
Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları, Suruç Katliamının 10’uncu yılında Suruç’ta yapılan anmaya katıldı. Hatimoğulları, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Suruç Katliamını sol sosyalist hareket ile Kürt hareketinin dayanışma içinde olmasını kabullenmeyen zihniyet gerçekleştirdi
Bugün Suruç’ta 33 Düş Yolcusunu anmak üzere buradayız. O günlerin tanığı olan, o günü anı anına yaşayan değerli yoldaşlarımızın konuşmasını dinlerken gerçekten insan gözyaşlarını tutamıyor. Bu gençler, Türkiye’deki bütün sol sosyalist gençlere; yüreği demokrasiden, insan hakkından, adaletten yana olanlara, IŞİD gibi zalim ve katil bir örgüte karşı mücadele ve direniş çağrısı yaptılar. Onlar Türkiye’den bir kardeşlik köprüsü kurmak istediler. Çocuklara buradan oyuncaklar götürmek istediler. Savaşın yarattığı yıkımdan sonra bir kenti, Kobanî’yi çocukların duygularıyla yeniden yepyeni bir dirilişle kurmak üzere gitmek istediler. Ama ne yazık ki, Türkiye sol sosyalist hareketinin Kürt hareketi ve halkıyla dayanışma içinde olmasını kabullenmeyen zihniyet bu katliamı burada gerçekleştirdi.
Suruç için adalet istiyoruz
Evet, bu katliamı IŞİD üstlendi, doğrudur. IŞİD gerçekleştirdi, doğrudur ama onun yolunu kim açtı? Sınırlardan ellerini kollarını sallayarak Türkiye’ye o patlayıcıları getirmelerinin önünü kim açtı? 10 Ekim Gar Katliamından çok iyi biliyoruz ki bu işin içinde kolluk kuvveti var, resmi kurumlarda çalışanlar var. Gar Katliamının duruşmasını bir dönem neredeyse hiç kaçırmayan bir arkadaşınızım. Oradaki itirafları dinlediğim zaman tüylerim diken diken oldu. Ancak bir filmde izleyebilirdik bunları, ancak bir film senaryosunda tanıklık edebilirdik bunlara. Ama bunların hepsi gerçek. Hallaç pamuğuna çevrilmiş olan bu sınır IŞİD çetelerine bile isteye bir şekilde açılmıştır. Bunun aksini düşünenler Ankara Gar Katliamı dosyasını incelesinler, oradaki itirafları okusunlar. Gerçekleri orada görecekler. Biz buradan bir kez daha diyoruz ki Suruç için adalet. Suruç dosyasından sadece bir kişi tutuklandı. Bunu kabullenmek mümkün değil.
Türkiyeli sosyalistlerin dayanışmasını kırmaya çalıştılar ama başaramadılar
Suruç’a gelen gençler Kobanî'ye oyuncak götüreceklerdi. Duygularını ve düşüncelerini götüreceklerdi, gülüşlerini götüreceklerdi. Sosyalist fikirlerini, enternasyonalist dayanışmalarını götüreceklerdi. Halkların kardeşlik köprüsünü kurmak için buraya gelmişlerdi. Oysa onların düşlerini yarım bırakmaya kalktılar. Sevgili Düş Yolcuları, sizlerin düşleri asla ve asla yarım kalmayacak. Bundan emin olabilirsiniz. Sizleri unutmadık, sizleri unutmayacağız. Bu ülkeyi cehenneme çevirmek isteyenler Reyhanlı Katliamıyla bütün tuşlara bastılar. Reyhanlı Katliamı, ardından Suruç, Sultanahmet, İstanbul, Atatürk Havalimanı, Ankara Gar Katliamı, Antep’teki düğün katliamı… Her katliam o cehennem ateşine biraz daha odun attı. İnsanların düşlerini kırmaya çalıştılar. Rojava’da Kürt halkının mücadelesini kırmaya çalıştılar. Türkiye’nin dayanışmasını, Türk halkının ve Türkiyeli sosyalistlerin dayanışmasını kırmaya çalıştılar ama asla başaramadılar, başaramayacaklar. Ben sizlerin huzurunda bir kez daha yitirdiğimiz 33 canımızı, 33 Düş Yolcusunu saygıyla, minnetle, umutla ve dirençle anıyorum.
Barışın önünü güçlü bir şekilde açabilmek için gerçeklerle yüzleşmeliyiz
Sevgili arkadaşlar, Sayın Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan gerçekleştirmiş olduğu Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı bugün bütün dünyanın gündeminde. Evet, bizler acılarımızı hakikatlerle yüzleşerek azaltabiliriz. Parlamentoda kurulacak bir komisyonla, hakikatlerle yüzleşme komisyonuyla hakikatlerle yüzleşmek ve bir daha asla olmayacak demek için bizler mutlaka adım atmalıyız. DEM Parti olarak defalarca böyle bir komisyonun kurulması için tekliflerde bulunduk ama ne yazık ki başta iktidar partileri bunu reddettiler. Bugün gerçeklik olduğu yerde duruyor. Mutlaka bizler acılarımızı azaltabilmek ve barışın önünü güçlü bir şekilde açabilmek için bu gerçeklerle yüzleşmeliyiz.
33 Düş Yolcusunu ölümsüz kılan şey adalete, sosyalizme, barışa ve eşit kardeşliğe olan inançlarıdır
Bunun yanı sıra hakiki bir barışın inşası adaletten, özgürlükten, eşitlikten, sosyal ve toplumsal adaletten geçer. Biz bunları tesis ettikçe inanıyoruz ki onurlu bir barışın kapıları da sonuna kadar açılacak. Bizler demokratik siyasetin bütün unsurları olarak, Sayın Abdullah Öcalan'ın çağrısına güçlü bir barış ve demokrasi mücadelesiyle sahip çıkmaya devam edeceğiz. Sözlerimi şu dizelerle bitirmek isterim: “Büyük aşklar yolculuklarla başlar. Ve serüvenciler düşer yollara. Ne bir adresleri vardır onların ne de aşktan başka bir sığınakları. Ama yaşarlar dünyanın dört bir yanında, ölümle alay edercesine. Neydi onları oradan alıp savuran şey?” Neydi onları ölümsüz kılan şey? Yoldaşlarımızı ölümsüz kılan şey onurlu mücadeleleridir; yoldaşlarımızı ölümsüz ve onurlu kılan şey adalete, sosyalizme, barışa ve eşit kardeşliğe olan inançlarıdır.
Düşleriniz asla yarım kalmayacak, barış ve demokrasi mücadelemiz mutlaka zaferle taçlanacak
Yoldaşlarımızı ölümsüz kılan şey enternasyonalist mücadelenin ve dayanışmanın gücüne olan inançlarıdır. 33 Düş Yolcusunu ölümsüz ve onurlu kılan şey bu ülkeye ve coğrafyaya barışın tesis edilebileceğinin, onurlu bir barışın inşa edilebileceğinin mesajını güçlü şekilde vermeleridir. Sevgili Düş Yolcuları, sizleri asla unutmayacağız, düşleriniz asla yarım kalmayacak. Barış ve demokrasi mücadelemiz mutlaka zaferle taçlanacak. Ama sosyalizm ve enternasyonalizm mücadelemiz zafere ulaşana dek devam edecek. Bu da yaşamını yitirdiğiniz, şehit düştüğünüz bu noktada sizlere sözümüz olsun.
20 Temmuz 2025