
Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları Batman 2’nci Olağan İl Kongremize katıldı. Burada konuşan Hatimoğulları, şunları söyledi:
Sayın divan, değerli kurum temsilcileri, siyasi parti temsilcileri, meslek odaları, sendikalar, dernekler, il ve ilçe örgütlerimiz bugün Batman’da kongremizi gerçekleştirirken siz değerli konuklarımızla birlikte çok daha güçlü bir birliktelik gerçekleştiriyoruz. Hepiniz hoş geldiniz. Sözlerime başlarken içinden geçtiğimiz bu süreçte, barışı yoğun bir şekilde konuştuğumuz, umudun yeşerdiği, büyüdüğü bu süreçte en büyük emeği veren değerli barış anneleri hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum, önünüzde saygıyla eğiliyorum. Değerli yoldaşlar, işçi emekçi mücadelesinde ömrünü geçiren, en son Kürt halkı ile kader birliği yapan, barış için gece gündüz demeden mücadele eden değerli Sırrı Süreyya yoldaşımızı bir kez daha anıyorum. Ne yazık ki üzülerek söylüyorum ölüm bu ara bizim kapımızı çok yokladı. Çok genç yaşta Siirt İl Eşbaşkanlığımızı yapan, partimizin emektarı ve PM üyemiz değerli Faruk Sağlam yoldaşımızı kaybettik. Onu da huzurunuzda saygıyla anıyorum.
Bu mücadelede yitirdiklerimize sözümüz olsun mücadelelerini başarıya ulaştıracağız
Bugün bu kongrede aramızda olması gereken, aslında ev sahibi olarak bizi şu kapıda karşılayacak, bize hoşgeldiniz diyecek olan Batman İl Eşbaşkanımız çok değerli yoldaşım Mustafa Tekik’i kaybettik. Onun acısı içimizde gerçekten çok büyük. Bugün biz Batman’da kongreyi kendisine atfetmiş olmaktan büyük bir onur duyuyoruz. Mustafa yoldaşımız bir yandan Kürt halkının özgürlüğü için gece gündüz mücadele eden bir yoldaşımız iken aynı zamanda mücadele yürüttüğü sendikalarda işçi emekçinin, yoksulun, emeğin, ekmeğin hakkını savunan son derece örnek bir yoldaşımızdı, bir devrimci sosyalist ve yurtseverdi. Onu buradan uğurlarken ona şu sözü veriyoruz, sevgili yoldaşım sen yoldaşın olan Gülistan’ın acısını yüreğinde çok hissettin. Onun gibi şehadete ulaşan bir çok yoldaşımızın acısını yüreğinde çok hissettin. Senin yüreğin bu kadar derin bir acıya dayanamadı. Sana güle güle diyoruz ama sana sözümüz olsun ki Mustafa yoldaş senin uğrunda mücadele ettiğin barış ve emek mücadelesi zafere ulaşana dek, bu topraklarda bizler barışı adaleti özgürlüğü tesis edene dek mücadelemiz devam edecek. Bütün şehadete ulaşmış yoldaşlarımıza buradan sözümüz olsun ki yarım bıraktığınız mücadeleyi tamamına erdireceğiz. Buradan hep beraber bu sözü yoldaşlarımıza veriyoruz. Hepsini saygıyla, sevgiyle anıyoruz.
Türkiye’nin demokratikleşmesi için çok önemli adımların atıldığı günlerden geçiyoruz
Bizler bu kongreyi Türkiye’nin yüzyıllık tarihi boyunca çok önemli bir dönemecinde gerçekleştiriyoruz. Tarihin çok kıymetli dönemeçleri her daim olmuştur. Bu dönem yüzyıllık tarihimiz boyunca en önemli dönemeçlerden biridir. Bunun altını kalın kalın çiziyoruz. Neden? Çünkü Sayın Abdullah Öcalan 27 Şubat’ta Barış ve Demokratik Toplum Çağrısını gerçekleştirmiştir. Bu çağrıya kendi örgütü karşılık vermiş ve kendi kongrelerini gerçekleştirmiştir. Bu dönemde özellikle barışın tesis edilmesi ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için çok önemli adımların atıldığı günlerden geçiyoruz. Bunu birazdan çok daha detaylı konuşacağız. Ama Batman, yıllardır bu mücadele tarihine en büyük pratiklerini, en büyük harflerle altın şekilde tarih sayfalarına yazmış bir kenttir. Batman’ın mücadele tarihi bütün Türkiye ve Kürdistan’a örnek olmuş bir tarihtir. Bu tarih ki aynı zamanda çok ağır bedeller ödemiş bir tarihe sahip. Mehmet Sincar, Cengiz Altun, Seyfettin Tepe'yi, bizlere bu mücadeleyi büyütüp armağan ettikleri için, demokratik mücadelenin öncülüğünü yaptıkları için hepsini burada bir kez daha saygıyla anıyorum. Batman’ın tarihi işte böyle bedellerle yazılmıştır.
