Halide Türkoğlu: Gençlerin, genç kadınların taleplerinin karşılık bulmadığı bir bütçeyi asla kabul etmiyoruz

Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu, Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçe görüşmelerinde konuştu: 

Bugün ülkenin bugününün ve geleceğinin yürütücüsü olan gençlere, onların hayatlarına, yaşamlarına dair hazırlanan bütçe teklifini konuşuyoruz. Maalesef ki bu bütçe gençlerin nasıl yaşamak istediklerinin değil nasıl yaşayacaklarına dair hazırlanmış bir bütçedir. Bu bütçe hazırlanırken tıpkı diğer bakanlıklarda olduğu gibi bütçeden etkilenecek kesimlerin hayatları hakkında karar verici olan bu kesimlerin kendileri değil siyasi iktidarın kendisi olmuştur. Ve yine konuşmama başlamadan önce bu bütçede hakkı olan ancak erkek devlet şiddeti sonucu kaybettirilen Gülistan Doku’nun, katledilen Rojin Kabaiş’in aramızda olmadığını hatırlatmak isterim. Gülistan ve Rojin’in akıbetleri bu ülkede genç kadınların her an her dakika nasıl bir yaşam tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Gülistan’ın akıbetinden hala haber alınamazken Rojin’e ne olduğu sorusu ise buradaki herkesi ilgilendiren bir sorudur.

Kredi Yurtlar Kurumu bu bakanlığa bağlı bir kurum. Gülistan ve Rojin bu yurtlarda kalırken adeta özel savaş politikalarının hedefi oldular. Bizler yaşanan bu olayların münferit olaylar olmadığını çok iyi biliyoruz. Özel savaş politikalarının genç kadınlar üzerinden nasıl yürütüldüğünün birkaç örneğini buradan sizlerle paylaşayım.

Kadınları istismar eden çeteler değil, çetelerin yaptıklarını teşhir eden genç kadın gazeteciler yargılanıyor

Bakın Hakkari’de, Şırnak’ta fuhuş çeteleri teşhir ediliyor. Bu çeteler uyuşturucu, para karşılığında genç kadınları zorla cinsel ilişkiye zorluyor. Bu tehditlere maruz kalan genç kadınlar bu duruma nasıl sürüklendiğini, nasıl tehdit edildiklerini anlatıyor. Ancak günün sonunda bu çeteler değil bu çetelerin yaptıklarını teşhir eden genç kadın gazeteciler yargılanıyor. Şimdi tüm bunlar yaşanıyorken gerçekten bunun önüne geçecek kapsamlı bir eylem planı geliştirilebildi mi? Bu sorunun cevabını ben bu bakanlıktan istiyorum. Çetelerin, çeteleşmenin önüne geçmek aynı zamanda bu bakanlığın sorumluluğunda değil midir? Genç kadınların yaşamlarını korumak bu bakanlığın sorumluluğunda değil midir? Genç kadınlara yönelik bu suçu işleyen çetelerin teşhir edilmesine rağmen sizler bu konuda ne yaptınız?

Çeteleşmenin önüne geçmek, genç kadınları korumak bu bakanlığın görevi değil midir?

Bakın yakın zamanda seçim bölgem olan Diyarbakır’ın Sur ilçesinde ellerinde kesici aletler, ateşli silahlarla 3 genç kadının evi basılıyor. Kadınlar bu çete üyeleri tarafından darp ediliyor, tehdit ediliyor. Aynı bölgede yaşayan üniversiteli genç kadınlar bu çetelerin 8 yıldan fazla bir süredir buralarda genç kadınları, genç kadınların yaşamlarını hedef aldığını söylüyor. Şimdi çeteleşmenin önüne geçmek, gençleri, genç kadınları korumak bu bakanlığın görevi değil midir? Sadece bu değil bugün gençler bu çetelerin içerisine sürükleniyor. Mahallelerde, okullarda adeta her köşe başında bir çeteleşme faaliyeti var. Bu çetelerin oluşması ülkede yaşanan genç işsizliğinden, yoksulluğundan ayrı düşünülemez. Bunu sadece kriminal bir mesele olarak görmek sorunun özünü anlamamaktır.

