
Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu, Koordinasyon Üyemiz Gülbahar Gündüz ve Bursa Kadın Meclisimiz, Barış ve Demokratik Toplum İnşasında Kadın Buluşmaları kapsamında Bursa'da kadınlarla bir araya geldi. Burada konuşan Türkoğlu şunları söyledi:
Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısıyla birlikte, bugün ülkede barışa ve demokratikleşmeye dair tartışmalar yürütülüyor. Birçok kentte kadınlarla bir araya gelerek bu süreçte kadınların rolünü vurgulamaya çalışıyoruz. Biz kadınlar olarak ne hanemizde ne sokakta ne de başka bir yerde savaş istemedik. Ancak ne yazık ki bu ülkede savaş rejimi inşa edildi. Yüz yıllık bir sistem Kürtleri, Alevileri, farklı inanç ve kimlikleri, kadınları, emekçileri, gençleri yok sayan bir sistemdi. Bugün, 40-50 yıldır sürdürülen savaşın son aşamasına gelmiş bulunuyoruz. Yeni bir başlangıçtan bahsediyoruz. Bu kritik süreçte, biz kadınlar olarak Kürt sorununun demokratik çözümünü ve Türkiye’de demokrasinin inşasını birlikte ele alıyoruz.
Coğrafya adeta bir ateş çemberinde
Sayın Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı, ülkenin demokratikleşme meselesini gündeme aldı ve Orta Doğu’da barışın nasıl inşa edilebileceğine dair fırsatlar sundu. Orta Doğu’da yaşanan savaşlar, İsrail-Filistin meselesinden Suriye’deki HTŞ rejiminin Alevi, Dürzi ve diğer halklara yönelik katliam politikalarına, İran’daki faşist molla rejiminin halklara düşman politikalarına kadar geniş bir yelpazede sürüyor. Bu coğrafya adeta bir ateş çemberinde. Ancak bu savaşlar halkların, kadınların, emekçilerin ya da farklı kimlik ve inançların ürettiği savaşlar değil. Bu savaşların temelinde ret ve inkar politikaları, halklara yönelik düşmanlık yatıyor.
Öcalan’ın çağrısı Türkiye’de yaşayan tüm halklara
Kürt sorununun çözümü ve barış inşası dediğimizde, her kesime görev düşüyor. Sayın Öcalan’ın çağrısı sadece PKK’ye ya da devlete değil, Türkiye’de yaşayan tüm halklara, kadınlara, gençlere, bu sistemden rahatsız olan herkese yöneliktir. Barışın yanı sıra demokratik bir toplum inşa etmek gerekiyor. Bu, yalnızca devletin demokratikleşmesiyle olmaz. Halkların, kadınların daha çok örgütlenmesi, mücadeleyi büyütmesi ve eşitlik ile özgürlüğü kendi yaşamlarına taşımalarıyla mümkün olur.
Kadınlar, halklar, toplum daha örgütlü olmalı
Sokakta, iş yerinde, okulda, her gün şiddetin hedefi olabiliyorsak, Kürt, Alevi, kadın ya da farklı inançlardan olduğumuz için ayrımcılığa uğruyorsak, toplumun da değişip dönüşmesi gerekir. Bu dönüşüm haneden, mahalleden, bulunduğumuz ortamdan başlar. Ne kadar örgütlü olursak, eşitlik ve özgürlük için o kadar güçlü oluruz. Devletin demokratikleşmesi birincil mesele, ancak insanların temel haklarını savunabilmesi, ifade ve örgütlenme özgürlüğüne sahip olması, kendi toplumunu inşa etme ve yönetme hakkını elinde tutması gerekiyor. Kürt sorunu, sadece PKK’nin silah bırakması ya da teslim olması demek değildir. Topluma yapılan bu çağrı, mücadeleyi daha üst bir aşamaya taşıma gerekliliğini vurguluyor. Kadınlar, halklar, toplum daha örgütlü olmalı.
Rojava modeli, kadın eşitliğinin teminatıdır
Bugün Rojava devriminin 13. yıl dönümü. Rojava, IŞİD karanlığına karşı kadın özgürlük mücadelesinin öncülüğünde bir umut oldu. Oradaki model, halkların barışının, kadınların eşitliğinin teminatıdır. Bu model, Orta Doğu’da başka bir yaşamın mümkün olduğunu gösterdi. Kürt özgürlük hareketi, 21. yüzyılda bir aydınlık getirdi. Bu fikriyata inandığımız sürece, bu umudu büyüttüğümüz sürece hiçbir güç örgütlenmemizi, inancımızı, mücadele alanlarımızı ortadan kaldıramaz. Bu tohum filizlendi, bir ağaç oldu ve biz o ağacı savunmak zorundayız. Sayın Öcalan’ın fikriyatını Türkiye ve Ortadoğu halklarına anlatmak, toplumun ve kadınların asıl savunmasıdır.
19 Temmuz 2025