Ağır bedel ödeyen Kürt halkı "barış istiyoruz, devlet adım atsın" diyor
Kürt halkı bugün dört parça Kürdistan coğrafyasında çok önemli kazanımlara imza atmıştır. Bizler bugün Türkiye’de kendi kendimizi yönetebilir bir seviyedeyiz. Demokratik bir seçim olsa belediye sayımızı ikiye katlayacak bir seviyedeyiz. Türkiye’nin nitelik bakımından en önemli siyasi partisi, Türkiye'de temsili bakımından üçüncü büyük siyasi partisi ve muhalefetiz. Bizler bugüne gelebildiysek başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen ve sömürülenlerin, halkların ortak desteğiyle geldik. Biz şimdi elde ettiğimiz bu başarıları, kazanımları bir hukuki kazanıma çevirmenin arifesindeyiz. Bunu elbette başarabiliriz. Çünkü buna sadece Kürt halkının değil Türk halkının, Arapların, Lazların, Çerkeslerin bu ülkede yaşayan 86 milyon yurttaşımızın ihtiyacı var. Bu konuda en ağır bedeli ödeyenlerin barış duygusunu sizlerle özet olarak paylaşmak isterim. Vereceğim örneklere eklenecek çok sayıda örnek var. Şu mikrofonu bu salonda tek tek dolaştırırsak her bir anamız, her bir yoldaşımız, her bir kadın, çocuk bunu o kadar güzel anlatır ki. Sizler barışın resmini Türkiye'de en iyi çizebilecek insanlarsınız. Çünkü çok acı çektiniz. Bakın Taybet İnan. Taybet İnan'ın cenazesi 7 gün sokakta kaldı ve biz her daim şunu söyledik. Biz İslami değerleri taşıyan bir Ortadoğu toplumu olarak, gelenek ve göreneklerine bağlı bir toplum olarak bir cenazenin toprakla buluşması çok önemli dedik. Ama 7 gün boyunca orada cenazeye işkence edercesine bekletildi. Onun oğlu Mehmet İnan "Sayın Öcalan’ın çağrısını yürekten destekliyor, devlet adım atsın diyoruz. Biz barış diyorsak bedel ödemeyenlerin barış istemiyoruz demeye hakkı yok" diyor. Cenazesi buzdolabında günlerce bekletilen Cemile kızımızın çok kıymetli annesi Emine Çağırga şunu söylüyor: İki çocuğum benim gözümün önünde katledildi. Ben buna rağmen barış diyorum. Bu süreçten umutluyum devlet mutlaka adım atmalıdır. Bu iki örnek ağır bedel ödemiş Kürt halkının fikrinin özetidir. Özet tek cümle ile şudur; bizler barış istiyoruz, devlet adım atsın. Buradan, bu salondan anaların, Kürt halkının bu talebini bir kez daha seslendiriyoruz. Devlet adım atsın, devlet adım atsın diyoruz.
Asıl soru şudur; çoğulcu demokratik bir toplum mu, baskı rejimi mi, herkes bu sınavdan geçmek durumundadır
Bu süreci izah etmek, karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak ve müzakere etmek için değerli halklarımızla yani sizlerle çok sayıda toplantılar gerçekleştirdik.Şimdi devam eden ev ziyaretlerimiz var. Bizlerin en büyük amacı barışı toplumsallaştırmaktır. Bizler bu toplantıları gerçekleştirirken hangi sorularla karşılaşıyoruz? Ben onları şimdi söyleyeceğim ama biliyorum bu salonda mikrofon uzatsak aynı sorular yine sizlerden gelecek. Diyorlar ki Sayın Öcalan bir çağrı yaptı, örgütü bu çağrıya uydu, kongresini yaptı, kararlarını açıkladı. Peki devlet neyi bekliyor? Evet yetkililerden halkın beklentisi büyük. Bu sorular Batman'da da Mardin'de de Kars'ta da İstanbul’da da Edirne'de de Türkiye’nin dört bir yanında bize geliyor. Biz şunun altını özellikle çizmek istiyoruz. Bu süreçteki asıl mesele Türkiye’nin nasıl bir ülke olacağıdır. Asıl mesele bu ülkede çoğulculuk mu, vatandaşlık paydasında ortaklaşmak mı yoksa kaba, güvenlikçi, merkeziyetçi ve yargı sopasıyla toplumu yönetmeye çalışan bir rejimin devamı mı? Şimdi herkes bu sınavdan geçmek durumundadır. DEM Parti olarak bizler diyoruz ki Türkiye tercihini barıştan ve demokrasiden yana yapmalıdır. O nedenle temel sloganımız barış, barış, barış, demokrasi, demokrasi, demokrasi.
