille size en büyük dersi verdi, 3 dönemdir yerel yönetimleri kazanarak size en büyük yanıtı verdi. Hakkari nedir biliyor musunuz? Sümbül Dağıdır, Sümbül gibi dik ve onurludur. Siz Sümbül’ü bu coğrafyadan silebilir misiniz? İşte Sümbül gibi Kürtleri de Kürtlerin iradesini de bu topraklardan zulümle, kayyımla, dipçikle silemezsiniz. Çerçöp Zap’ın akışını durdurabilir mi? Kürtler Sümbül’dür Zap’tır, çerçöple asla durmaz. Bu akış devam edecek. Bu topraklara barış ve adalet gelinceye kadar, Kürt’ün iradesini siz tanıyıncaya kadar Zap gibi bu halk mücadelesini devam ettirecek, bir yol bulacak. 

Sıddık Başkanı tanımayan, bir çayını içmeyen itirafçıya sayfalarca itirafname imzalatmışlar

Sıddık Başkana 10 yıldır süren bir davadan 20 yıla yakın ceza verdiler. Sıddık Başkanın dosyasındaki itirafçının çarşaf çarşaf ifadeleri ortaya çıktı. Sıddık Başkanı tanımayan, bir çayını içmeyen bir itirafçıya sayfalarca itirafnameyi cezaevinde zorla korkutarak imzalatmışlar. O itirafçı dün açıkladı. “Ben tanımıyorum, söylediklerimin ne olduğunu bile okumadan bana imzalattılar” dedi. İşte bu hilebazlar, bu düzenbazlar Şex Saidlerden, Seyid Rızalardan günümüze kadar aynı yalanı, aynı hukuksuzluğu uygulamaya devam ediyorlar. Seyid Rıza dik çöktü mü ki Sıddık Başkan diz çöksün. Hangi Kürt siyasetçi yıllardır uyguladığınız zulüm karşısında bu haklı davadan, bu haklı mücadeleden vazgeçti? 

MHP’nin yönlendirmesiyle bu ülkeyi uçurumun kenarına getirdiniz

Bugün topunuz tüfeğiniz ve kolluğunuzla Hakkari halkını durdurduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz ama yanılıyorsunuz. O irade iki ay önce sandıklarda ortaya çıktı. Genel seçimlerde 3-0 yaparak iradesini ortaya koydu ve yine yapacak. Ne siz ne sizin kayyımınız ne de zulmünüz daimdir. Emin olun ki sizler gideceksiniz, bu toprakların kadim halkı olan Kürtler onurlu bir şekilde burada yaşayacak, haklarına kavuşacak. Bunu aklınızın bir yerine yazın. MHP’nin yönlendirmesiyle, JİTEM ittifakının yönlendirmesiyle bu ülkeyi uçurumun kenarına getirdiniz. Ya bundan vazgeçersiniz ya da ülkeyi uçuruma sürüklersiniz. Yoksulluk var, işsizlik var; demokrasi yok, özgürlük yok. Gelmiş akıl veriyorlar. Allah aşkına hangi partinin eş başkanı böyle karşılanıyor? Kürt’e ikili hukuk uygulanıyor. Kürt’ü sömürge halkı olarak görüyorlar. Bunu biz demiyoruz, bunu buradaki uygulama gösteriyor. 

Adaletsizlik ve hukuksuzluk almış başını gidiyor, onlar bize nutuk atıyor

Biz ne kayyımınızı ne de Sıddık Başkana verdiğiniz cezayı tanıyoruz. Sıddık Başkanımız tekrar özgürleşerek bu kenti yönetecektir. Bundan emin olabilirsiniz. Ancak bir karar verin. 30 milyon Kürt’ün bu ülkede hukuku nedir? Bunu açıklayın. 30 milyon Kürt seçme seçilme hakkına sahip midir? Parlamentoda aynı şey, yerel yönetimlerde aynı şey. Türkiye’de en geri bırakılan kentler Kürt kentleri. Adaletsizlik ve hukuksuzluk almış başını gidiyor. Onlar bizlere nutuk atıyorlar. Bunları unutmayacağız. Nasıl Sümbül Dağı yıllardır dimdik ayakta duruyorsa, Zap’ın akışını hiç kimse durduramayacaksa Kürt halkının onurlu mücadelesini de bu baskılar, bu zulüm politikaları asla durduramayacaktır. Hakkari halkına, Colemerg halkına seçimlerde ortaya koymuş iradeden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum, kutluyorum. Bundan sonra da kayyımcı anlayışa, bu zulüm politikalarına daha güçlü bir ittifakla, daha güçlü bir çalışma ve çabayla, daha kitlesel olarak tepkisini koyacağına eminim. Bu zulmü de tanımıyoruz, bu kayyımı da tanımıyoruz, bu kayyımcı anlayışı da tanımıyoruz. Ayakta olduğumuz müddetçe arkadaşlarımızla birlikte bu kayyımcı anlayış karşısında mücadele etmeye devam edeceğiz. 

