Hatimoğulları: Ankara Amede bakarak güçlü barış mesajını almalıdır

Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları, Diyarbakır’da 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle gerçekleştirilen yürüyüşe katıldı. Yürüyüş sonrası yapılan açıklamada konuşan Hatimoğulları, şunları söyledi: 

Alkış ve zılgıtlarla selamlarımız İmralı’ya varsın

Merhaba hevalno hun bi xer hatin, ser seran, ser çava hatin. Merhaba değerli Amed halkı, sevgili kadınlar, sevgili gençler; Barış ve Demokratik Toplum Çağrısının yediden yetmişe sahiplenicisi olan değerli Amed halkı, bugünkü yürüyüş, bu görkemli bir araya geliş, bu kalabalık İmralı’dan gelen mesaja güçlü bir sahiplenme yanıtıdır. Sayın Öcalan selam ve sevgilerini göndermiş bize. Bizim de Amed’den alkış ve zılgıtlarımızla selamımız ve sevgimiz İmralı’ya varsın. 

Ankara Amed’e bakarak bu güçlü mesajı almalıdır

Dün ve bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü etkinlikleri Türkiye’nin dört bir yanında on binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşti. Bugün Amed’de gerçekten bu görkemli yürüyüşle Sayın Öcalan’ın barış çağrısına karşı güçlü bir sahiplenme gösterdik. Kürt halkı, kadınlar, gençler, işçiler, emekçiler, doğa ve insan hakları savunucuları olarak bugün bizler hep beraber alanda bu çağrıyı sahiplendiğimizi bir kez daha gösterdik. Amed kendisine yakışanı bugün bir kez daha yapmıştır. Bu fikrin, bu görüşün kitlesel sahiplenmeyle halk tarafından ne kadar benimsendiğini Ankara görmelidir. Ankara Amed’e bakarak bu güçlü mesajı almalıdır.

Çözüm için somut adımlardan biri de komisyonun Sayın Öcalan ile görüşmesidir

Ankara’da kimi önemli gelişmeler var, doğrudur. Parlamentoda bir komisyon kurulmuştur. Komisyon bir süredir çalışmalarını devam ettiriyor. Türkiye’deki siyasi parti temsiliyeti, Türkiye nüfusunun yüzde 95’ini temsil etmektedir ki bu çok önemli bir temsil. Yani komisyonun bugüne kadar yaptığı çalışmayı elbette ki kıymetli buluyoruz. Verilen mesajları çok kıymetli buluyoruz. Ancak bu süreçte daha ciddi, daha somut ve daha amacına odaklanmış bir çalışmayı hep beraber bekliyoruz. Bize diyorlar ki: "Odak dediğiniz nedir?" Altını kalın çizgilerle çizerek odağın ne olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Birinci odak, Sayın Öcalan'la komisyonun bir an önce görüşmesidir. Çünkü bütün çatışma çözümü deneyimlerinde, bütün dünya deneyimlerinde böyledir. Örgütü ve Kürt halkı tarafından başmüzakereci olarak ilan edilen Sayın Öcalan'la görüşmeden bu sürecin ilerletilmesinin zorluklarını devlet de biliyor, iktidar da biliyor. O yüzden diyoruz ki 100 yıllık sorun olan Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için atılacak somut adımlardan, odaklanılacak temel noktalardan biri de komisyonun Sayın Öcalan'la görüşmesidir.

Komisyon özel yasayı çıkarmaya odaklanmalıdır

Bir diğer nokta da şudur. Sizler de biliyorsunuz, Sayın Öcalan'ın 27 Şubat'taki Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı tarihi önemde bir çağrıydı. Örgütü bu çağrıya icap ederek kongresini gerçekleştirdi ve tarihi bir tanıklığa fırsat bulduğumuz bir günde silah yakma töreni gerçekleşti. O törenden sonra somut olarak beklenen adım, silahsızlanma sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için bütünlüklü hukuki ve yasal düzenlemelerin gerçekleşmesidir. Bu komisyonun odaklanması gereken en temel noktalardan bir diğeri de bu sürece gerekli olan özel yasayı çıkarmasıdır. Buna odaklanmalıdır, bunun taslağını hazırlamalıdır. 1 Ekim’de Meclis açıldıktan hemen sonra Adalet Komisyonunun önüne bu somutlukta çalışmaların gelmesini bekliyoruz. 

Kayyım anlayışının bir an önce terk edilmesi gerekiyor

Yine odak noktalardan biri de infazda eşitlik yasasının derli toplu şekilde bir an önce komisyonun hazırlayacağı taslağının parlamentoda somut olarak yasalaşma gündemine alınmasıdır. Değerli halklarımız, biliyorsunuz ki bizler barışı demokrasisiz, demokrasiyi barışsız düşünemeyiz. Özellikle en temel demokratik hakkımız olan seçme ve seçilme hakkını gasp eden, kayyım atayan ve belediye başkanlarını tutuklayan anlayışın bir an önce ve derhal terk edilmesi gerekiyor. Üzerinde çalışılması gereken diğer somut konu demokratik yerel yönetimler yasasıdır. Somut olarak atılacak en acil adımlardan biri OHAL döneminde ihdas edilen kayyım yasasının geri çekilmesidir ve kayyım atanmış belediye başkanlarının, tutuklu bulunan belediye başkanlarının, belediye eşbaşkanlarının görevlerine iade edilmesidir.  