Değerli halklarımız barışı talep etmek için biz sadece bizim mücadelemizin, duygu ve düşüncemizin karşılığı olarak talep etmiyoruz bunları. Elbette biz çok bedel ödedik. Bu konuda çok mücadele ettik ama aynı zamanda bizim dışımızdaki gelişmelerin de pekala farkındayız. Bakın Ortadoğu kaynayan kazan. Ortadoğu’da Suriye’den Yemen’e kadar yoğun bir şekilde savaş ve çatışmalar devam ediyor ki Rusya-Ukrayna, Hindistan-Pakistan ve birçok ülkede savaş tamtamlığı devam ediyor. Ortadoğu'da kartlar yeniden karılırken, yanıbaşımızdaki Suriye sınırında o kadar ciddi ve önemli gelişmeler meydana gelirken bize düşen en büyük görev Türkiye’nin iç barışını sağlamak ve demokratikleşmektir. İşte bu nedenle barışı istiyoruz. Yine aynı şekilde Türkiye çok derin bir ekonomik krizden geçiyor. Bunu çok sık söylüyorum. 50 milyona yakın insan Türkiye'de açlık ve yoksulluk sınırında yaşıyor. Türkiye'de asgari ücret bugün insanların ekmek dahi alamayacağı bir seviyede seyretmektedir. Bunu kabul etmek mümkün değildir. İşte bizler silaha, İHA’lara SİHA!’lara, mermilere, güvenlikçi politikalara bütçe ayrılması yerine alın terimiz olan, ekmeğimizin hakkı olan ücretelere bütçe ayrılsın diye de barış istiyoruz.
Barış ve Demokratik Toplumu inşa etmek tek seçeneğimiz
Bizler barışı kadınların özgürleşmesi ve şiddetsiz bir ortamda yaşaması için talep ediyoruz. Bakın arkadaşlar ben ve Türkiye’den çok sayıda delege arkadaşımız Süleymaniye'de gerçekleşen bir kadın konferansına katıldık. NADA’nın konferansında 19 Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkesi vardı. İnanın en fazla konuştuğumuz şey savaş, kadınların çektikleri, kaçırılan Êzidî kadınlar, katledilen kadınlar, Suriye'de kaçırılan katledilen Alevi kadınlar, Alevi katliamı, Hıristiyan katliamı, Dürzilere yapılan katliam ve başta Rojava olmak üzere bütün özgürlüklere saldırmak isteyen radikal İslamcı ideolojinin ağır etkisindeki örgütlerine yönelik değerlendirmeleri yapıldı. Kadınlar dedi ki, barış ve demokrasi tek seçeneğimiz, demokratik toplumu inşa etmek tek seçeneğimiz. Buradan bizler yükselen bu kadın sesine Jin Jiyan Azadî şiarıyla hep birlikte karşılık verelim, kadın özgürlüğü için mücadelemizi daha çok yükseltelim.
