Hatimoğulları: Newroz ateşi, barış ve demokratik toplum için harlanacak

Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları’nın katılımıyla İstanbul’da 2025 Newroz Deklarasyonu açıklandı. Deklarasyonun Türkçe metni HDK Eş Sözcüsü Ali Kenanoğlu, Kürtçe metni TJA Aktivisti Aygül Sincar tarafından okundu. Çok sayıda kurum temsilcisinin katıldığı etkinlikte konuşan Hatimoğulları ise şunları söyledi:

Bütün farklı halklar ve inançlarla beraber Newrozda barışa sahip çıkacağız

Bizleri izleyen bütün halkımızı Newrozun coşkusuyla selamlıyorum. İki saat önce Amed’de, Kürt halkının yüreğinin attığı kentte ilk deklarasyonumuzu yayınladık ve çağrımızı yaptık. Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan ve DBP Eş Genel Başkanları oradaydı. Newrozun ilk çağrısı Amed’den gerçekleşti. Biz de İstanbul’dan sol sosyalist bileşenlerimizle, ittifaklarımızla, demokratik kitle örgütleriyle, emek ve meslek örgütleriyle bir aradayız. Deklarasyonumuzu okuduk, çağrımızı İstanbul’dan da yineliyoruz. “Özgürlük İçin Demokratik Toplum Newrozu”. Tam da bütün Ortadoğu’nun, Türkiye ve dört parça Kürdistan’ın ihtiyaç duyduğu bir şiar. Yaşamsal olan, hepimizin ihtiyacı olan bir Newrozu kutlayacağız. Bu şiar, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısına güçlü bir yanıt olacaktır. Güçlü bir sahiplenme olacaktır. Sayın Abdullah Öcalan’ın yapmış olduğu Barış ve Demokratik Toplum Çağrısına yönelik sahiplenmeyi 8 Mart’ta kadınlar olarak alanlarda, meydanlarda en güçlü şekilde gösterdik. Kürt halkı başta olmak üzere, bu ülkede yaşayan bütün farklı halklar ve inançlarla beraber Newroz alanlarında da olacağız, barışa sahip çıkacağız. Demokratik toplumun oluşumuna katkı vermek, bunun mücadelesini yürütmek üzere Newroz ateşini hep birlikte harlayacağız. 

Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrı, ortak yaşamın inşa edilmesi çağrısıdır

Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrı, demokratik toplumun ve barışın çağrısıdır. Eşit bir biçimde her halkın sadece Türkiye’de değil bütün Ortadoğu coğrafyasında kendi inancıyla, mezhebiyle, diliyle ve yaşam tarzıyla ortak yaşamının inşa edilmesinin çağrısıdır. Yine Sayın Öcalan’ın çağrı metninde yer aldığı gibi, kimliklere saygı, kendini özgürce ifade etme ve demokratik anlamda örgütlenme çağrısıdır. Hak ve eşitlik temelli bir mücadelenin çağrısıdır. Sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanma çağrısıdır. Yani kadınların, gençlerin, doğa ve insan hakları savunucularının, bu ülkede derinleşen ekonomik kriz karşısında inim inim inleyen işçinin, emekçinin, yoksulun hak ve adalet mücadelesinin çağrısıdır. 

Sürecin yasal, hukuki ve demokratik bir zeminde ilerleyebilmesinin koşulları oluşturulmalıdır


