Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansının ilk gününde, Güney Afrika Parlamento Anayasa Komitesi Başkanı Mohamed Bhabha, Sinn Fein Ulusal Başkanı Declan Kearney ve Nobel Barış Ödülü sahibi Jody Williams’ın da aralarında bulunduğu konuşmacılar söz aldı.
Prof. Lemkow: Diyalog ve münazara barışın olmazsa olmazıdır
Barcelona Özerk Üniversitesi’nden E. Prof. Louis Lemkow, şunları söyledi:
“Diyalog ve münazara barışın olmazsa olmazıdır. Barışı okul müfredatının bir parçası haline getirmeye çalışıyoruz. Barışın toplumsallaşması için çok önemli bir durum. Burada mikro düzeyde konuşuyoruz. Küçük bir akademi merkezimiz var. Genelde makro işleri yapamıyoruz. Kısıtlılıklarımızın ve koşullarımızın farkındayız. Hafıza bizim yaptığımız çalışmalardan birisi. Hafıza sadece barış araştırmalarında yaptığımız bir şey değil, yaratıcı sanatlarda da kullanıyoruz. Kadın olmadan barışın olması söz konusu olamaz. Geleceği düşünmek çok önemli. Yaratıcılık ve sanat deneyimleri çok önemli.
"Çatışmalarda ve savaşlarda karşı taraftakiler insan değilmiş gibi gösteriliyor. Bu ciddi bir problem. Diyalog bağlamında konuştuğumuz, düşmanın gayri insanileştirilmesi ciddi bir durum ve bunun üstesinden gelmemiz gerekiyor. Gerçekten Holokost hafızası, Gazze’ye karşı kullanılamaz."
Doç. Dr. Arzu Yılmaz: Ulus-devlet tartışılırken Öcalan’ın çıkışı ve önermeleri önemli
Hewler Kürdistan Üniversitesi’nden Doç. Dr. Arzu Yılmaz, dünyada ve Ortadoğu’daki son gelişmeler, yeni enerji yolları ve çatışma alanlarına dikkat çekerek, şunları ifade etti:
“Kürtlerin yasaya dahil edilmesi ve normun içerisine alınması meselesi. Ulus-devlet hala devam ederken Kürtler nasıl yasanın içerisine alınacak? Ulus-devlet tartışılırken, Öcalan’ın çıkışı iyi bir zamanlamada. Aynı zamanda önermeleriyle bunun nasıl biçimleneceğine dair önemli bir girdi sunuyor. Bu son derece önemli bir durum. Sorunların çözümünde ciddi bir durum olarak ele alınabilir.”
Prof. Dr. Cihangir İslam: Ulus-devletin bize kattıklarının ve katamadıklarının muhasebesini yapmalıyız
Aynı oturumda konuşan Prof. Dr. Cihangir İslam, barış ve diyalog sürecinde emeği geçen herkese teşekkür ederek şunları dile getirdi:
“Kürt meselesinde Türkiye’ye ve bölgeye baktığımda, benim için Saraybosna ne ise Kobanî de odur. Akrabalık açısından baktığınızda benim için bu ikisinin bir farkı yoktur. Dış Türkler meselesi var. Ama dış Kürtler ve dış Araplar ne olacak sorusu aklıma gelir. Bütünlüklü bakışı hiç kaybetmemek arzusunda oldum.
“Zorunlu olarak bir ulus-devlet inşa ettik. Peki, bunun sonucu nedir? Bu muhasebeyi yapmadan bizim rahat olarak yolumuza devam etmemiz mümkün değil. 3. Dünya Savaşı konuşulurken, Türk ve Kürt barışını dünyaya sunmak adına çok önemli şeyler yapılabilir. Bu potansiyel biz de var mı? Evet, var. Bizim toplumun genel özellikleri çatışmaya değil birlikte yaşamaya yöneliktir. Bu son derece önemli.
“Medine Sözleşmesinin bir arada yaşamak konusunda önemli bir değer olduğunu düşünüyorum. Bir arada yaşamak yeni bir durum değil, insan fıtratına en uygun yaşama biçimi olduğunu düşünüyorum.
“Öcalan’ın açtığı gibi ulus-devletin bizim için, bize kattıkları veya katamadıkları konusunda ciddi bir muhasebe yapılmalıdır. Kazanımları artıracak bir anlayışla hareket etmeliyiz. Bölgesel olarak bir arada yaşamayı formüle etmemiz gerekir. Bunu yaparken de Batı demokrasisine çok yaslanmamalıyız.”
