Grup Başkanvekilimiz Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Koçyiğit, şunları söyledi:
Öncelikle CHP’li Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay’a Allah’tan rahmet, yakınlarına ve CHP camiasına başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Çok acı bir kayıp. Daha önce de Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı yaşamını yitirmişti. Manisa halkına ayrıca DEM Parti adına başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Yeni bir dönem ve yeni bir Türkiye istiyoruz
Bugün Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonuna sunduğumuz rapora dair kısa bir çerçeveyi paylaşmak istiyoruz. Raporumuz web sitemizde erişime açılacaktır. Bu raporun sadece teknik bir metin olmadığını; acıyla yoğrulmuş coğrafyanın barışa, adalete ve ortak geleceğe duyduğu hasretin bitmesi için kaleme dökülmüş bir rapor olduğunu ifade ederek başlamak istiyorum. O anlamıyla, bu raporun sadece DEM Parti’nin raporu olarak değil, milyonların talebinin dile getirildiği bir metin olarak ele alınması gerektiğini de ifade etmek istiyorum. Hem siyasi hem de hukuki tüm söylemler toplumumuzun, halklarımızın beklentilerini ifade etmektedir. Biz bir yol almak istiyoruz. Yeni bir zaman, yeni bir dönem ve yeni bir Türkiye istiyoruz. Tüm çabamız, başlayan sürece destek olmak ve üzerimize düşeni layıkıyla yapmak içindir.
Barışı sadece çatışmasızlık değil, demokrasinin inşası olarak görüyoruz
Bu raporla, çatışmasızlığın kalıcı olması için TBMM’nin acilen bir demokratik entegrasyon yasası, yani barış yasası çıkarması gerektiğini söylüyoruz. Silahların susması bir sonuç değil, bir başlangıçtır. Asıl hedefimiz eşitlik ve adalet üzerine kurulu, toplumsal rızaya dayalı pozitif barıştır. Barışı sadece çatışmasızlık hali olarak değil, demokrasinin inşası olarak gördüğümüzü de bir kez daha ifade etmek isterim.
Ülkenin barışının güvenlikle değil hukukla kurulacağına inanıyoruz
100 yıllık güvenlikçi politikalar ve “terör” söyleminin iflas ettiği bir dönemdeyiz. Artık meseleyi bir asayiş sorunu olarak değil, birlikte yaşama ve demokrasi sorunu olarak gören demokratik akıl devrede olmalıdır. Biz demokratik bir akla destek vermek ve ona dahil olmak için bu raporu yazdık ve önerilerimizi de sıraladık. Biz bu ülkenin barışının güvenlikle değil hukukla kurulacağına inanıyoruz. Bu rapor hukuk-politik bir rapor. Politikadan, politik tercihlerden yoksun bir hukuk söz konusu olamaz. O nedenle Kürt meselesi gibi siyasal ve hukuksal boyutları olan bu meseleye dair rapor yazılıyorsa, rapor hukuk-politik bir rapor olmalıydı. Raporumuzun omurgasını da buna dayandırdık. Buradan hareketle de raporumuzun, Barış ve Demokratik Toplum Sürecinin ana odağı olan Kürt sorununu tariflemeye çalıştık. Sorunun doğru tarifi, doğru çözümü de beraberinde getirecektir. Biz raporumuzda en azından bunu yapmaya çalıştık.
Kürt meselesi bir güvenlik sorunu değildir; inkar, eşitsizlik ve hukuk sorunudur
Raporumuzda Kürt meselesini bir güvenlik sorunu olarak değil; varlığın inkarı, eşitsizlik ve hukuk sorunu olarak tanımlamaya çalıştık. Cumhuriyet kurulurken ne yazık ki Kürtler hukuk kapısının dışında bırakıldı. Kürt halkının hukuk kapısından içeri girmesi bizim açımızdan demokratik cumhuriyet için atılmış tarihsel bir adım olacaktır. Yani, demokratik cumhuriyet perspektifi ve Kürt halkının hukuk kapısından içeri girmesi, olmazsa olmaz iki kopmaz bağ olarak değerlendiriliyor raporumuzda.
