Koçyiğit: Suriye’deki anlaşma devam eden Alevi kıyımını durdurmak açısından da çok önemli bir adımdır

Grup Başkanvekilimiz Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis'te yapılan açıklamada konuştu. Suriye’de yaşanan gelişmeleri değerlendiren Koçyiğit, şunları söyledi:

Suriye’ye istikrar ve barış getirecek bir yönetim kurulmalıdır 

Suriye’nin özellikle Lazkiye ve Tartus kentlerinde Arap Alevi toplumuna yönelik gittikçe yaygınlaşan katliamı kınamak ve partimizin görüşlerini sizlere açıklamak üzere bugün buradayız. Biliyorsunuz, 8 Aralık’ta Suriye’de yönetim el değiştirdi ve Esad rejimi yıkılarak yerine HTŞ ile beraber geçici bir yönetim kuruldu. Dürziler, Ermeniler, Arap Alevileri, Kürtler, Türkmenler, Çerkesler yani Suriye’de yaşayan halklar ve inançlar, bu yeni yönetimin Suriye’ye istikrar ve barış getiren ve Suriye’deki bütün halkları ve inançları kapsayan bir yönetim mi kuracağını yoksa tekçi Esad rejiminin devamı olarak kendisini bir başka biçimde mi sürdüreceğini merak ediyordu. Bizler de nasıl bir Suriye beklentimiz olduğuna, Suriye’nin demokratikleşmesinin önemine, Suriye’de yaşayan bütün halklar ve inançların içerilmesi gerektiğine dair görüş ve düşüncelerimizi kamuoyuyla ilk günden itibaren paylaştık. Fakat ne yazık ki 6 Mart’tan beri başlayan katliam, geçmiş pratiklerin devam edeceğine dair çok önemli işaretler içeriyor. 

Arap Alevilerine yönelik katliamı durdurmaya yönelik çabalar yetersiz

Özellikle Tartus ve Lazkiye’de sivil insanların, kadınların, çocukların ve yaşlıların evlerinden çıkarıldığını, kurşuna dizildiğini, insanlara işkence edildiğini ve bütün bu görüntülerin servis edilerek bütün Suriye halklarına korku salınmaya çalışıldığını hep beraber izledik. Ne yazık ki dünyanın gözü önünde bütün bu katliamlar oluyor. Nasıl ki İsrail Filistin’de katliam yapıyorsa ve bütün dünya canlı yayında izliyorsa, bugün de IŞİD’vari yöntemlerle oradaki cihatçı selefi gruplar Arap Alevilerine yönelik bir katliam gerçekleştiriyor. Bu katliama tepkiler gelmesine rağmen, ilk saatlerden itibaren bunu durdurmaya yönelik çabalar yetersiz kaldı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevinin ilk 24 saate ilişkin verilerine göre 148 Alevi yurttaş katledildi. Yine 8 Mart’tan bu yana, çatışmalar sonucunda katledilen Alevi sayısının 3 bini geçtiğine, 6 bin Alevi’nin kendi yaşam alanlarını terk ederek Lübnan’a sığındığına ve birçok Alevinin de can korkusu nedeniyle Rus üslerine sığındığına dair çok sayıda veri var. Bunlar bize katliamın büyüklüğünü gösteriyor. Türkiye’de, birçok Alevi katliamına tanıklık etmiş bir coğrafyada yaşıyoruz. Hafızamız çok canlı. 12 Mart Gazi Katliamının da yıldönümü. Bütün bu katliamların ne anlama geldiğini en iyi bilen yerden bunu söylüyoruz. Bu acıyı paylaşıyoruz, asla kabul etmiyoruz. Bu şiddeti, bu vahşeti, 21. yüzyılda dünyanın canlı yayından izlediği bu katliamı lanetliyoruz. Kınıyoruz. 