En önemli vurgu da örgütlü toplum çağrısıdır. Biz şunu çok iyi biliyoruz ki toplum örgütlü olursa, haklarını alma konusunda en güçlü çıkışı yapar ve mutlaka hakkını alır. Bu çağrının yaşam bulması için zemininin güçlendirilmesine çok ihtiyaç var. Bizler 1 Ekim’den bu yana, çağrının zemininin güçlendirilmesi konusunda mesajlarımızı her fırsatta verdik. Çağrı geldikten sonra da mesajlarımızı yineledik. Bugün de Newroz çağrımızı yaparken, bu zeminin güçlendirilmesiyle ilgili bir kez daha vurgumuzu yapmak isteriz. Sayın Abdullah Öcalan’ın tarihi çağrısının Türkiye topraklarında karşılık bulmasının en önemli zemini, öncelikle Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kalkması ve kiminle görüşme yapmak istiyorsa bunun kanallarının açılmasıdır. Yine çağrı metninde kendi örgütüne yaptığı fesih, değişim ve dönüşüm çağrısının yaşam bulabilmesi için Sayın Abdullah Öcalan’ın örgütüyle iletişim kanallarının sonuna kadar açılması gerekiyor. Ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor. Bu zeminin güçlenmesini isteyen demokratik siyasetteki bütün kesimler olarak, sonuna kadar sahiplendiğimiz bu sürecin yasal, hukuki ve demokratik zeminde ilerleyebilmesinin koşullarının oluşması gerekiyor. Bu anlamıyla devlete ve iktidara çok önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. Neden bunları özellikle vurgulayarak söyledik? Çünkü Sayın Öcalan çağrıyı yaptığı sırada, “Bütün sorumluluğu üzerime alıyorum” diyerek kendi sorumluluğunu ortaya koydu. Aynı biçimde kendi örgütü de bu çağrıya sahip çıkacağını, gereklerini yerine getireceğini ve bunun zeminin bir an önce inşa edilmesi gerektiğini içeren bir yanıt verdi. Yine aynı şekilde Türkiye’de sol sosyalist ve demokratik kesimlerden, inanç topluluklarından, halkların temsiliyetlerinden, emek-meslek örgütlerinden ve aklımıza gelebilecek her siyasal ve toplumsal kesimden olumlu yanıt geldi. Bu destek sadece Türkiye ile sınırlı değil. Çağrı, aynı zamanda ABD’den Arabistan'a kadar en geniş yelpazede olumlu şekilde karşılandı. O halde şimdi adım atması gereken, bu zeminin örülmesi için görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi gereken devlettir, yürütme erki olan iktidardır. Yasal ve hukuki zeminin örülmesi ve demokratik zemin kanallarının açılması için atılacak adımları hep birlikte bekliyoruz. Umut ediyorum ki Newroz meydanlarında bunun müjdesini hep birlikte verebiliriz. 

Suriye’de her halkın ve inancın eşit şekilde temsil edilmesi gerektiği vurgumuzdan geri adım atmayacağız

Dün Suriye’deki yeni gelişmelerle beraber aslında bu çağrının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Birkaç gündür Lazkiye, Tartus, Hama, Humus ve Banyas çevresinde Alevi canlarımıza yönelik çok ciddi katliamlardan birine tanıklık ettik. Bu konuda ilk andan itibaren DEM Parti olarak tepkimizi ortaya koyduk. Alevi canlarımızın hiçbir şekilde baskı görmemesi ve katledilmemesi için bütün yetkilileri ve ilgilileri göreve davet ettik. Hem Türkiye hükümeti nezdinde hem uluslararası güçler nezdinde hem de Suriye’deki güçler nezdinde bu konudaki çağrımızı ilk andan itibaren yaptık. Ama ne yazık ki binlerle ifade edilen can kaybına tanıklık ettiğimiz tarihin kara bir sayfasını gördük. Hiçbir Alevi canımızın zarar görmemesi; Hıristiyan, Dürzi, Türkmen, Sünni hangi halktan ve inançtan olduğuna bakılmaksızın her halkın ve inancın Suriye’de eşit bir şekilde temsil edilmesi ve başta yaşam hakkı olmak üzere bütün yurttaşlık haklarına sahip olması gerektiği vurgumuzdan bir adım geri atmadık, atmayacağız.

Anlaşmanın Alevi ve Hıristiyanlara yönelik katliamların durmasına sebebiyet vermesini umut ediyoruz

Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi ve geçici Şam Hükümeti arasında 8 maddelik bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma, Kürt halkı ve diğer bütün halklar için hakikaten çok önemli bir anlaşma. Bu anlaşmanın 6. maddesi konusunda Alevi canlarımızın çeşitli eleştirileri ve değerlendirmeleri olduğunu biliyoruz. Bu eleştiri ve değerlendirmelerin bizlere ulaştığı gibi Suriye’deki özerk yönetime de ulaştığını çok iyi biliyoruz. Buradan şunu vurgulamak isteriz. Bu anlaşma oldukça önemli bir anlaşmadır. Bu anlaşmanın 1. ve 3. maddeleri, Suriye’de yaşayan bütün farklı halkların ve inançların eşit yurttaşlık hakkı temelinde haklarını alabildiği, eşit ve özgür yaşayabildiği bir demokratik Suriye tarifi sunmaktadır. Aynı zamanda bu sürecin devam edeceği vurgusu yapılmaktadır. Önümüzdeki süreçte bir demokratik anayasa inşasının koşullarının oluşmasıyla ilgili vurguları da önemlidir. Alevi ve Hıristiyanlara yönelik baskıların ve katliamların bir an önce durmasına sebebiyet verecek, buna önayak olacak bir anlaşma olmasını umut ediyoruz. 