Türkiye halkları bu zulmü unutmayacak

Değerli basın mensupları; sabahtan beri bizlerle birliktesiniz, emeğinize sağlık, siz de yoruldunuz. Ama bu bizim isteğimiz değildi. Biz bugün kentimizde belediyemizi ziyaret etmek istiyorduk. Hakkari Belediyesini, Hakkari halkını bu onurlu sonuçtan dolayı kutlamak istiyorduk. Ancak JİTEM ittifakıyla hareket edenler bu sevincimizi şimdilik ötelediler. Bir gün bu Kürt coğrafyasındaki bu zulüm ve anlayış bitecektir. Bir daha asla bu coğrafyada hileyle, hurdayla, zulümle dahi olsa tek bir belediye alamayacaklar. Kürtler, emekçiler bunu unutmayacak, Türkiye halkları bu zulmü unutmayacak. İradesi gasp edilen Viyan Eş Başkanımız bu zulmü unutmayacak. 

 

Leyla Zana: Îradeya Kurdan heya erşan bilind bûye

Çapemeniya kedkar, we jî bi qasî me zehmetî dît. Zehmetiya me li hember a we ne tu tişt e. Lê ez ji Colemêrgê vê dixwazim; coşa xwe, kêfa xwe bi kiryarên wan neherimînin, tarî nekin. Hûn serketî ne. We bi şeref, bi heysiyet nasnameya xwe da xuyakirin. Hûn çûn ser sindoqan, we îradeya xwe diyar kir. We ji desthilatdaran re got îradeya me bi me re ye. Her bajar yê ku li wî bajarî dijîn şaredarî mala wan e. We şardariya xwe bijart. Niha ê ku vê îradeyê qebûl nakin bila ew şerm bikin. Bi rastî dema ku ez li van ciwanan dinêrim ez li ber wan jî dikevim. Bi qasî ku zilmê û tehdeyê li gelê me dikin, li ciwanan jî dikin. Hûn nikarin dilê qewmekî, dilê miletekî bi kalkanan, bi ewlehiyê bigirin. Ê ku li erkê ne bila baş bizanin wan di vir de wenda kiriye. We dil şikandiye, we dilê vî miletî şikandiye. Rêyeke tenê li pêşiya we ye. Ev banga min ji mêjiyê dewletê re ye, eger hûn bixwazin bi Kurdan re bijîn rêya we vekirî ye. Ronkayî li pêşiya we hemûyan e. Lê eger hûn Kurdan wiha bi niyeta xwe, bi nêrîna xwe biçûk bikin… Na bi Xwedê! Îradeya Kurdan heya erşan bilind bûye. Ev şerma we ye, ev tirsa dilê we ye. Ez dizanim Kurd jî Tirk jî ji pêvçûn û mirinê natirsin lê rêveber ji diyalogê ditirsin. Kurd ji diyalogê re vekirî ne dê ji îro şûn de jî vekirîbin. Hûn aştiyê xelet fêm dikim. Aştî ne teslîmiyet e. Em teslîmê kesî nabin. Kal û pîrên me teslîm nebûne em jî nabin. Niha hevserok jî anî ziman ev gel wê li ber xwe bide. Ya dilê me, ya mejiyê me bila kes jî neşkîne. Heya ku hûn bixwazin dengê Kurdan vekiriye. Em dikarin taqeta xwe bikin yek. Em dikarin gelê Tirkiyeyê yê bindest jî ji vê bindestiyê û hejartiyê rizgar bikin. Lê bi vî halî hûn ji me bêtir bindest in. Ez dizanim niha ev xort di dilê van ciwanan de (polis) heye. Gelo ev kalkan dê çi bîne ji wan re? Kalkan dikare gelê Kurd bitirsîne? Em naxwazin neynoka tu însanekî xwîn bibe. Lê kirinê we taritiyê dide pêşiya we jî pêşiya me jî. Em hezar sal in vê yekê dikişînin ji bo me tiştekî nû nîne lê ji bo we tiştekî nû ye. 