Kürt sorunu çözülmeden demokrasinin sağlanamayacağı aşikar
Sürece yaklaşım itibarıyla iki ana eğilim olduğunu görüyoruz: Birincisi, Kürtsüz demokrasi eğilimi; ikincisi ise Kürtlü anti-demokrasi eğilimidir. Bu coğrafyada Kürt sorununun demokratik çözümü sağlanmadan demokrasinin sağlanamayacağı aşikardır. Kürt’ü kardeşi olarak tarif eden ama Kürtlerin hukuki ve siyasi haklarını tanımayan antidemokratik anlayışın tam karşısındayız. Neticede bu iki anlayışın karşısında bir üçüncü yol politik aklın gereği olarak raporumuz, Kürt sorununun demokratik çözümü ile Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesinin diyalektik bağını kuran bir bakış açısıyla kaleme alındı. Sürecin ana hedefi, çatışmasızlığın sağlanması ve tabii ki kalıcılaşmasıdır. Bu nedenle çatışmanın tarihsel seyri ile toplumsal, siyasal ve ekonomik maliyeti raporumuzda detaylı bir şekilde yer almaktadır.
Demokratik cumhuriyet, demokratik ulus ve ortak vatan kavramları üzerinde ortaklıklara gitmek önemlidir
Bir üçgen teorisi bağlamında söyleyecek olursak; çatışma, çözüm ve kalıcı barış sürecinin temel perspektifini içerdiğini ifade edebiliriz. Meclis Komisyonundaki dinleme oturumlarında ve partimizin gerçekleştirdiği buluşmalarda çatışma, çözüm ve kalıcı barış üçgenine dair çıkarımlar yapmaya özen gösterdik. Bu dinlemeler ve buluşmaların ortak çıktıları üzerinden sürecin hem şeffaf hem katılımcı götürülmesi parti olarak hem önerimiz hem de hedefimizdir. Çatışmasızlık ikliminin sağlanması ve barış stratejisi bağlamında Sayın Öcalan’ın rolüne, önerilerine değinmek raporumuz açısından önemli başlıklarından birisidir. Bu bağlamda yeni dönemin ortak kavramlarının ne olduğunu soracak olursanız da üçüncü bölümde işlediğimiz demokratik cumhuriyet, demokratik ulus ve ortak vatan kavramları üzerinden daha somut formüllere ve daha somut ortaklıklara gitmektir. Bu, cumhuriyetin ikinci yüzyılı için oldukça önemlidir. Umut ilkesi de bu açıdan kritik önemdedir. Bunun da altını çizmek isteriz. Çözüm mimarisi ve hukuksal inşa bağlamında sürecin pratik gereklilikleri gereği barış yasası, demokratik entegrasyon yasası gibi yasalar kaçınılmazdır. Öte yandan, demokratik siyaset hakkı başta olmak üzere demokratik ve hukuksal inşa çalışmaları da temel başlıklar halinde çözümün temel adımlarındandır.
Raporumuz, toplumun öz örgütlülükleriyle taraf olmasının çağrısıdır
Kürt sorunu özünde bir eşit yurttaşlık, anadili ve kültür hakkı meselesidir. Kürt halkının anadilinde eğitim ve öğrenim hakkının kültürel devamlılığını kolektif olarak sağlayacak güvencelerin hukuk ve anayasa zemininde tanınması kaçınılmazdır. Kürt meselesinin ve daha genel anlamda demokratikleşme krizinin temel sebeplerinden birisi olan yerel demokrasinin sürekli askıya alınmasına ve bu bağlamda özel olarak da kayyım rejimine son verilmesine özel olarak vurgu yapmak isterim. AİHM ve AYM kararlarının uygulanması, hasta tutsaklarının serbest bırakılması, kayyımla görevlerine son verilenlerin görevlerine iade edilmesi, toplumsal güvenin inşasında önemli başlangıç adımları olacaktır. Raporumuzda yer alan benzer önerilerin bu minvalde de anlaşılması gerektiğini düşünüyoruz. Raporumuzda hak ve özgürlük alanlarına ve bu başlıklarda yapılması gereken yasal düzenlemelere ayrıntılı yer vermemiz aynı zamanda bütün mağdur edilmiş toplumsal öznelere bir çağrıdır. Gerçek ve kalıcı çözüm, toplumun kendi öz sorunları etrafında örgütlenmesi ve sürece müdahil olmasıyla gelecektir. Dolayısıyla raporumuz aynı zamanda sürece toplumun öz örgütlülükleriyle taraf olmasının çağrısı, yani demokratik toplum çağrısıdır.