Suriye Geçici Yönetimi Arap Alevilerine dönük katliamı engellemekle sorumludur 

Kuzey Doğu Suriye Yönetiminin ilk günden itibaren bu Alevi katliamını engellemeye dönük kamuoyuna yaptığı açıklamaları, Suriye Geçici Yönetimi ile kurduğu diyalogu ve bu katliamın engellenmesi yönündeki çabalarını takdir ediyoruz. Teşekkür ediyoruz. Aynı zamanda ABD Dışişleri Bakanlığının, AB Sözcüsünün, Almanya ve Fransa başta olmak üzere birçok AB üyesi ülkenin ve bölge ülkelerinin mevcut katliamı kınayan ve durdurulmasına dönük çağrıları da önemlidir. Halihazırda bu katliam durmuş değil. Fakat ilk günlerde bu katliamı reddedip “katliamın videolarını yayınlamayın” gibi telkinlerde bulunan HTŞ yönetiminin, ülkenin içerisinden gelen tepkiler ile uluslararası toplum ve bölge ülkelerinin tepkisi sonucunda bu katliamı kabul ettiğini ve bir komisyon kuracağını ifade ettiğini biliyoruz. Özellikle de bu katliamı yapanlardan, dost ve müttefik güçler de olsalar dahi hesap sorulacağına dair beyan önemli ama yetersizdir. Suriye Geçici Yönetimi, en baştan bu katliamı engellemekle sorumludur, Suriye’de yaşayan her bir yurttaşın can ve mal güvenliğinden sorumludur. Sorumluların hızla yakalanması, adil bir yargılama yapılması ve cezalarını çekmesi yönündeki çağrımızı yapıyoruz. Alevilerin, Kürtlerin, Dürzilerin ve orada yaşayan halkların yaşam hakları başta olmak üzere siyasi katılımlarının ve Suriye’nin geleceğinde söz sahibi olmalarının ve haklarının anayasal güvence altında olmasının önemini bu katliamda bir kez daha gördük. 

Türkiye’de bazı medya organlarının Alevilerin katledilmesini “Esad destekçileri” diyerek meşrulaştırmaya çalışmasını kabul etmiyoruz

Türkiye’de de bazı medya çevrelerinin sivil ve masum Alevilerin katledilmesini “Esad destekçileri” diyerek meşrulaştırmaya çalışmasını, görünmez kılmaya çalışmasını da kabul etmiyoruz. AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in meseleyi terörle mücadeleye, Dışişleri Bakanlığının ise dış destekli bir provokasyona indirgemiş olmasını ve orada yaşanan katliamı görmezden gelmesini asla ama asla kabul etmiyoruz. DEM Parti olarak, ilk günden itibaren MYK’mız ve Eş Genel Başkanlarımız kamuoyuna açıklamalar yaptı. Alevi örgütleriyle beraber yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda alanlarda ve meydanlarda bu katliamı lanetledik. Katliamın durdurulmasına yönelik çağrılarımızı da yeniledik. 

Suriye Geçici Yönetimi Alevileri katledenlerden hesap sormalı 

AKP hükümeti bu katliamı görmezden geldi, ya teröre ya da dış güçler provokasyonuna bağladı. Ama günün sonunda Suriye Geçici Hükümeti Başkanı Ahmet El Şara katliamı kabul etti ve buna ilişkin komisyon kuracaklarını ve soruşturacaklarını ifade etti. Demek ki katliamı görmezden gelmenin hiç kimseye faydası yok. Bunu görmezden gelmek demek, başka katliamların da önün açmak, Suriye’nin istikrarsızlaşmasını sağlamak, Suriye’nin demokratikleşmesinin önüne bariyer kurmak demektir. Bütün bunlar çok sakıncalıdır. Bu yaklaşımlardan hızla vazgeçilmelidir. Bu katliamların SMO çeteleri eliyle yapıldığına dair kamuoyuna yansıyan bilgiler var, bu tarz iddialar var. Türkiye’nin meseleyi karartıp topu taca atmasının, Esad sonrası terör meselesine bağlamasının nedeni bu katliamın SMO tarafından işlenmiş olması mıdır? Türkiye SMO’yu mu aklamaya çalışıyor? Bu soruyu sormak istiyoruz. Burada muhatap Suriye Geçici Yönetimidir. Suriye Geçici Yönetimi, bu katliamı yapanlardan hesap sormalı ve bütün dünya kamuoyuna bunları anlatmalıdır. DEM Parti olarak, Suriye’de yaşayan Arap Alevi halkının yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Bu katliamı ve vahşeti lanetliyoruz. Nerede olursa olsun, sivil ve masum insanların katledilmesine karşı her zaman ilkesel duruşumuzu sürdüreceğiz. 