Bu süreçte operasyonlar durmalı, kayyımlar geri çekilmeli ve belediye eşbaşkanları acilen görevlerine iade edilmelidir
Kayyım meselesine gelmek istiyorum. Bugün bizler Batman’da DEM Parti olarak en yüksek oy ile belediyeyi kazanmış bir siyasi partiyiz. Gülistan Sönük Eşbaşkanımız yüzde 64.52 oyla seçilmiş ve Türkiye’de bu çok önemli bir gündem olmuştu. Türkiye basınının neredeyse tamamı yazdı bu başarıyı ama gelin görün ki bu kayyımcı anlayış iki dönem kayyım atadığı yetmiyormuş gibi bu 3’üncü dönemde de 10 belediyemize yeniden kayyım atadı. Bizler hangi amaçla kayyım rejiminin hayata geçirildiğinin çok iyi farkındayız. Biz bu kayyımcı zihniyetin artık batı yakasına da yayıldığına tanıklık ettik. Bakın 19 Mart’ta İBB’ye bir operasyon gerçekleştirildi. Sayın İmamoğlu dahil olmak üzere devam eden birkaç dalga ile beraber çok sayıda belediye meclis üyesi, belediye başkanı, belediye personeli gözaltına alındı ve tutuklandı. Bizler kendimize kayyım atanmasına nasıl tepki gösteriyorsak başka partilerin belediyelerine kayyım atanmasına aynı tepkiyi gösterdik, göstermeye de devam edeceğiz. Kent Uzlaşısı üzerinden HDK’yi hedef alarak gerçekleşen operasyonları asla kabul etmiyoruz, hele de barışı konuştuğumuz bu günlerde bu operasyonların derhal durmasını ve biran önce herkesin serbest bırakılmasını, belediye eşbaşkanlarının acilen görevlerine iade edilmesini bekliyoruz.
Barışı sağlamanın, demokratik toplumu inşa etmenin yolu güçlü ve özgür yerel yönetimlerden geçer
Kongremizin temel şiarı yine Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrının paralelinde Barış ve Demokratik Toplum İçin Örgütleniyoruz sözüdür. Barışı sağlamanın yolu da, demokratik toplumu inşa etmenin yolu da güçlü bir yerel yönetimden geçer. Yerel yönetim güçlü değilse, özgür değilse demokrasinin dsinden bahsetme imkanımız yoktur, olamaz. Kayyım, gözaltı ve tutuklamalar demokrasinin kalbini krize sokuyor. Demokrasinin kalbi olan yerel yönetimler özgür bırakılmalı, güçlendirilmeli ki Türkiye’nin bir bütün olarak bünyesi sağlıklı çalışsın. Buradan bir kez daha diyoruz ki, OHAL döneminde ihsas ettiğiniz kayyım yasası bir an önce lağvedilmelidir. Belediye eşbaşkanlarımız bir an önce görevlerine iade edilmelidir. Bu gerçekleşene kadar tekrar etmeye devam edeceğiz.
Güven artırıcı adım olarak yargı paketi bayramdan önce gelmeli ve Türkiye çifte bayram yaşamalıdır
Bizler barışın müzakere edildiği bu dönemde, Sayın Öcalan’ın yaptığı bu çok önemli çağrının gerçekleştiği bu dönemde bayramdan önce değerli halklarımızın çifte bayram kutlamasını istiyoruz. Bunun için yargı paketinin bayramdan önce gelmesi için DEM Parti olarak hem parlamentoda, hem de parlamento dışında, muhalefetle de iktidar partileri ile de yaptığımız bütün görüşmelerde bunun altını özellikle çizdik. Yargı paketi bir güven artırıcı adım olarak derhal gelmelidir. Yargı paketinin içinde infaz yasasının olması çok önemlidir. Bu yargı paketinin içinde hasta tutsaklar başta olmak üzere bir çok konuda hapishanelerdeki koşulların düzeltilmesi ve bir çok siyasi tutsağın özgürlüğüne kavuşması için çok önemlidir. Bizler bu talebimizin sonuna kadar ısrarcısı ve arkasında olacağız. Batman'da bu salonda eminim cezaevinde çok sayıda tutuklusu olan, rehinesi olan insanlar olarak sizler de dört gözle bu yargı paketini bekliyorsunuz. Batman'da bu salondaki alkışı umuyorum ki Ankara'da saraydakiler başta olmak üzere herkes duyar ve bayramdan önce biz değerli halklarımıza bu çifte bayramı yaşatabiliriz.
