Hatimoğulları: Ahmet Günü katledenler, o tetiği çekenler tek başına hareket etmemiştir

Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları ve beraberindeki heyet, Şırnak'ın Şenoba beldesinde katledilen parti yöneticimiz Ahmet Gün'ün taziyesine katıldı. Hatimoğulları, ardından kent ablukalarının yıldönümüne ilişkin Cizre ilçe binamızın önünde yapılan açıklamada konuştu. Hatimoğulları, şunları söyledi: 

Ablukalarda çok sayıda arkadaşımızı kaybettik 

Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bugün 14 Aralık, ablukaların yıldönümü. O kadar çok OHAL ilan edildi ki bu memlekette, bu ülkede, bu coğrafyada, özel olarak da Cizre’de. En son ilan edilen OHAL’de günlerce, haftalarca devam eden ablukalarda çok sayıda canımızı kaybettik. Burası adeta bir savaş alanına döndü. On binlerce kolluk kuvveti, başka bir ülkeyi işgal etmeye gidiyormuşçasına Cizre’de operasyon gerçekleştirdi. Bodrumlarda adeta bir vahşet yaşandı. Sanırım dünya tarihinde unutulmayacak vahşetlerden biri yaşandı Cizre’de ve diğer illerde. Kürdistan adeta savaş alanına döndü. Dün buraya gelirken, o dönem çekilmiş videoları izlemeye çalıştım. İnsan izlerken bile ürküyor. 

O vahşet bodrumlarında insanlık katledildi


Deprem bölgesinde yaşayan bir arkadaşınızım ben. Hatay’da, Maraş’ta, Malatya’da yaşanan depremin aynısını burada insan eliyle, kolluk kuvveti eliyle gerçekleştirdiler. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. O vahşet bodrumlarında insanlık katledildi. Yaşam katledilmek istendi. Kürtler yok edilmek istendi ama Kürtler yok olmadı. Bunu buradaki kolluk kuvveti de Saray’daki de çok iyi görmüyor mu? Bu vahşi saldırıların sonucunda Kürt halkının biat etmeyeceğini, çökmeyeceğini, çöktürülemeyeceğini buradaki kolluk kuvveti ve Ankara’daki siyasi irade hala görmedi mi? 

Kaybettiğimiz arkadaşlarımızın özgürlük mücadelesi devam ediyor 

Mehmet Tunç, “İnsanlık da çöktü bodrumların altında hayatlar da” demişti bodrumda yaşam mücadelesi verirken dışarıyla yaptığı telefon görüşmesinde. İşte bu, ablukaların özetiydi gerçekten. Asya Yüksel ve Mehmet Tunç şahsında Cizre’de ve diğer şehirlerimizde, Kürdistan’da ablukalarda yaşamını kaybeden bütün yurtsever insanları, gençleri saygıyla anıyorum. Onların mücadeleleri devam ediyor. Kürt halkının özgürlük mücadelesi devam ediyor. Bundan hiçbir zerre adım geri atmış değiliz. Aziz Vural bir sağlık emekçisiydi. Aziz Vural, burada Cizre’de yaralanmış bir kadına yardım etmeye çalışırken, ona sağlık hizmeti sağlamaya çalışırken vurularak katledildi. Buradan kendisini de saygıyla anıyorum. Yine bu vahşet hikayesinde asla unutamayacağımız noktalardan biri Taybet Ana’dır. Taybet Ana sokakta katledildi ve 7 gün boyunca cenazesinin alınmasına izin verilmedi. Neymiş, sokağa çıkma yasağı varmış! Bu mudur ölüye saygı, bu mudur dini vecibeleri yerine getirme anlayışı? Kim olursa olsun, ne olursa olsun, nasıl ölmüş olursa olsun o cenazenin toprakla buluşması bu coğrafyanın en önemli geleneklerindendir. İnancımız gereği de bunu böyle yerine getirmeliyiz. Ama insanların ölülerini bile toprağa vermesine izin vermediniz, insanların yas tutmasına izin vermediniz. Öyle bir acımasız senaryoyu hayata geçirdiniz ki Cemile’nin ailesi onun bedenini evde derin dondurucuda günlerce tutmak zorunda kaldı. 

Yaşananlar ne düşman hukukunda ne de savaş hukukunda vardır

Bu ne düşman hukukunda ne savaş hukukunda vardır. Bunu dünyadaki hiçbir zalim anlayış yapmaz, yapamaz. Ama ne yazık ki şimdi de İsrail bunu Gazze’de Filistinlilere yapıyor. Mescid-i Aksa'ya nasıl girdiyse, Gazze’ye bu şekilde girmeye çalışan ve oradaki coğrafyayı insansızlaştırmaya çalışan o anlayışın aynısını biz ne yazık ki burada, bu vahşette de bir kere daha gördük. İsrail’in Filistin halkına yaptıkları ile buradaki bu iktidarın Kürt halkına yaptıkları arasında ne fark kalıyor? Arada hiçbir fark göremiyorum. Mazlum Filistin halkı için gözyaşı dökenler eğer kendi yurttaşı için, bu ülkede yaşayan Kürt halkı için aynı acıyı reva görüyorsa, onlar insanları da sevemez, bir halkın acılarına da sahip çıkamaz. Biz mazlum Filistin halkının sonuna kadar yanında olduğumuzu belirtiyoruz. Acılarımız aynı, tarihsel ve siyasal olarak yaşadığımız süreçler ve acılar aynı. Bize burada bu vahşeti yaşatan zihniyet ile İsrail’in zihniyeti arasında hiçbir fark görmüyoruz. 

