Hatimoğulları: Tarih, barışı birlikte kurma cesaretimizi ve kararlılığımızı yazsın

 

Eş Genel Başkanlarımız Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında PKK’nin sınır dışına çekilmesine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Hatimoğulları konuşmasında, şunları söyledi:

Şimdi hepimizin görevi demokratik bir Türkiye'yi birlikte inşa etmektir

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle bu tarihi günde aramızda olduğunuz için, barışa verdiğiniz emek için DEM Parti olarak şükranlarımızı iletiyorum. Türkiye'nin siyasi tarihinde nadir anlardan birinden geçiyoruz. Bu an, tesadüflerin değil onlarca yıldır süren sarsılmaz bir iradenin ve emeğin eseridir. Barış için atılan her adım milyonlarca yüreğin özlemidir. 27 Şubat’ta Sayın Öcalan'ın tarihi çağrısıyla başlayan, 11 Temmuz'da silahların yakılmasıyla devam eden bu süreçte bugün yeni bir eşikten geçiyoruz.

Dün, yani 26 Ekim 2025'te yapılan açıklamayla Barış ve Demokratik Toplum Süreci yepyeni bir aşamaya girmiştir. Bu aşamanın 86 milyon için barışın, demokrasinin, hukukun ve özgürlüklerin yaşanacağı bir geleceğe açılan kapı olmasını diliyoruz. Barış iradesindeki kararlılığı bir kez daha gösteren bu adımın demokratikleşmeye, hukukun üstünlüğüne ve özgürlüklerin gelişmesine vesile olmasını diliyoruz. Şimdi hepimizin görevi bu zemini özenle işleyerek demokratik bir Türkiye'yi hep beraber inşa edebilmektir. 

Bu son adımla birlikte toplumsal barışı ve demokratik siyaseti güçlendirmek için yeni sorumluluklar doğuyor

DEM Parti olarak siyasetimizin merkezinde hep barış ve demokrasi mücadelesi oldu, öyle olmaya devam edecek. Barış ve Demokratik Toplum Süreci başladığından bu yana yüz binlerce yurttaşımıza ulaştık. Akdeniz'den Karadeniz'e, Edirne'den Van'a, Hakkâri'den İzmir'e Türkiye'nin dört bir yanında sayısız buluşma ve toplantılar gerçekleştirdik. İlk günden bu yana hedefimiz her daim barış sürecinin, barış umudunun büyümesi oldu. 

Bu son adımla toplumsal barışı derinleştirmek ve demokratik siyaseti güçlendirmek için yepyeni sorumluluklar doğuyor. Kalıcı barışı inşa etmek için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Biliyoruz ki, Barış ve Demokratik Toplum Süreci, Türkiye ve Ortadoğu'nun demokratik geleceği için son derece değerli bir gelişmedir. Bu sürecin başarısı yalnızca Kürtlerin ve Türklerin değil, Ortadoğu'da yaşayan tüm kimliklerin, farklı halkların ve inançların ortak kazanımı olacaktır.

Yüz yıldır barışı dört gözle bekleyen kıymetli yurttaşlarımız; Barış ve Demokratik Toplum Sürecinde atılan her adım, barıştan yana alınan her tavır umutların daha da büyümesine vesile olacaktır. Bu sürecin farklı toplumsal kesimlerce sahiplenilmesi, ortak ve eşit geleceğin kazanılması için son derece önemlidir ve herkes için tarihi bir sorumluluktur.

Son bir yılda atılan tarihi adımlar ikinci yüzyılda cumhuriyeti demokratikleştirmek için en büyük fırsatları sunuyor

Bakın 2 gün sonra cumhuriyetin 102. yılı. 29 Ekim'in arifesindeyiz. Cumhuriyetin kurulması elbette çok önemli ve değerli, ancak cumhuriyet ne yazık ki demokratikleşemedi. Bu nedenle de Türkiye’nin demokratikleşme sorunları çözülemedi ve yüz yıldır büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Artık bu ülkenin bir yüzyıl daha acı çekmeye, geçmiş döngülere, hukuksuzluklara ayıracak ne zamanı ne de sabrı kalmadı. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında adaleti ve hukuku geliştirmek, eşitsizlikleri ortadan kaldırmak ve cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak görevi önümüzde durmaktadır. Doğru okursak, son bir yılda atılan tarihi adımlar, bize ikinci yüzyılda cumhuriyeti demokratikleştirmek için çok büyük bir şans tanımaktadır. Yargının bağımsız olduğu, yerel demokrasinin hayata geçtiği, kimlik ve inançların devlet tarafından tanımlanmadığı, sağlıktan eğitime her alanın demokratik bir sistem içinde hayat bulduğu cumhuriyet, herkesin cumhuriyeti olacaktır. 

Dünkü tarihi açıklama yeni bir döneme işaret ediyor

Yüz yıllık zorlu geçmiş her toplumsal kesime derin bir olgunluk kazandırmıştır. Şimdi de bu olgunluğu demokratik akılla buluşturarak demokratik bir cumhuriyeti ikinci yüzyılda inşa etmenin çok önemli bir zamanından geçiyoruz ve tarihi bir dönemeçteyiz. Dünkü tarihi açıklama yeni bir döneme işaret ediyor. Bu dönemin anahtar kavramlarından biri demokratik entegrasyondur. Demokratik entegrasyon anlayışıyla barışı inşa etmek, demokratik cumhuriyete açılan kapının aralanmasını sağlayacak çok önemli bir gelişmedir. Barış ve Demokratik Toplum Sürecinde silahların sustuğu, çatışmaların bittiği bir aşamaya geçtik. Bu aşamayı el ele vererek tamamladığımızda Türkiye onurlu barışa ve demokratik dönüşüme daha da yaklaşacaktır. 

