Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları, 88 yıl önce katledilen Seyid Rıza ve yol arkadaşlarını anmak amacıyla Dersim Seyit Rıza Meydanında gerçekleşen basın açıklamasına katıldı. Burada konuşan Hatimoğulları, şunları söyledi:
Tarihi hafızayla yüzleşilmediği sürece mücadeleye devam edeceğiz
Bugün Dersim'de Seyid Rıza'nın mezarı yok ama anıtının önünde bizler 88 yıl önce bu topraklarda yaşatılan soykırımı, bu topraklarda gerçekleştirilen Terteleyi burada bir kez daha kınadığımızı belirtmek isterim. Seyid Rıza'yı, oğlunu ve yoldaşlarını sizlerin huzurunda bir kez daha saygıyla, minnetle anıyorum. Neredeyse bir yüzyılı geride bıraktık. Büyük acıların yaşandığı bir coğrafyadayız. Bugün belki simgesel bir gün olarak biz bu anmayı gerçekleştiriyoruz ama bu Tertele aylarca sürdü, yıllarca sürdü. Ve Dersim bölgesinin tamamı kana bulandı. Munzur oluk oluk kan attı. Katledilen sayısız insan, Halvori, Laçderesi, Pülümür Vadisi, Hozat, Aliboğaz, Sanca Vadisi, Elazığ Hapishanesi ve şimdi burada sayamadığım birçok yer, birçok mekan. Bunlar Dersim Tertelesinin acısının hafızasıdır. Gerçek bir yüzleşme yaşanmadığı sürece, bu tarihi hafızayla yüzleşilmediği sürece, gerçekler açığa çıkmadığı sürece bizler bu acıları ifade etmeye ve bu konuda hak talebinde bulunmaya mücadele etmeye de devam edeceğiz. Çok kez söyledik. Burada bir kez daha ifade etmek isterim ki, Dersim Terteresiyle yüzleşilmeli. Dersim halkından özür dilenmeli. Bu resmi bir şekilde gerçekleşmelidir.
Alevilere yaşatılan katliamlara yenileri ekleniyor
AKP iktidara ilk geldiği zamanlarda "Alevi açılımı ve Kürt açılımı yapacağım" diye siyaset yürütmeye çalıştığı zamanda özürün özünü ifade etti ama özür kelimesini tamamlamadı. Ve şu an daha beter bir konumdayız. Bugün Alevi canlarımıza tarih boyunca yaşatılan katliamlara ne yazık ki yenileri ekleniyor. Bakın 21. yüzyıldayız. Suriye'de Alevi katliamları yaşandı. Ve son yılların, son yüzyılın diyebiliriz ki en büyük Alevi katliamından birisi sahil kentlerinde Ehli Savahile yaşatıldı. Lazkiye'ye yaşatıldı. Hama'ya Humus'a yaşatıldı. Ve binlerce Alevi canımız orada katledildi. Buradan bir kez daha Suriye'de gerçekleştirilen katliamı, buna ön ayak olanları, buna yol açanları, destekleyenleri, fiilen gerçekleştirenleri sizlerin huzurunda kınıyoruz. Ve çağrımızı buradan, Alevi katliamının en büyüklerinden birini yaşamış Dersim coğrafyasından bir kez daha yineliyoruz. Suriye'de Alevi canlarımıza insani yardımı ulaştırabilmek için koridor açılması konusunda başta Türkiye'deki yetkililer olmak üzere bütün yetkilileri göreve davet ediyoruz.
İktidar sermayeyle el ele vererek asimilasyonun bir başka boyutunu hayata geçirmek istiyor
Yok saymak, onları sünnileştirmek ve resmi ideolojiye adapte etmek tırnak içinde. Bunu gerçekleştirmek için devletin oynadığı oyunlar bitmiyor. Yani Muaviye'nin oyunları bu topraklarda bitmiyor. Yenilerine yenileri ekleniyor. Bakın Dersim'de yarın bir miting gerçekleşecek ve Dersim halkı doğasına sahip çıktığının mesajını güçlü bir şekilde verecek. Ve bugün Dersim halkının inancının neye dayalı olduğunu, nereden beslendiğini hepimiz biliyoruz. Rea heq inancı ağacı, börtü böceği, taşı, toprağı, suyu yani doğayı merkezine alan bir inançtır. Ve bugün mevcut olan bu iktidar sermayeyle el ele vererek bu topraklardaki asimilasyonun bir başka versiyonunu bu şekilde hayata geçirmek istiyorlar ve burada çok ciddi bir doğa talanı söz konusu. Dersim halkı ve Türkiye'den gelen doğa savunucuları yarın burada taşına, toprağına, suyuna ve inancına sahip çıktığının mesajını bir kez daha verecek.
Devlet kendi Alevisini yaratmak istiyor, devletin Alevisi olmayacağız
Değerli canlar asimilasyon politikası sadece bunlarla devam etmiyor ne yazık ki. Bugün devlet kendi Alevisini yaratmak istiyor. Kültür ve Cemevi Başkanlığı yani bir devlet projesi olarak Alevi canlarımızın cemevlerini, Alevi canlarımızın inançlarını araçsallaştırmak ve kendi aracı haline getirmek istiyorlar. Biz Aleviler, her zaman ifade ettik. Burada bir kez daha ifade ediyoruz. Bizler devletin Alevisi olmayacağız. İnancımızı diri bir şekilde yaşatmak, ibadet merkezlerimize sahip çıkmak için tıpkı tertelelere karşı, soykırımlara karşı, katliamlara karşı nasıl beraber ve dik durduysak bugün de aynı kararlılıkla bu mücadeleyi sürdüreceğimizin sözünü burada bir kez daha veriyoruz.
Öcalan’ın çağrısında Alevi canlarımıza yer çoktur
Değerli canlar, biliyorsunuz Sayın Öcalan'ın başlatmış olduğu Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı tam da bu ülkede yaşanan bu kadar acının, bu kadar haksızlığın, tekçi, ırkçı, milliyetçi ve tek merkezci zihniyete karşı bu topraklarda yaşayan 72 millete aynı nazardan bakan bir anlayışın, bir siyasi düzenin oluşması için yapılmış bir çağrıdır aynı zamanda. Bu çağrıda Alevi canlarımıza yer çoktur. Bu çağrımız Alevi canlarımızadır aynı zamanda. Ve bizler bu topraklarda eşit yurttaşlık hakkı temelinde her inançtan, her milletten insanın kendi ana diliyle konuşabilmesi ve eğitim görebilmesi ve kendi inancını bu topraklarda özgürce yaşayabilmesi için yeni bir düzen kurulana dek mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu çağrıyı aynı zamanda bu şekilde okuduğumuzu ve anladığımızı da sizlerle paylaşmak isteriz.
Katliamlara maruz kaldık ama mücadele etmek dışında bir seçeneğimiz yok
Bizler bu topraklarda çok acı çektik. Bizler bu topraklarda dilimizden dolayı, inancımızdan dolayı çok acı çektik. Çok sayıda katliamlara maruz kaldık. Bunlara karşı bir olmak, beraber olmak ve mücadele etmek dışında bir seçeneğimiz yok değerli canlar. Ve bu nedenle özellikle demokratik toplum çağrısına hep beraber sahip çıkarak demokratik bir cumhuriyeti birlikte inşa etmek için elimizden gelen her türlü çaba içinde olmaya devam etmeliyiz. Ben bu duygu ve düşüncelerle Seyid Rıza, oğlu ve yoldaşlarının anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum.
15 Kasım 2025