Hin jî ne dereng e, ji şaşiya xwe vegerin rê û rêbazên ku gel qayîl e bibîn in

Bangeke min jî ji aliyê Tirkiyeyê re ye. Aliyê çapemeniyê, aliyê karsaziyê, aliyê akademîk û dawiyê jî aliyê siyasî. Siyaset herî dawî tê ji ber ku gel li pêşiya wan e. Ji îro şûn de ji Kurdan netirsin nebêjin ka Kurd çi dixwazin. Em dibêjin gelo desthilatdar çi dixwazin. Vê pirsê ewil ji erka Tirkiyeyê bikin, ji partiyên siyasî yên Tirkiyeyê bikin, ji mejiyê  dewletê bikin. Bibêjin Kurdan daxwaza xwe di sindoqan de diyar kirin ma hûn çima vê îradeyê tune dihesibînin. Pirsa xwe ji wan ji îro şûn de ji me nekin. Ez we hemûyan bi rêzdarî silav dikim. Hin jî ne dereng e, ji şaştiya xwe vegerin rê û rêbazên ku gel qayîl bibe bibînin. Ev destê we de ya lê îradeya me jî di destê me de ye. Ez Colemêrgê bi rûhê 31’ê Adarê pîroz dikim, îro nebû nesîb. Li ber nekevin, tişt nabe. Ev tirsa dilê wan e. Kenên xwe ji rûyê xwe kêm nekin. We bi rêzdarî silav dikim. 

 

Tülay Hatimoğulları: Kayyım darbesinin emrini Saray vermiştir

Bugün çok fazla polis şiddetiyle karşılaşıldı. Kitlelerin yan yana gelmesine müdahale var. Ama halk Hakkari’nin dört bir tarafında demokratik hakkı olan protestoyu devam ettiriyor. Biz de hala Hakkari Valiliğinin önündeyiz. Yani kayyım olarak atanan valinin makamındayız. Türkiye’nin mevcut anayasasında valinin görevi tanımlanmıştır. Valinin görevi seçilen belediye başkanının yerine geçmek değildir. Askeri cunta döneminde bile seçilmişlerin yerine atanmışların geldiğine az rastlanmıştır. Fakat sözüm ona yıllarca askeri darbeye karşı siyaset yapan, askeri vesayet rejiminden ülkeyi kurtaracağını söyleyen AKP iktidarı bugün kendisinin güçlendirdiği teşkilatla, polisle, valiyle darbe yapıyor. İçişleri Bakanıyla birlikte darbe yapıyor. Adalet Bakanı bu darbeye çanak tutuyor. Saray bu darbenin emrini vermiştir. Darbe sadece askeri postalla yapılmaz. AKP de kendi döneminde postalsız, siyasi araçlarla, kollukla darbe yaptığını defaatle göstermiştir. 

AKP bu gidişle tabela partisi olacaktır

1982 Anayasasını bile uygulamayan iktidar şimdi demokratik anayasadan, bir normalleşme sürecinden bahsetmeye çalışıyor. Normalleşme süreci sözlerini bir ay bile sürdüremedi bu iktidar. Çünkü bu iktidar normal değil. Bu iktidar insanlık düşmanı, demokrasi düşmanı. Bu iktidar insanların seçme ve seçilme hakkına düşman. Halkın düşmanı bir iktidar. Hakkari halkı iradesini zaten 3 vekilinin tamamını DEM Parti’den seçerek siyasi tercihini yapmıştır. Bugün düzmece ve kurmaca bir senaryoyla 19 yıl 6 ay ceza verilen Mehmet Sıddık Hakkari’deki halkın iki oyundan birini almıştır. Belediye Eş Başkanımız yüzde 50 oy oranıyla seçilmiştir. DEM Parti’nin bu seçim başarısına hazmedemeyen, bölgede gittikçe eriyen AKP, bu şekilde bizden intikam alıyor. Ama bütün dünya ve Türkiye şunu çok iyi biliyor; AKP bölgede de eriyor, Türkiye’de de eriyor, AKP bu gidişle bir tabela partisi olacak. AKP, tıpkı geçmiş dönemdeki birçok parti gibi tabela partisi olma yolunda hızla ilerliyor. 

Saray kayyımcı anlayış ve zihniyetle hiçbir yere varamaz

Saray bizi duysun: Bu kayyımcı anlayış ve zihniyetle hiçbir yere varamazsın. Kayyım atadığın her yerde oyumuzu katlayarak kazandıysak, halk sana rızalık vermiyor demektir. Halkın rızasını almadan polis ve askerle bu ülkeyi yönetemezsin. Eğer sivil siyasetle bu ülkeyi yöneteceksen, kalan kısacak ömrünü bu anayasayla yönetmek istiyorsan kolluk kuvvetinle, askerin ve polisinle sözüm ona göz dağı vererek bu ülkeyi yönetemezsin. Kayyımla hiç yönetemezsin. Kayyımın faydasını görseydin bölgede erimezdin, biz de oylarımızı çoğaltarak seçilmemiş olurduk. Oysa halkın iradesi tekrar güçlenerek ve katlanarak tecelli etmiştir. Zannetmeyin ki oluşturduğunuz kolluk kuvvetiyle ve askeri vesayet rejiminin devamı olan siyasi darbenizle, Kürt’ün iradesine ipotek koymaya çalışan anlayışınızla halkın rızalığını alacaksınız. 

