Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları, DBP Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır, Sebahat Tuncel ve yöneticilerimiz, 1999’da Türkiye’ye gelen Barış Grubu Üyesi Ali Şükran Aktaş’ın Malatya Akçadağ Darıca Köyü Cemevinde düzenlenen cenaze törenine katıldı. Burada konuşan Hatimoğulları, şunları söyledi:
Ali Şükran Aktaş Türkiye halklarının birlikte yaşam projesini hayatında tatbik etmiş bir devrimciydi
Ali Şükran Aktaş yoldaşımız bugün sırlanacak ve onu sonsuzluğa uğurlayacağız. Aileye taziyemizi sunarken, “Ali Şükran’la biz yoldaş olduk, beraber çalıştık” dedim. Kardeşlerinin, babasının yanıtı “O zaten sizindi” oldu. O gerçekten Kürt halkınındı, Türkiye halklarınındı. O, gerçekten Türkiye halklarının barış ve kardeşlik içinde yaşam projesini çok iyi benimsemişti. Bunu hayatında tatbik etmiş, sözde değil özde bir devrimciydi. Haydar yoldaşımız elbette onu bizden daha çok tanıyor, çalışma arkadaşlığı yapmış. Biraz önce Ali Şükran’ı anlatırken çok mütevazı olduğunu söyledi. Evet, gerçekten çok mütevazıydı. Ben kendisiyle Türkiye Barış Meclisi çalışmalarında tanıştım. Çukurova’da çok uzun bir zaman birlikte çalıştık. Çukurova’yı çok seviyordu, Antakya’yı özel olarak çok seviyordu. “Gidip herhangi bir yerde oturmayalım, sizin o 100 yıllık çınar ağaçlarınızın altında oturalım, orada tost yeriz” derdi. Çalışmalarımızı, toplantılarımızı öyle mümkün mertebe mütevazı bir şekilde emek vererek yapan insanlardan biriydi.
Ali Şükran gibi yoldaşlar bir arada yaşam kültürünün tohumlarının atılması konusunda tarihi bir çalışmaya imza attı
Türkiye Barış Meclisi, Türkiye için devasa bir şanstı. Sayın Öcalan’ın çağrısıyla her türlü bedeli göze alarak Türkiye’ye gelen Ali Şükran gibi arkadaşlarımız şunu söylemiş oldular: “Biz Türkiye halkları ve Kürt halkı adına elimizi barışa doğru uzatıyoruz.” O gerçekten bir mutfak emekçisi, bir atom karıncaydı. O gözükmeden o kadar çok şeyi birlikte örüyordu ki arkadaşlarıyla, çok emekçiydi. Biz şimdi o dönemdeki gibi bir çalışma anlayışına ve mantığına ihtiyacımız olduğunu sürekli ifade ediyoruz. Kürt sorununun barışçıl ve demokratik şekilde çözülmesi için ısrar eden, bedel ödeyen, canını bunun uğrunda veren insanlar, Ali Şükran gibi yoldaşlar Türkiye’de bütün halklarla bir arada yaşam kültürünün tohumlarının atılması konusunda çok önemli, devasa ve tarihi bir çalışmaya imza attılar. Barış Meclisinde aylar boyunca mutfak çalışmasını yürüterek Yaşar Kemallerden Hrant Dinklere kadar herkesi kapsayan geniş yelpazeli bir çalışma yürüttü arkadaşlarımız.
Sözümüz olsun: Birlikte yaşayabileceğimiz bir coğrafyayı mutlaka inşa edeceğiz
O dönem hatırlayacaksınız Sevgili Hrant Dink şunu söylemişti: “Biz bu ülkede güvercin ürkekliğiyle yaşıyoruz”. Güvercinler sürekli arkalarına bakar bir tehlike var mı etraflarında diye. Ama güvercinler topluma karışır ve halk güvercinleri korur. Ama biz Hrant Dinkleri ne yazık ki koruyamadık. Burada Ali Şükran’ın naaşının başındayız. Değerli yoldaşım, sana sözümüz olsun ki, Hrant Dinklerin bir güvercin ürkekliğiyle değil özgürce ve ürkmeden yaşayacağı; Türk, Kürt, Laz, Arap, Çerkes, Alevi, Sünni, sayamadığım 72 milletten insanlar olarak kendi rengimiz, kendi dilimiz ve kendi inancımızla birlikte yaşayabileceğimiz bir coğrafyayı mutlaka inşa edeceğiz.
Ali Şükran Aktaş’ın bizlere bıraktığı mirasa sahip çıkacak, barışı tesis edeceğiz
Bu savaş politikalarına; sadece Türkiye’yi değil tüm bölgeyi savaş cenderesi altına almak isteyen bu savaş sarmalına karşı barışı bu topraklarda tesis edeceğiz. Sizler çok önemli bir miras bıraktınız bizlere. Bu mirasa sahip çıkacağımıza, bu coğrafya ile barışı buluşturacağımıza söz veriyoruz. Yine o çalışmanın çok değerli isimlerinden olan Yaşar Kemal’in de dediği gibi, “Dağlar, taşlar toprak savaştan yoruldu”. Evet, herkes savaş ve çatışmadan yoruldu. Barış Grupları Türkiye’ye “Bu savaşa son verelim, bütün halklar olarak beraber yaşayalım” mesajını vermek üzere gelmişlerdi. İşte o zaman verilen bu barış mesajının gerçek olması için daha büyük emekler vereceğimizin, mücadele edeceğimizin sözünü burada veriyoruz. Sevgili Ali Şükran, seni tanımış olmaktan, seninle birlikte mücadele etmiş olmaktan duyduğum mutluluğu ve onuru, şu an burada bulunan tüm arkadaşlarım ve yoldaşlarımın huzurunda büyük bir gururla ifade etmek istiyorum. Acımız büyük, kaybımız büyük. Hepimizin başı sağ olsun. Kendisinin devri daim olsun.
14 Ağustos 2024