İmralı Heyeti Üyesi Özgür Erol: Kürt'ün yasa dışılığını Öcalan üzerinden devam ettirmek istiyorlar
Birinci oturumda konuşan İmralı Heyeti Üyesi Özgür Erol şunları ifade etti:
“Sayın Öcalan, Kürt demokratizasyonunun kurucu önderidir. Sadece geçmiş kurucu önder değildir. Başlangıcından bugüne kurulan bağı doğru değerlendirmek gerekiyor. Bugünkü süreç 92’den bugüne gelen bütünlüklü bir sürecin sonucudur.
“Sayın Öcalan son görüşmede bu süreci daha da derinleştiriyor. Hem fiilen hem de düşüncede arınma noktasına geldi. Bunu iyi görmek gerekiyor. Bir arada yaşamada Kürtlerin meselesi ne olacak? Sayın Öcalan, Kürtlerin hukuka dahil edilmesini istiyor. Hukuk dışında tutulan bir Kürtlük var. 1925 yılından sonra Kürt dediğiniz zaman direkt isyanla ilintilendiriliyor. Bu kurgu Kürtlüğü bir tehlike olarak kaydetti. Kürt’ün yasa dışılıkta tutulması yüzünden bu ülkede hukuk dışı davranış normalleştirildi. Kürtlüğün yasallık sorununu çözmeden, Kürt’ün hiçbir hakkını konuşamazsınız veya ortaya çok büyük boşluk bırakırsınız. Kürtler yasa dışı tutulduğu sürece her zaman isyan edecekler, onlar da her zaman ülkeyi kurtaracaklar.
“Umut hakkı veya ilkesi tamamen buna bağlı bir durum. Sayın Öcalan’ın bütün gücünden faydalanalım diyorlar ama o orada kalsın istiyorlar. Bu böyle olmaz. Kürt’ün yasa dışı tutulmasını Sayın Öcalan üzerinden devam ettirmek istiyorlar. Buradaki meseleyi şu veya bu yasa ile olsun diyemeyiz. AİHM çerçevesinde birçok şey yapılabilir geçiş aşaması dediğimiz bu noktada. İlk aşamada özgür yaşama ve çalışma koşulları yerine getirilmelidir. Bu önemli bir gelişme olur. Sürecin devam eden aşamalarında kuşkusuz özgürlüğü beklenen, özlenen ve her daim savunulacak olandır.”
Neçirvan Barzani’den mesaj: Kürdistan Bölgesi olarak huzur ve barışın tesisinde rol oynayacağız
Konferansın ikinci oturumunda Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanlık Sözcüsü Dilshad Shahab, Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani’nin mesajını okudu. Shahab, şu ifadeleri kullandı:
“Şiddetin ve birbirine düşmanlığın iyi bir sonuç çıkarmayacağını gördük bölge halkları için. Ancak huzur ve barışın gelmesi için bir irade var. Bu irade bütün Kürdistan Bölgesini de etkileyecektir. Diyalog büyük kazançlar getirecektir. Kürdistan Bölgesi olarak huzur ve barışın tesisinde rol oynayacağız. Barışı ve birlikte yaşamı inşa etmek istediği için Başkan Öcalan’ı kutluyoruz.”
Bhabha: Barışın hukuku için liderlik gerekir
Güney Afrika’dan avukat, eski senatör ve Parlamento Anayasa Komitesi Başkanı Mohamed Bhabha, barışın hukukunun inşasında liderlik gerektiğini belirterek Apartheid rejiminde yaşadıkları deneyimleri paylaştı. Bhabha, “Rejimden sonra bizim bir devlet kavramı oluşturmamız gerekiyordu. Dolayısıyla öncül bir ulusal kimlikle, yani “Güney Afrikalı” kimliğiyle. İkinci nokta da hiçbir zaman güçler ayrılığını görmezden gelmedik. Gücün istismar edilmediği bir devlet inşa etmek gerekiyordu” diyerek demokratik bir devlet inşasının önemine vurgu yaptı. Bhabha devamla, “Süreçler, her ne olursa olsun sürdürülebilir olmasını istiyorsanız şeffaf bir şekilde olmalıdır. Müzakerelerde bazen durumlar kötü gözükür ama tarih bize beklenmedik fırsatları sunuyor ve bizim de o fırsatlara da açık olmamız gerekiyor” dedi.