Mazlum Abdi ve Colani arasındaki anlaşma Suriye demokrasisi açısından önemli bir adımdır

Bu arada, dün gece önemli bir gelişme de oldu. SDG lideri Mazlum Abdi ile Suriye Geçici Hükümeti lideri Colani arasında dün Şam’da bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma, Kürtler ile Şam arasında yapılmış gibi görünmekle birlikte, aslında Suriye’de yaşayan bütün halkların ve inançların yönetime katılması ve haklarının anayasal garantiye alınması açısından çok önemli bir başlangıçtır. Suriye demokrasisi açısından önemli bir adımdır. Yeni dönemin kapısını aralayacak kadar güçlü bir adımdır. Tabii ki her şey değildir. Henüz yolun başında olduklarını bizler de biliyoruz. Fakat Suriye'nin kendi dinamikleriyle, kendi içerisindeki yapılarla, halklarla ve inançlarla beraber kendi geleceğini kurmasının, sorunlarını diyalog ve müzakereyle çözme yöntemini esas almasının kendisi çok önemlidir. Bu yöntemin, en nihayetinde Suriye demokrasisine büyük katkı sağlayacağının ve büyük Suriye’nin inşasında en önemli yöntemlerden biri olacağının da altını çizmek istiyoruz. Suriye, tarihsel ve kültürel, inançsal ve etnik çeşitliliği çok olan bir ülkedir. Tekçi bir yaklaşımla yapılacak her iş de en nihayetinde Suriye’nin istikrarsızlaşmasına, hatta bölünmesine ve halkların karşı karşıya gelmesine yol açacaktır. Ne Suriye ne de bölge halkları bunu hak ediyor ve böyle bir durumu kaldırabilir.

Suriye’deki anlaşma Arap Alevilere yönelik devam eden kıyımı durdurmak açısından da çok önemli bir adımdır

Yine çok uzun süredir dilimiz döndüğünce anlattığımız Kuzey ve Doğu Suriye Modelinin bugün Suriye halklarının demokratik yaşamındaki biricik önemine de vurgu yapmak istiyoruz. Hiçbir etnik, inançsal ve toplumsal grubu dışlamayan, hepsiyle demokratik, özgür ve eşit bir şekilde yaşamayı esas alan bu yönetim modelinin esas alınması durumunda, bütün Suriye’nin demokratikleşeceğinin ve dönüşeceğinin de altını çizmemiz gerekiyor. Bu nedenle, bu anlaşma özellikle de şu anda halihazırda devam eden Arap Alevilere yönelik kıyımı durdurmak açısından da çok önemli bir adımdır. Bunun altını çizelim. Anlaşmadan önce de anlaşmadan sonra da Kuzey ve Doğu Suriye Yönetiminin bu katliamı durdurma çağrılarının, bu katliamın durması için geçici hükümete yönelik ifadelerinin olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Bu kapsamda hemen ateşkesin sağlanması en önemli madde başlıklarından biri. Yine Kürt topluluğunun Suriye Devletinin yerli bir topluluğu olması ve Kürtlerin vatandaşlık ve tüm haklarının garanti altına alınması maddelerinin biricik önemde olduğunu ifade edelim. Biliyorsunuz, I. Dünya Savaşında cetvelle bölge ülkelerinin sınırları çizildi ve Kürtler dört farklı ülkenin sınırları içerisinde kaldı. Suriye’nin geçmiş yönetimi de Kürtlerin hiçbir hakkını tanımayan, onları yurttaş olarak görmeyen, onlara kimlik vermeyen bir pozisyondaydı. Bugün Suriye'de Kürtlerin ülkenin asli unsuru olduğuna ve bütün haklarının anayasal garantiye alınacağına dair bir anlaşmaya varılmış olmasını büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz. Bundan mutluluk duyuyoruz. Afrîn’de, Girê Spî’de, Serêkanî’de yerinden edilmiş halkların tekrar yerleşim yerlerine dönmeleri için Suriye Geçici Yönetiminin garantörlük yapacağına ve bu konuda özellikle bazı komitelerin kurulacağına dair beyanları da memnuniyetle karşılıyoruz. 

Suriye’deki anlaşma Türkiye’ye ve bölge barışına önemli katkılar sunacaktır 


Suriye toplumunun tüm bileşenleri arasında ayrışma yaratmaya yönelik çağrıları, nefret söylemlerini ve nifak yayma girişimlerini reddeden tutumun da önemli olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Bu anlaşma, henüz bir başlangıç anlaşması ama Suriye’nin geleceği açısından çok önemli. Bu anlaşmanın Türkiye’ye de olumlu katkılarının olacağının ve bölge barışına önemli katkılar sunacağının da altını çizmek istiyorum. 

11 Mart 2025