Çözüm, Kuzey ve Doğu Suriye Modelinin Suriye’nin geneline yayılmasıdır

Elbette ki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetiminin bu anlamıyla üzerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getireceğinin farkındayız. Çünkü Suriye savaşının başladığı günden bugüne kadar IŞİD, El Kaide, El Nusra ve türevi olan örgütlere karşı en güçlü mücadeleyi Kuzey ve Doğu Suriye’deki öz yönetim verdi. Öz yönetim içinde sadece Kürtler yok. Araplar, o bölgedeki farklı halklar ve inançlar da oradaki yapılanmanın doğrudan öznesidir ve içindedir. Bu dönemin garantisi nedir? Bugüne kadar eş başkanlık ve eşit temsiliyetin, kadın özgürlükçü anlayışın, mahalle örgütlenmesinden kanton yönetimine kadar her yerde farklı halklar ve inançların temsiliyetinin orada olmasıdır; özerk yönetimin bugüne kadar ortaya koyduğu çok önemli deneyim ve pratiktir. Aynı zamanda şunu hiçbir zaman unutmayalım. Kuzey ve Doğu Suriye’deki yönetim bölgenin ihtiyacı olan en önemli modeldir. Bu modelin bütün Suriye sathında etkin olabilmesinin mücadelesini hem kendileri hem de Türkiye’de bizler vereceğiz. 

 

Kimsenin Esad rejiminden dolayı Alevileri katledilmesi gereken insanlar olarak görmesini kabul etmeyeceğiz

Bugün Suriye’de yaşayan Alevilerin, kıyı çizgisinde yaşayan Alevilerin “Esad artığı” denilerek katledilmesini asla kabul etmiyoruz. Aleviler kimsenin artığı değildir; Alevi, Alevi’dir. Şam rejiminin “Esad yanlısı” diyerek Alevileri katletmesini asla mubah kabul etmedik, etmeyeceğiz. ÖSO’ya bağlı kimi örgütlerin de bu katliamda yer aldığına dair haberler ulaştı. Kimsenin Esad rejiminden dolayı Alevileri katledilmesi gereken insanlar olarak görmesini asla kabul etmeyeceğiz. Sadece Arap Alevilerinin değil bütün Alevilerin şimdi en önemli beklentisi bu katliamların, her ne kadar azalmış olsa da tamamen durmasıdır. Bu katliamı yapanların yargı önüne çıkarılmasını talep ediyorlar. Alevilerin, Hıristiyanların, bütün halklar ve inançların haklarının anayasal güvence altına alınmasını istiyorlar. Bu beklenti insani ve demokratik sorumluluk gereğidir. Başta Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi olmak üzere, Suriye'de etkisi bulunan bütün kesimlerin bu taleplere kulak vereceğine canı gönülden inanıyoruz. 

Newroz ateşi, barış ve demokratik toplum için harlanacak

Bizler bu katliamları yaşamamak için daha çok örgütlenmeliyiz. İşte Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı tam da buna işaret etmektedir. Daha çok örgütlenmemiz gereken, haklarımız için daha çok mücadele etmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz. Newrozu bu coşkuyla, bu inançla ve ruhla karşılayacağız. Anadolu ve Mezopotamya topraklarında zalim Dehaqlara karşı mazlumların, Demirci Kawaların direnciyle karşılayacağız. Newroz ateşini Kürtlerle, Alevilerle, Ezidilerle, Hıristiyanlarla, Türkmenlerle, Acemlerle Ermenilerle, bu bölgedeki bütün farklı haklar ve inançlarla birlikte karşılayacağız ve özgürlük halayına duracağız. Sayın Öcalan'ın özgürlüğü için, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısını büyütmek için Newroz ateşini Türkiye’nin ve Kürdistan'ın dört bir yanında hep birlikte harlayacağız. 

Sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısını alanlarda, meydanlarda büyütmeye davet ediyoruz halklarımızı. Bütün halkları ve inançları Newroz alanlarına akın akın gelmeye davet ediyoruz. Newroz ateşini halkların özgürlüğü ve kardeşliği için hep birlikte harlamak üzere davet ediyoruz. Newroz ateşi barış ve demokratik toplum için harlanacak bu dönemde. Davetimizi bir kez daha bütün halklara yapıyoruz. Newrozun coşkusu ve direnişiyle hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. 

Deklarasyon metnine buradan ulaşabilirsiniz.

11 Mart 2025