Kearney: Müzakere sürecine her iki taraf da iyi niyetle katılmalıdır; Türkiye hükümeti Kürt halkının sunduğu bu fırsatı kucaklamalıdır
Sinn Fein Ulusal Başkanı ve Milletvekili Declan Kearney ise İrlanda’daki barış süreci deneyimini paylaştı. İrlanda’da yaşanan özgürlük, eşitlik ve kardeşlik mücadelesine değinen Kearney, şunları söyledi:
“IRA’nın ateşkes kararı İrlanda’daki barış sürecini taahhüt etmeye yönelikti. IRA’nın tek taraflı gelişimi zayıflık olarak yorumlandı. Ancak IRA’nın tek taraflı girişimleri yeni fırsatlara yol açtı. Hayırlı Cuma Anlaşması İrlanda ve Britanya arasında oldu ve hala geçerliliğini koruyor. 27 yıldır hala işimizi bitirmedik. İngiliz Parlamentosunun İrlanda toprakları üzerindeki tahakkümü kaldırıldı. Eşit muamele, karşılıklı saygının anlaşma eşitliği ve insan hakları hukukta sağlandı. Tutsakların serbest bırakılması politikası başladı. Politik reform ihtiyacı bağımsız bir komisyonun kurulmasıyla ele alındı. Yeni bir polis teşkilatı kuruldu. Sinn Fein müzakerelere devam etti. Parti hem polislik hem de ceza adaletiyle ilgili girişimleri sürdürdü. Son olarak IRA silahlı mücadelenin sona erdiğini ilan etti. Bunlar tek seferde olmadı. Devam eden müzakerelerle yürütülen bir süreçti. Sinn Fein müzakereyi kalıcı barışı mücadelesi olarak ele alıyor. Müzakere sürecine her iki taraf da iyi niyetle katılmalıdır ve bu süreçte birlikte güven de esastır. STK’nın ve tabanın katılımı harekete geçirilmelidir”.
“Türkiye hükümeti ile yeni bir umut arayışında olan Kürt halkının temsilcileriyle dayanışma içindeyiz. Kürt halkının sunduğu bu fırsatı kucaklamalıdır Türkiye hükümeti. Ben umut hakkına inanıyorum ama umut iradesinden bahsetmek gerekiyor. Kürt halkına barış ve demokrasi, Abdullah Öcalan’a da özgürlük diyorum”.
Aragonès: En önemli müzakere halkınızla yaptığınızdır
Eski Katalonya Başbakanı Pere Aragonès, “Katalonya-İspanya Müzakereleri: Asimetrik Çalışmalardan Dersler” başlıklı sunumunda, Katalonya’nın müzakere ve diyalog sürecinde elde ettiği siyasi haklardan bahsetti. Katalonya ve İspanya arasında yaşanan müzakere deneyimlerini paylaşan Aragonès, “2019 Kasım ayında İspanya hükümetiyle resmi müzakereler başladı. Sosyalist partinin iktidara gelmek için bizim oyumuza ihtiyacı vardı. Biz de müzakere sözüyle destek vermiştik. Müzakereler böylelikle başladı, demokratik çözüm için. Nihai çözüm her iki tarafın da konforlu hissedeceği bir çözüm olmalı, bu çok önemli. Müzakerelerin açılması bir fırsattı ama İspanyol hükümeti tarafından oylarımız için kullanılmak ve sonuçsuz ortada kalmak da bir olasılıktı. Bu büyük bir ikilemdi. Şubat 2021’de ilk kamusal toplantı yapıldı. Bu, tanınmanın ilk adımıydı. Katalanları temsil ederek İspanyol hükümeti ile bir masada yan yana gelmenin, meşru bir aktör olmanın ilk adımıydı. Katalonya hükümeti bu resmi görüşmede siyasi tutsakların özgürlüğünü, ceza hukukunda reform ve resmi bir oylama istedi. Kimse siyasi bağımsızlıktan veya anayasa değişikliğinden bahsetmedi” ifadelerini kullandı.
Aragonès, müzakere sürecinden çeşitli dersler çıkardıklarını belirterek, “Uzun dönemli bir vizyona ihtiyacımız var. Tarihe dayanan bir çatışma öyle bir günde çözülebilecek bir şey değil. Zamana ihtiyacımız var. Siyasette zaman taahhüt demektir. İkincisi sürecimiz doğrusal olmayan bir süreçti. Üçüncü olarak da anlatı çok önemli. Müzakere sürecinde hiç kimse kaybedenmiş gibi gözükmek istemez. Anlatınız hedef olarak karşı tarafı küçük düşürmeyi seçerse bu müzakereyi kaybedersiniz. Biz de bunların yöntemlerini bulduk. Dördüncüsü bu süreçte çokça oyun bozan kişiyle karşılaşacaksınız. Bu tür davranışlardan kaçınmak çok önemlidir. En önemli müzakere de halkınızla yaptığınızdır. Son olarak, liderlik ve kapsayıcılık. Liderlik çok önemli. Sizin lideriniz (Öcalan) halkının acılarını barışa evriltti” diye konuştu.