Öcalan’ın çağrısı örgütlenme hamlesidir, daha çok çalışarak yanıt vermeliyiz
Bütün bu gelişmeler olurken biz DEM Parti ve gönüllüleri olarak, barışı isteyen Türkiye'deki muhalif güçler olarak, bizler bu toplumda muhalefet eden, barış için, ekmeğin ve emeğin hakkı için mücadele edenler olarak hep beraber ne yapmalıyız sorusuna çok güçlü bir yanıtı hem düşünsel hem de pratik olarak hayata geçirmeliyiz. Ne yapmalı? Barış için daha çok çalışmalı. Halk toplantılarına, ev ziyaretlerine aralık vermeksizin devam etmeliyiz. Bugüne kadar Batman İl Örgütümüzün bu süreci çok iyi yürüttüğünü biliyoruz. Kendilerine verdikleri emeklerden dolayı sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Eşbaşkanlarımız nezdinde değerli Songül eşbaşkanımıza ve hakkın rahmetine kavuşan değerli Mustafa yoldaşımıza çok teşekkür ediyoruz. Yeni dönemde görev alacak bütün arkadaşlarımız önümüzde o kadar büyük ve önemli sorumluluklar var ki ben şimdiden sizleri kutluyor, başarılar diliyorum. Ama çok işimiz olduğunu da bilin lütfen. Çok çalışacağız çok. Tabiki DEM Parti’de görev almanın sorumluluğunun ve ne kadar emek harcamak gerektiğinin hepimiz çok farkındayız. Bu nedenle değerli arkadaşlar bizler nasılsa barış süreci olacak, merkezde Ankara’da çeşitli görüşmeler oluyor deyip kendi örgütlenme mücadelemizi asla gevşetmeyeceğiz. Gece gündüz demeden örgütlenme faaliyetlerimize çok yoğun bir şekilde çalışacağız. Sayın Öcalan çağrısını da yaparken şunun altını önemle çizdi. Bu çağrı yepyeni bir örgütlenme hamlesinin, yepyeni bir toplumsal muhalefetin örülmesinin hamlesidir. Demokratik toplumu inşa etmenin hamlesidir. O yüzden biz daha çok çalışacağız.
Muhalefete sesleniyorum; dar parti çıkarlarını bırakıp barışa sahip çıkın
Buradan aynı zamanda muhalefete de seslenmek istiyorum. Muhalefetin bugüne kadar bu süreci sahiplenmesi kimi nüansları dışında tutarak söylüyorum, çok kıymetli ve önemlidir. Biz bunu her daim söyledik. Bakın muhalefet iktidar hiçbir ayrım yapmaksızın, hiç kimse kendi dar manada parti çıkarını düşünmeksizin barışa sahip çıkmalıdır. Çünkü barış 100 yıldır özlemini duyduğumuz bir şeydir. Türkiye’nin iç barışını tahkim etmesi her kesimin ama her kesimin yedi yirmi dört hayalini kurduğu bir şeydir. O yüzden biz barışın inşasında tek tek kentlerimizde en geniş toplumsal mutabakatın sağlanması için bütün il ve ilçe yönetimlerimiz çalışmalıdır. Aynı çalışmayı biz Genel Merkez düzeyinde yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Biz biliyoruz ki en geniş toplumsal muhalefetin örgütlenmesiyle, bu sürecin sahiplenilmesiyle, iktidar partilerinin bu süreci sahiplenmesiyle ve devlet kurumlarının bu süreci sahiplenmesiyle bu süreç başarıya ulaşacaktır. Bunun için de diyoruz ki barış öncelikle eksisiyle artısıyla yüzleşebilenlerin işidir. Yanlışını görüp özür dilemeyi bilenlerin işidir. Yani ez cümle barış bilgelerin, cesurların işidir. Biz büyük bir cesaretle barış mücadelesini sonuna kadar örgütleyeceğiz.
Sürecin selamete ulaşması için Öcalan’ın özgür çalışma ve yaşam koşulları yaratılmalıdır
Her konuşmamızda ısrarla altını çizdiğimiz bir nokta var ki buradan bir kez daha altını çiziyorum. O da bütün bu sürecin selamete ulaşabilmesi için, barışın inşa edilmesi ve silahsızlanma sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için, demokratik adımların atılmasını sağlayabilmek için Sayın Abdullah Öcalan’ın özgür yaşam ve çalışma koşullarının inşa edilmesi lazım. Sayın Öcalan son görüşmesinde "barış mücadelesi veren bütün halklarımıza selamlarımı iletin" dedi, onun selamını sizlere iletiyorum. Buradan İmralı'ya binlerce kez selam olsun diyelim. Özgürlük mücadelesine bu kadar güçlü bir tutku ile, kendi liderine bu kadar güçlü bir tutku ile ve bu kadar büyük bir özveri ve destekle yaklaşan siz değerli halkımızın önünde bize düşen saygı ile eğilmektir. Bu mücadelenin bir neferi olarak onun taşıcısı olmaktır. Hepinizi bu duygu ve düşüncelerle selamlıyorum. Kongremiz hayırlı olsun, seçilecek bütün arkadaşlarımıza başarılar diliyorum. Batman'dan çok şey bekliyoruz, Batman barışın tesis edileceği şehir olacak. Hepimize başarılar.
25 Mayıs 2025