Kürt halkı küllerinden yeniden doğarak mücadelesine devam ediyor

Cizre halkımız, Kürt halkı onurlu bir halktır. Cizre’de 92’lerde Newroz’da gerçekleşen büyük katliamda halkın direnişi bir kez daha doğmuştur. Bodrum vahşetinde Cizre’de yaşadıklarınızdan da bir kez daha halkın iradesi yeniden yeşererek açığa çıkmıştır. Siz Kürt halkını katlettikçe, Kürt halkı daha çok birbirine kenetleniyor, daha çok örgütleniyor ve küllerinden kendini yeniden doğurarak mücadelesine devam ediyor. 

Orhan Doğan’ın bizlere bıraktığı barış mücadelesi mirasını asla yerde bırakmayacağız

Bize sadece bu vahşeti yaşatmadılar. Bugün Kürt'ün iradesini sandıkta bile tanımayan bu iktidar ve zihniyeti asla kabul etmiyoruz. Her yerde olduğu gibi burada da seçme seçilme hakkını kullanarak seçtiğimiz belediye eş başkanlarımıza ve meclis üyelerimize kayyım atayarak zannettiler ki iradeyi yok edecekler. Kayyımların ilk icraatı, buradaki kadın kurumlarını kapatmak oldu. Diğer bir icraatları ise bu topraklarda Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için Ankara’da, İstanbul’da, Anadolu ve Mezopotamya’nın dört bir yanında mücadele eden Orhan Doğan’ın anıtını ortadan kaldırmak oldu. Burada sizlerin huzurunda kendisini bir kere daha anıyorum. Onun bizlere bıraktığı barış mücadelesi mirasını asla yerde bırakmayacak ve zaferle taçlanana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.

Cezaevlerindeki tablo ağırlaşmadan Öcalan üzerindeki tecrit kalkmalı

Acılar her yerde. Bir diğer acıyı, bir diğer baskıyı bizler cezaevlerinde görüyoruz. Sayın Öcalan üzerinde 3 yılı aşkındır devam eden ağırlaştırılmış tecridin ortadan kaldırılması için 106 cezaevinde dönüşümlü açlık grevi başladı. Anayasanın çiğnenmesine karşı hakkı ve hukuku savunmak, bu ülkede hak ve adaleti savunmak ne yazık ki artık bir suç olarak görüldüğü için, tecrit kaldırılsın diyen insanlara eziyet etmeye devam ediyorlar. Ağırlaştırılmış tecridin ne Anayasada ne Türkiye hukukunda ne de insanlık hukukunda yeri vardır. Cezaevlerindeki tablo ağırlaşmadan önce, oradaki açlık grevleri daha ağır bir evreye geçmeden önce ağırlaştırılmış tecrit kalkmalıdır. Sayın Öcalan üzerindeki bu tecridin kalkması ve fiziki özgürlüğüne kavuşması Kürt halkı başta olmak üzere Ortadoğu halklarının ortak talebidir. 

Ahmet Gün’ü katleden buradaki kontra zihniyetin kendisidir 


Bugün buraya gelmeden önce yöneticimiz ve parti emektarımız Ahmet Gün’ün taziyesindeydik. Ahmet Gün’ü katleden zihniyet buradaki kontra zihniyetin kendisidir. Roboski’de katliamı gerçekleştiren, bodrumlarda o vahşi katliamı gerçekleştiren zihniyetin kendisidir. Bunu münferit bir olaymış gibi açıklamaya çalışsalar da biz bunun böyle olmadığını gayet iyi biliyoruz. Ahmet Gün’ün katledilmesi siyasi bir cinayettir. Burada örgütledikleri kontra güçleriyle, koruculuk sistemini geliştirmenin ürünü olarak yetiştirdikleri mafyatik ilişkilerle bu katliam gerçekleşmiştir. El ele verilerek göz yumulan o uyuşturucu ticaretinin ürünü, bu koruculara tanınan insanlık dışı haklardır. 

Tetiği çekenler tek başına değildir

Ahmet Gün arkadaşımızın katledilmesine karar verenler, o tetiğe basanlar ve aileleri değildir tek başına. Buna karar veren, Roboski’de ve bodrumlarda katliam gerçekleştiren anlayıştır. Biz bu anlayışı bir kez daha kınıyoruz. Buradan ablukaların yıldönümünde sözümüz olsun ki yitirdiğimiz hiçbir canımızı, hiçbir hevalimizi, yoldaşımızı unutmayacağız. Botan’ın topraklarında mücadeleyi zerre geri adım attıramadığınızı yüzünüze bir kez daha vuracağız. Kürt halkı bu ülkede yaşadığı bütün acılara rağmen, katledilmesine rağmen, analara çocuklarının cenazeleri kargo kutularında teslim edilmesine rağmen hala barış diyorsa bunun bir anlamı vardır. Anaların bu barış haykırışını, Kürt halkının demokratik çözümdeki haykırışını herkes duymak zorundadır. Herkes duyana kadar, bu konuda hukuki ve siyasal gelişmeler sağlanana kadar mücadelemiz her yerde devam edecek. Bir kez daha bodrum vahşetinde yitirdiğimiz bütün canları saygıyla anıyorum. Mücadeleye devam ediyoruz, barış demeye devam ediyoruz, haykırışımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Bizler kazanacağız, halklar kazanacak, Kürt halkı kazanacak. Serkeftin. 

14 Aralık 2023