Meclis Komisyonu barışın ve demokratik toplumun kurucu adımını atma imkanına her zamankinden daha fazla sahiptir
Meclis Komisyonu, cumhuriyetin ikinci yüzyılında Kürtleri cumhuriyete hukuk kapısından dahil eden barışın ve demokratik toplumun kurucu adımını atma imkanına her zamankinden daha fazla sahiptir. Kalıcı barış için adım atmak; tekçiliğin değil çoğulculuğun, otoriterliğin değil demokrasinin, ayrışmanın değil bir arada yaşamın çatısı olan demokratik cumhuriyeti hep birlikte inşa etmek; Türkiye'nin ikinci yüzyılını barışın, özgürlüğün, demokrasinin ve halkların kardeşliğinin temelleri üzerine kurmak bugün hepimizin en temel sorumluluğudur. Barışı, eşit yurttaşlığı ve demokratik cumhuriyeti birlikte kurabileceğimize olan inancımızla hepinizi tekrardan saygıyla selamlıyorum. Raporumuzu daha önce Meclis Başkanlığına da iletmiştik. Web sitemizde erişime açılacak. Oradan da bütün basın mensupları ve bütün kamuoyu da ulaşabilecektir. Raporumuz 99 sayfadan oluşuyor.
Soru: AKP ve CHP’nin raporun teslimini uzatmasına yorumunuz? Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın SDG’ye “Silahla devam ederseniz, silahla karşılık bulursunuz” açıklamasına yorumunuz nedir?
Aslında raporların geçen hafta salı günü verilmesi yönünde biliyorsunuz komisyonda da Meclis Başkanımız çağrı yapmıştı. Biz çarşamba sabahı teslim ettik. Son sürenin uzatıldığını da bildiğimiz için. Tabii ki bizim beklentimiz bütün siyasi partilerin çok hızlı bir şekilde raporlarını teslim etmesidir. Çünkü gerçekten rapor sürecinin uzaması, en azından yasa yapma sürecini de ve diğer süreçleri de zincirleme bir şekilde uzatıyor. Biliyorsunuz aynı zamanda 31 Aralık'ta komisyonumuzun aslında çalışma süresi doluyor. Bu anlamıyla bir araya gelmeye ve eğer yetişmezse rapor takvimini yeniden bir süre uzatmaya da ihtiyaç olacaktır. Tabii siyasi partilerin kapsamlı bir şekilde rapor hazırlamalarını, gözden geçirmelerini anlayışla karşılıyoruz. Ama bu süre ne kadar kısa olursa hepimiz açısından daha iyi olacaktır. Böylelikle bir araya gelme ve ortak raporu konuşma, tartışma imkanına da sahip olacağız.
10 Mart Mutabakatının uygulanması için herkesin çaba sarf etmesi lazım
Diğer sorunuza gelecek olursak; Suriye'nin kendi dinamikleri var, kendi yapısı var. Suriye'deki süreci biz de yakından takip ediyoruz. Bizim beklentimiz, bizim temennimiz gerçekten Suriye'de kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasıdır. Bu anlamıyla, 10 Mart Mutabakatının uygulanması için herkesin elinden gelen çabayı sarf etmesi lazım. Bu konuda da Türkiye'nin ve özellikle de Türkiye'deki Dışişleri Bakanlığının sürece pozitif katkı sunmasına, oradaki çatışmayı engelleyecek bir pozisyonda olmasına, orada yaşanabilecek olumsuzlukları engelleyecek yapıcı katkısına çok ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Yeniden çatışmaları, acıları hatırlatmak doğru değil bizim açımızdan. Suriye'deki Kürtler de Suriye'de yaşayan diğer halklar da bir bütün olarak acıya doymuşlardır. Orada yaşayan halklar barış istiyor, eşitlik istiyor, özgürlük istiyor, bir arada yaşamak istiyor. Suriye'nin toprak bütünlüğü içerisinde inanıyoruz ki Suriye'nin bütün halkları, bütün inançları yan yana gelecek ve özgür demokratik bir Suriye'yi de inşa edeceklerdir. Biz de bu konuda elimizden gelen bütün katkıyı yapmaya hazırız. İktidarın da hükümetin de böyle bir katkı yapmasının her birimize, ülkemize de bölge barışına ciddi katkı sunacağını düşünüyorum.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonuna sunulan raporumuza buradan ulaşabilirsiniz.
15 Aralık 2025