Çetelere sürüklenen gençlerin çoğu madde bağımlılığına sürükleniyor

Bu çetelere sürüklenen gençlerin çoğu aynı zamanda madde bağımlılığına da sürükleniyor. Uyuşturucu ile mücadele elbette ki sadece bu bakanlığın görevi değildir ancak bundan azade de değildir. Bakın uyuşturucu kullanım yaşının 8-9 yaşlarına düştüğü biliniyor. Sadece kullanıcı yaşı değil bu maddeyi satıcı yaşı da 8-9 yaşlarına düşmüştür.  Özellikle Kürt illerinde bu oran daha yüksektir. Ve yine şunun altını çizmek isterim ki; bu durum da özel savaş politikalarından bağımsız değildir. Satıcıların bu kadar rahat bir şekilde madde satabiliyorken bu sorunun çözümü ailelerin çocuklarına sevgi, şefkat göstermesiyle çözülecek bir sorun olmadığını hatırlatmak isterim.

Kadın öğrenciler protesto haklarını kullandıkları için işkence ve kötü muamele görürken siz ne yaptınız?

Bir diğer sorumda şu olacak. 19 Mart olayları sırasında Saraçhane eylemlerine katıldıkları için gözaltına alınan 7 kadın öğrenci gözaltında çıplak aramaya maruz kalıyor. Genç kadınlar en doğal hakları olan protesto haklarını kullandıkları için işkence ve kötü muamele görürken siz bunun önlenmesi için ne yaptınız? Buna dair bir sözünüz olmayacak mı? Ancak ben bu sorumluluğu hatırlatmayı borç bilerek yapıyorum. Üniversiteli genç kadınların yaşamlarının korunması, yaşadığı şiddet, barınma, yoksulluk sorunlarının giderilmesi bu bakanlığının sorumluluğundadır. Ancak bırakın bu sorunların giderilmesi, barınma hakkını elde eden genç kadınların barındıkları yurtlarda maruz kaldıkları olaylar yurtlarda kalan kadın öğrencilerin yaşamlarının her an tehlikede olduğunu gözler önüne sermektedir.

İstanbul’da bir kız öğrenci yurdunda yaşanan görüntüler barınma hakkının nasıl yağmalandığını göstermiştir

Bakın yakın zamanda İstanbul’da bir kız öğrenci yurdunda yaşanan görüntüler barınma hakkın olsa dahi bu hakkın nasıl yağmalandığını göstermiştir. Kız öğrencilerin yaz tatiline gittikleri sırada yurtta bıraktıkları eşyalar yağmalanmıştır. Yurda dönen öğrenciler karşılaştıkları manzarayı görüntüleyerek kamuoyu yaratmışlardır. Bakın sadece bir kız öğrencinin şu sözleri yurtların öğrenciler için ne kadar güvensiz yerler haline geldiğini göstermiştir.  “Yerlerde, yatakların altında tıraş bıçakları, içki şişeleri ve sigara izmaritleri vardı. Yönetimin ‘tadilat yapıyoruz’ dediği yurt resmen yağmalanmıştı.” Öğrenciler gece uyuyamadıklarını, kaygılandıklarını dile getiriyorlar. Şimdi bakanlığınız tarafından söz konusu olaya ilişkin bir soruşturma başlatıldığı söylendi. Ancak bu soruşturmanın hangi boyutta olduğunu, bu suçu işleyen kişi ya da kişilerin kaçının yargılandığını ben sormak istiyorum. Soruşturma sonuçlandı mı? Sonuçlanmamış ise hangi aşamadadır? Eğitime erişim hakkı, söz konusu genç kadınlar olduğunda sıkıntılar, sorunlar misliyle artmaktadır. Bugün birçok genç kadın yoksulluktan kaynaklı eğitim hayatını yarıda bırakarak çalışmak zorunda kalıyor. Genç kadınlar merdiven altı işlerde, güvencesiz koşullarda en düşük ücretlerde çalışmak zorunda bırakılıyor. Mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan kadınlar günün sonunda aldıkları bin lirayı dahi bulmayan ücretler genç kadınların yaşadığı, yoksulluğu, sömürüyü gözler önüne sermektedir.