Bugün Hakkari sokaklarında direnen halka yapılan uygulama Saray’ın halka karşı savaş ilanıdır. Halk demokratik bir zeminde mücadelesini sürdürme konusunda kararlıdır. Halk demokratik bir zeminde yasaların kendisine verdiği hakkı ve hukuku kullanarak kayyım rejimine karşı çıkmaya devam edecek. Kayyım rejimi asla ve asla hayat bulamayacaktır. Kayyımı kalıcılaştırmaya çalışıyorsunuz, yapamayacaksınız. Bu bir siyasi darbedir, Kürt’ün seçme seçilme hakkını elinden almaktır. Türkiye’nin en çok övündüğü konulardan biri seçme ve seçilme hakkına erken kavuşmuş olmasıdır. Kürt halkı seçme ve seçilme hakkını kullanmıştır. 

Ceza kesinleşene kadar belediye başkanına görevden el çektirilemez

Bu iktidar kayyımcı ve siyasi darbeyle ki sadece siyasi darbe değil bugün yaşananlar. Buradan geçen askeri araçlar, valiliğin önündeki jandarma görüntüleri aynı zamanda askeri darbenin göstergesidir. AKP, valiliğin önündeki fotoğrafı detaylı incelesin. Darbe midir, değil midir baksın. Halkın vicdanında, demokrasilerde, hukukta bunun adı darbedir. 

AKP kayyımcı anlayışını yaymak için darbeci anlayışını sürdürmek istiyor. Bu darbe zihniyetinden vazgeçin. Belediye Eş Başkanımız Mehmet Sıddık’a bugün 19 yıl 6 ay ceza verildi. Tutuklanmak üzere bu ceza verildi. Baştan beri bu davanın düzmece olduğunu söyledik. 10 yıl önce açılan bir dosyayı, belediye eş başkanı seçildikten sonra Akış’a karşı kullanmanın hukuksal zafiyeti üzerinde de durduk. Bunu kamuoyu da biliyor, barolar da açıkladı. Barolar bu ülkede hukukun nasıl tecelli edeceğini Erdoğan’dan daha iyi biliyor. Barolar da açıkladı; bir ceza verilecekse ve bu kesinleşene kadar görevden el çektirilemez. Şimdi görevden el çektirildi, hem de düzmece bir gerekçeyle. Kamuoyunu kandırmaya çalışıyorlar ama kamuoyu kanmıyor. 

En acil ve temel iş Hakkari Belediye Meclisinin kendi içinden belediye başkanı seçmesidir

Karşınızda eski kamuoyu yok. AKP, artık halk sana güvenmiyor. Bu saatten sonra yapılması gereken şey Hakkari halkının iradesine saygı göstermektir, belediye başkanını Hakkari Belediye Meclisinin seçmesidir. Ey kayyım; elini belediyemizden çek, Hakkari halkının üzerinden elini çek. Ey Saray; kayyımını halkın iradesinin üzerinden çek, Belediye Meclisi kendi iradesiyle, halkın iradesiyle belediye başkanını belirlesin. Aksi durumda Hakkari Belediyesinin önüne dizdikleri askerler 80 döneminin postallarının burada olduğunu bizlere göstermiş olacaktır. Buradan bütün Türkiye ve dünya kamuoyuna, vicdan sahibi bütün güçlere sesleniyoruz. Kayyıma karşı verdiğiniz mesajlar ve duruş çok önemlidir. Bu sadece DEM Parti için değil Türkiye demokrasisi için, vesayet rejiminden kurtulmak için, demokratik bir rejim inşa etmek için hepimizin ihtiyacıdır. 

Kayyım karşıtı olan her kesim dayanışmasını Türkiye demokrasisi için göstermelidir

Bugün hep birlikte, bütün Türkiye kamuoyuyla beraber kayyımı durdurursak Türkiye demokrasisinin gelişimi için önemli bir basamağı, önemli bir dönemeci geçmiş olacağız. Türkiye’de kayyım karşıtı olan her kesime buradan bir kez daha seslenmek istiyoruz. Dayanışmanızı Türkiye demokrasisi için, halklar için, seçme ve seçilme hakkına sahip çıkmak için gösterin ki hep beraber bu demokratik hakkımızı, anayasal hakkımızı koruyalım. Dayanışma gösteren bütün kurumlarımıza, bütün değerli halklarımıza buradan sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Hakkari’de halklarımızı savunmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin dört bir yanından kayyımcı zihniyete, zulme ve adaletsizliğe karşı mücadelemiz devam edecek. 

5 Haziran 2024