Güven artırıcı çalışmalara ihtiyaç vardır

Yanı sıra atılması gereken çok önemli adımlar var ki onlar da değerli halkımızın barış inancını perçinleyecektir, güvenini artıracaktır. Güven artırıcı çalışmalara ihtiyaç vardır. Bunun için de atılması gereken somut adımlardan biri hasta mahpuslarla ilgili acil bir çözümün üretilmesidir. İnfaz yakmanın ortadan kalkması ve infazı yakılanların serbest bırakılmasıdır. Ve yine atılması gereken önemli adımlardan biri de AYM ve AİHM kararlarının hayata geçirilmesidir. Sevgili Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, bütün Kobanî Kumpas Davası tutsakları derhal serbest bırakılmalıdır.

Barış için örgütlenmemizi en güçlü şekilde hayata geçireceğiz

Bizler şunu çok iyi biliyoruz ki ne barış ne demokrasi bizlere altın tepsiyle sunulmayacak. “Ankara'da ya da İmralı'da görüşmeler var zaten, biz sonucu bekleyelim” demeyeceğiz halk olarak, toplum olarak. Barışın ve demokrasinin bu ülkede inşa edilmesi ve kalıcı hale getirilmesi için şimdi ne kadar örgütlüysek bunun birkaç katını artırmalıyız. Mahalle mahalle, hane hane, ilçe ilçe, il il bütün örgütlenmelerimizi en güçlü şekilde hayata geçireceğiz. 

Kadınlar ve gençler bu sürecin en önemli özneleridir

Kadınlar ve gençler biliyoruz ki bu sürecin en önemli özneleridir. Çünkü bu sürecin ileriye taşınması için mücadelenin yavaş gittiği dönemde de kadınlar, Barış Anneleri, Cumartesi Anneleri, Türkiye Kadın Hareketi, Kürt Kadın Hareketi hiçbir zaman geride durmadı. Tam tersine mücadelenin zayıf olduğu dönemlerde bile alanları, meydanları kadınlar doldurdu. Çünkü biz kadınlar, “kadın yaşam özgürlük, heya mara hırriye, jin jiyan azadî” felsefesine bağlıyız. 

1 Eylül etkinlikleri göstermiştir ki bütün halklarımız barış istiyor

Bugün gerçekleşen bu yürüyüş bize bir kez daha gösterdi ki bütün halklarımız barışa susamış, bütün halklarımız barış istiyor. Karadeniz'den Ege’ye, Akdeniz'den Serhat'a, Amed'e, İç Anadolu'ya Türkiye genelinde dün ve bugün gerçekleşen mitinglere ve yürüyüşlere baktığımızda görüyoruz ki yakalamış olduğumuz bu tarihi fırsatın ne kadar önemli olduğunu halklarımız çok iyi kavramış durumdadır. Burada özellikle iktidardan, devletten ve muhalefetin bütün kesimlerinden toplumun çok temel bir beklentisi var. Gerçekleşen bu sürece büyük bir ciddiyetle yaklaşılmasıdır. Özellikle Ortadoğu'da savaşın gittikçe genişlemesinin koşullarının oluştuğu bir dönemde, Türkiye'de barışa ne kadar ihtiyacımız olduğunu, Suriye'de barışa ne kadar ihtiyacımız olduğunu; kalıcı bir barışın ve eşit yurttaşlık temelinde herkesin hakkının, dilinin, kültürünün, inancının tanınmasının ne kadar önemli olduğunu herkes fark etmeli ve anlamalıdır. 

Barış için cesur olalım, sorumluluk alalım, elimizi taşın altına koyalım

Suriye'deki gelişmeleri hepimiz yakından takip ediyoruz. Orada da demokratik bir Suriye'nin inşa edilmesi için Kürt'ün, Alevi'nin, Sünni'nin, Dürzi'nin, herkesin temsil edildiği ortak bir demokratik anayasanın ve ortak demokratik zeminde bir yönetimin oluşması çok önemlidir. Türkiye'de barışı ve demokrasiyi inşa etmeyi başarırsak, bilelim ki biz barışı ve demokrasiyi Suriye topraklarına, komşumuza, Rojava'ya, her yere taşıyacağız. Ve bir kez daha buradan çağrımızdır iktidara, muhalefete ve devlete: Ezberlerimizi bozalım, cesur olalım, sorumluluk alalım, elimizi taşın altına koyalım, güven artırıcı adımları atalım. Türkiye olarak kalıcı ve demokratik bir iç barışa ihtiyacımızın ne kadar stratejik, ne kadar tarihsel bir öneme sahip olduğunu aklımızdan çıkarmadan somut adımlar atalım.

Halklarımıza çağrımızdır: İmralı’dan yükselen çağrıya cevap verelim, barışın sesini yükseltelim

Son çağrım bizlere, sizlere, değerli halklarımıza: Daha çok örgütlenelim, daha çok sesimizi duyuralım. Daha çok alanlarda, meydanlarda olalım ki İmralı'dan yükselen çağrıya cevap verelim. İşçiler, kadınlar, gençler, emekçiler, ekoloji ve insan hakları savunucuları olarak hepimizin barışa ihtiyacı var; hepimizin kendi rengiyle, kendi diliyle hem barışın sesini yükseltmeye hem de barışı örgütlemeye ve inşa etmeye ihtiyacı var. Bunu başaracağımıza yürekten inanıyorum. Bir kez daha Amed halkına, bugün katılım gösteren 7'den 70'e bütün değerli halklarımıza teşekkürlerimizi sunuyorum. Mutlaka ama mutlaka barışı inşa edeceğiz.

1 Eylül 2025