Kimse kendisini bu sürecin dışında görmemeli, barışı inşa etme görev ve sorumluluğu hepimizindir

Sürecin bu aşamasında tüm siyasi aktörler ve taraflar arasında tam ve açık diyalog kanallarının işletilmesi gerektiğine inanıyoruz. Toplumun dahil olduğu süreçlerle toplumsal barış perspektifinin hayata geçirilmesini hedefliyoruz. Bu süreç yalnızca siyasi değil, kültürel ve toplumsal bir dönüşüm sürecidir. Bilinç ve toplumsal dönüşümle barışın ve demokratikleşmenin inşasını hep birlikte güçlendirebiliriz, güçlendirebilmeliyiz. 

Bu nedenle bütün toplumsal kesimlere çağrımızdır: Kimse kendisini bu sürecin dışında görmemeli, bekleyen konumda olmamalı. Düşüncelerimiz ve değerlendirmelerimiz farklı olabilir. Eleştirilerimiz elbette olabilir. Bunlar bizi güçlendirir. Ama barış konusunda ortak olabilmek, bu tarihi fırsatı hep birlikte değerlendirebilmek hayati öneme sahiptir. 

Türkiye’deki aydınlara, akademisyenlere, yazarlara çağrımızdır: Türkiye toplumuna karşı sorumluluğumuz gereği, kaygılara ve kuşkulara rağmen barışı sahiplenmek gerçekten çok değerli. 

Kadınlara ve analara çağrımızdır: Çatışmanın en derin yaralarını kadınlar olarak bizler taşıyoruz. Dolayısıyla barışın baş mimarı biz kadınlar olmalıyız. Beyaz tülbentlerini barışın simgesine dönüştüren analar, gencecik evlatlarını toprağa veren kimliği farklı ama acıları aynı olan analar; sizlerin barış haykırışını ortaklaştırması barışın en güçlü harcını oluşturacaktır.    

Gençlere çağrımızdır: En çok bedel ödeyenler olarak barışa sizlerin dört elle sarılacağına inanıyoruz. Barışı kurma sorumluluğu en çok da sizlerin omuzlarınızdadır. Dinamik ruhunuz, enerjiniz, demokratik bilinciniz barış ve demokratik toplumun inşasının sürükleyici gücü olacaktır.

Siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine, sendikalara, emek ve meslek örgütlerine, demokrasi güçlerine, tüm inanç topluluklarına çağrımızdır: Barış süreci hiçbir siyasi kesimin dar manada çıkarlarına, hesaplarına kurban edilemez. Bu süreç herkesindir, bu süreç hepimizindir. Barışı inşa etme görev ve sorumluluğu hepimizindir. Sokaktan Meclis’e tüm toplumsal kesimler bu sürece daha fazla katılır ve daha güçlü sahiplenirse ve bu sahiplenmeyi hep beraber başarabilirsek bu sürecin onurlu bir barışla taçlanmasına hep birlikte katkı vermiş olacağız. Çünkü barış ve demokrasi bizlere bahşedilen bir şey değil. Ancak el ele, omuz omuza ortak bir mücadeleyle bu ülkede barışı inşa edebilir, demokrasiyi inşa edebiliriz.

Tarih, barışı birlikte kurma cesaretimizi ve kararlılığımızı yazsın

Muhalefet partilerine, liderlerine, toplumsal hareketlere, ittifak güçlerimize ortak mücadele çağrımızı yineliyoruz. 

Bir çağrımız da iktidara ve devletedir. Bu sürecin yeni aşamasında siyasi ve hukuki adımların hızla atılması, sürecin ilerlemesi için son derece önemli olacaktır. Altını tekrar çizerek belirtmeliyim ki toplum yürütme erkinden ve yasa yapma iradesi olan Meclis’ten çok büyük bir beklenti içindedir. Artık toplumun sesi, barışın sesi, demokrasi talebi duyulmalıdır. 

Tüm yurttaşlarımıza çağrımızdır: Barış herkesin yaşam tarzının, düşüncesinin ve tercihinin özgürce var olduğu; hiç kimsenin kimliğine ve inancına müdahale edilmediği bir Türkiye’nin teminatıdır. Özgürlük alanını birlikte geliştirme ve demokrasiyi inşa etme mücadelesi hepimizin ortak sorumluluğudur. Başarabiliriz, başarmalıyız. Barış bu inancın en yüce ifadesi, ortak insanlık değerlerinde buluşmanın en derin yansımasıdır. 

Ve şunu biliyoruz ki değerli Türkiye yurttaşları, barışın kaybedeni olmaz. Gelin, hep birlikte mücadele ederek bütün Türkiye halklarının hep birlikte kazanmasını sağlayalım. Tarih bizi, kurma fırsatı varken kuramadığımız barışla yargılamasın. Tarih, barışı birlikte kurma cesaretini ve kararlılığını gösteren bir toplum ve demokrasi güçleri olarak hepimizi yazsın. Bu duygu ve düşüncelerle sürece katkı sunan bütün aktörlere siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine, sivil toplum örgütlerine, Alevilere ve bütün farklı halklar ve inançlara sesimizi bütün dünya kamuoyuna duyuran siz değerli basın emekçilerine şükranlarımızı sunuyoruz. Mutlaka başaracağız. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum.

27 Ekim 2025