Igor Zulaika: Öcalan’ın bu sürece katılması çok önemli, kendisi serbest bırakılmalı
Bask Parlamento Üyesi ve EH Bildu Uluslararası İlişkiler Koordinatörü Igor Zulaika ise Bask deneyimini anlattı. Bask ve İspanya hükümeti arasındaki yaşanan çatışma ve müzakere süreçlerinden bahseden Zulaika, süreçlerde liderliğin önemine vurgu yaptı. Müzakere sürecinde uluslararası camiadan da destek aldıklarını dile getiren Zulaika, işbirliği yapmanın altını çizdi. Zulaika ayrıca, Abdullah Öcalan’ın bu süreçteki önemine vurgu yaparak, “Öcalan’ın bu sürece katılması çok önemli ve kendisi serbest bırakılmalıdır. Türk hükümeti bu alandaki hukuki adımları atmak zorundadır” dedi.
Azime Işık: Toplumsal barışın olduğu yerde hapishanelere ihtiyaç olmaz
Eski siyasi tutsak ve siyasetçi Azime Işık, “Cezaevlerine Toplumsal Barışı Getirmek: Cezaevi Rejimini Dönüştürmek İçin Bir Yol Haritası” başlığıyla gerçekleştirdiği sunumunda, toplumsal barışın olduğu yerde hapishanelere ihtiyaç olmadığını belirtti. Önümüzdeki süreçte toplumsal barıştan söz edeceksek hukukun adalet kıstasından bahsedilmesi gerektiğini belirtti. Işık, cezaevinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekerek, “Son 10 yılda özellikle tecrit uygulanmaya başlandı. Özellikle İmralı’da Sayın Öcalan için İmralı’da kişiye özel hapishane inşa edildi. Bu durum tüm hapishanelere yayılarak temel bir uygulama haline dönüştü” ifadelerini kullandı. İdare ve Gözlem Kurullarının siyasi tutsaklar üzerinde uyguladığı politikalara da dikkat çeken Işık, 30 yıllık tutsakların da bu nedenle bırakılmadıklarını söyledi. Işık, “Bizler, hapishanelerde yaşayanlar olarak yeniden başlamak için yüzleşilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Toplumsal barış açısından tüm siyasi tutsaklar serbest bırakılmalı ve özgürlük yasaları çıkarılmalıdır” dedi.
Williams: Nobel ödülü sahipleri olarak biz bu girişimi tanıyor ve Öcalan’ın serbest bırakılması için çağrı yapıyoruz
Nobel Barış Ödülü sahibi olan aktivist Jody Williams da telekonferansla katıldığı oturumda, “Militarizmden Arındırma ve Çatışmaların Etkilerini Ortadan Kaldırma” başlığıyla sunumunu gerçekleştirdi.
"Türk hükümeti de gerçek bir değişim yaratma konusunda isteksiz davranıyor. Bu rahatsız edici. Çağrısı, kardeşlik ve barış çağrısı. Öcalan barış için çabaladı. Zorlu koşullarına rağmen, barışa olan bağlılığını mahpus olmasına rağmen sürdürdü. Nobel Ödülü sahipleri olarak biz bu girişimi tanıyor ve destekliyoruz. Serbest bırakılması için çağrı yapıyoruz. Kendisi Kürt halkının lideridir ve özgür olması gerekir. Umut edebilmesi gerekir. Bu harekete ve bu halka yardım edebilmesi için ve başka bir Türkiye ve demokrasi çerçevesi için farklı insanlar ve halklar arasında bunun yapılabilmesi, bölgenin geri kalanına bir sembol olabilmesi için serbest bırakılması gerekir. Değişimin mümkün olabildiği mesajının bölgeye verilmesi için Öcalan’ın serbest bırakılması gerekiyor” dedi. Barışçıl değişimin ütopik bir hayal olmadığını belirten Williams, bunun olabilmesi için de birlikte çabalayarak herkesin ihtiyaçlarının karşılandığına emin olmak gerektiğini ve bunun barışa giden gerçek yol olduğunu söyledi.
6 Aralık 2025