Genç kadınların eğitim hakkına rahat bir şekilde ulaşmasını sağlamak bu bakanlığın görevidir

Bakın ülkede yüksek öğrenim düzeyinde toplam 8 milyon öğrenci var. Kız öğrenci yurtlarının 2025’teki yatak kapasitesi 640.000 ve 2026 yılı için hedeflediğiniz rakam 658.000. Bu ülkede yüksek öğrenim gören kaç üniversiteli genç kadın var ben sormak istiyorum. Peki bu rakamın dışında kalan üniversiteli genç kadın öğrenciler nasıl geçiniyorlar haberiniz var mı? Sizin sunduğunuz 3 bin TL bursla nasıl geçinsinler siz söyleyin. Hele ki barınma hakkı elde edememişse.  Bakın biz değil üniversiteli genç kadınlar söylüyor. “Kışlık mont alsam bot alamıyorum, kitaplarımı almakta zorlanıyorum. Öğünlerimizden kısmak zorunda kalıyoruz çünkü yemekler çok pahalı.” İşte tüm bunlardan hareketle ben şunu söylemek istiyorum. Bu ülkede genç kadınların yaşamlarını, hayatlarını korumak bu bakanlığın da görevidir. Eğitimde yaşanan fırsat eşitsizliğini gidererek genç kadınların eğitim hakkına rahat bir şekilde ulaşmasını sağlamak bu bakanlığın görevidir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayarak okul yaşamından iş yaşamına istihdam alanlarını genç kadınlar için oluşturmak bu bakanlığın görevidir.

Gençlerin, genç kadınların taleplerinin karşılık bulmadığı bir bütçeyi asla kabul etmiyoruz

Ve son olarak şunları söylemek istiyorum.

  • Bu ülkede Zeren Ertaş asansör düşmesi sonucu katledilmişken halen yurtlarda bu tür asansör düşmeleri, tavan çökmeleri haberi geliyor. Üniversiteliler güvencesiz yurtlarda ölüme terk ediliyor, ihmallerin sorumluları ise cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Odalara ek yatak/ranza atarak yurt krizi çözülmez. Yurt sayıları arttırılmalı, yurtların fiziki koşulları denetlenmelidir.
  • Bakın daha 2 gün önce Ankara’da bir kadın KYK yurdunda yemeklerden zehirlenen 50’den fazla öğrenci hastaneye kaldırıldı. Yurtlarda ve kampüslerde nitelikli, ücretsiz ve erişilebilir beslenme imkânı sağlanmalıdır. Yurtlarda kadın öğrenciler taciz ediliyor, katlediliyor ve kaybediliyor. Şehrin ücra yerlerine yapılan yurtlarda sokak ışıklandırması dahi yapılmıyor, güvenlik ise yalnızca kadın öğrencilerin giriş-çıkış saatlerini kontrol ettiği denetim mekanizması haline getiriliyor. Yurtlarda yaşayan kadınların yaşamlarını tehdit eden bu sorunlar derhal giderilmelidir.
  • Üniversitelerden ve şehirlerden uzak yerlere yapılması tercih edilen yurtlara otobüs hatları dahi aylar sonra sağlanıyor. Bu denli şehrin dışına yapılan yurtlara güvenli ulaşım sağlanmalıdır.
  • Günlük 100 lira ile geçinmesini beklediğiniz üniversiteli kadınlar hijyen ürünlerine dahi erişemiyor. Genç kadınlar için hijyen ürünleri ücretsiz olmalıdır. KYK burs ve kredi ücretleri enflasyona göre oranlanmalı, ücretler buna göre arttırılmalıdır.   
  • 4 kişilik odaları 6-8 kişiliğe çıkaran bakanlığınız bu yurtların temizliğinden de mesuldür.

Gençlerin, genç kadınların bu taleplerinin karşılık bulmadığı bir bütçeyi asla kabul etmiyoruz. Bu bütçe gençliğin ne istediği değil, nasıl bir gençlik yaratılmak istendiğinin bütçesidir ve biz bu bütçeyi reddediyoruz.

13 Kasım 2025