
Grup Başkanvekillerimiz Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli ile milletvekillerimiz, AİHM’in Demirtaş kararına yapılan itiraza ilişkin Adalet Bakanlığı önünde açıklama yaptı. Burada konuşan Koçyiğit, şunları söyledi:
Gün geçmiyor ki bu ülkede haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlikte yeni bir gelişme olmasın
Değerli basın emekçileri, gün geçmiyor ki bu ülkede haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlikte yeni bir gelişme olmasın. Gerçek anlamda ülkeyi bir açık cezaevine çeviren, ülkede hukuk adına ne varsa katleden; ülkenin yerleşmiş bütün normlarını, evrensel değerlerini, uluslararası sözleşmeleri yerle yeksan eden bir uygulamayla karşı karşıyayız. Bu uygulamanın odağında kim var diye baktığımızda Adalet Bakanlığının ve AKP hükümetinin bizzat bunların uygulayıcısı ve yürütücüsü olduğunu görüyoruz.
Arkadaşlarımız yıllardır siyasi bir davanın sonucu olarak rehine
Kobanî Kumpas Davasında yıllardır haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulan arkadaşlarımız var. Sayın Demirtaş, Sayın Yüksekdağ ve diğer bütün arkadaşlarımız yıllardır bir siyasi davanın sonucu olarak cezaevinde tutsak ediliyor, rehine pozisyonundalar. Bu rehinelik durumunu sadece biz söylemiyoruz. Türkiye’nin taraf olduğu AİHS’in bütün temel ilkelerini ihlal eden bir dava olduğunu bizzat AİHM üç defa üst üste söyledi. Ama bakanlık ve hükümet AİHM kararlarını uygulamak yerine, arkadaşlarımızın uluslararası evrensel haktan ve hukuktan doğan özgürlüklerini bir an önce sağlamak yerine, zaman kazanmak için hukuksal ayak oyunlarıyla sanki ortada bir hukuk varmış gibi manipülasyon yapmaya çalışıyor.
Uluslararası hukuku hiçe sayan bir anlayışla karşı karşıyayız
Dün Adalet Bakanlığı Strazburg’da AİHM’in üçüncü defa Demirtaş hakkında aldığı karara itiraz etti. Şimdi ne diyorlar? Bir öncekinde, yani üçüncü karar mahkemeye sunulduğunda, karar kesinleşmedi diye tahliyesini engellediler. Oysa eğer gerçekten kesinleşmiş bir karar bekleniyorsa AİHM’in hali hazırda Büyük Daire tarafından kesinleştirilmiş iki kararı var. Onlara uymak için ne bekliyorsunuz diye sormak istiyoruz Adalet Bakanlığına ve AKP hükümetine. AİHM kararlarını uygulamayan, AYM kararlarını uygulamayan, uluslararası hukuku hiçe sayan ve gün geçtikçe ülkeyi hukuksuzlukta dibe batıran bir anlayışla karşı karşıyayız.
İntikam davası yürüten bir iktidar pratiğiyle karşı karşıyayız
Bakın günlerce beklediler, kamuoyunda bir algı operasyonu yaptılar ve bir gün kala da Büyük Daireye itirazda bulundular. Şimdi soruyoruz: AİHM’in, AİHS’in 18. maddesinin ihlalinden haberiniz yok mu? Yani Kobanî Kumpas Davasının siyasi saiklerle açılmış bir dava olduğunu, AKP’nin kendi rakibini saf dışı bırakmak için açtığı bir dava olduğunu AİHM acaba kaç kararıyla daha bildirmelidir? Karar açık ve nettir. Ama bu kararı anlamak istemeyen, Sayın Demirtaş’ın, Sayın Yüksekdağ’ın ve Kobani Kumpas Davasında tutuklu bulunan bütün arkadaşlarımızın cezaevinden olmasından siyasi rant devşirmeye çalışan, bunu bir hamaset, bir intikam davası olarak yürüten bir iktidar pratiğiyle karşı karşıyayız.
Kobani Kumpas Davasındaki arkadaşlarımızı cezaevinde tutarak barış inşa edilebilir mi?
Halkımız bize soruyor: Hem barış diyorlar hem demokrasi diyorlar hem de Demirtaş'ı, Yüksekdağ’ı ve Kobani Kumpas Davasındaki arkadaşlarımızı cezaevinde tutuyorlar? Bu barış nasıl olacak? Demirtaş'ı, Yüksekdağ’ı, Kobani Kumpas Davasındaki tutsak arkadaşlarımızı cezaevinde tutarak barış inşa edilebilir mi? Toplumun sürece güveni böyle tesis edilebilir mi? Bu ülke demokrasi girdabından hukuksuzluklarda ısrar ederek, yargıyı dolanarak çıkabilir mi? Bu ülke kendi barışını ararken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ikinci yüzyılında barış ve demokratik toplum arayışındayken, Demirtaş'ı ve Yüksekdağ'ı cezaevinde tutmanın nasıl bir toplumsal faydası var? Biz bu soruyu buradan bizzat hükümete sormak istiyoruz. Yapılan, kumpasta ve hukuksuzlukta ısrardır. Biz bu ısrarı kabul etmiyoruz.
Hukuksuzluktan geri dönün, AİHM kararlarını uygulayın
Arkadaşlarımız tam beş yıl sonra açılan bir davadan halihazırda içerideler. Dava sürecini anlatmayacağım. Nasıl bir hukuksuz süreç olduğunu, savunma hakkının nasıl ihlal edildiğini, TEM evraklarının sehven nasıl dosyada unutulduğunu, bu davayla HDP'nin kapatılmasına nasıl bir zemin yaratılmak istendiğini, bu dava üzerinden HDP'yi ve DEM’i siyaset dışı bırakma operasyonunu anlatmayacağım bile. Çünkü bütün bunları çok konuştuk, çok tartıştık. Artık ortada çok açık bir hakikat var. AKP hukuksuzlukta ısrar ediyor, haksızlıkta ısrar ediyor. Biz de bu ısrarın karşısında hukuku savunmaya, hakkı savunmaya, adaleti savunmaya ve bütün bunların karşısında mücadele etmeye devam edeceğimizin altını çiziyoruz. Bir kez daha Adalet Bakanlığının önünden çağrı yapıyoruz: Hukuksuzluktan geri dönün. Evrensel ilkelere geri dönün. Hukuku uygulayın. AİHM kararlarını uygulayın.
Bütün bu yaptıklarınızın sürece de etkileri var
Daha fazla yasayı dolanmayın. Daha fazla hukuksuzlukta ısrar etmeyin. Daha fazla toplumun güvensizliğini pekiştirmeyin. Bütün bu yaptıklarınızı toplum görüyor, kaydediyor. Bütün bu yaptıklarınızın sürece de etkileri var. Bunu görmezden gelen bir anlayışla bu ülkenin ne barışında ne de demokrasisinde ilerleme kaydetmemiz mümkün değildir. Bugün barışın da demokrasinin de temel ihtiyacı haksız hukuksuz tutuklamaların son bulunmasıdır. Cezaevlerindeki siyasi tutsakların serbest bırakılmasıdır. Adaletin tecelli etmesidir. Biz bir kez daha Adalet Bakanlığının önünde adalet için, hukuk için, arkadaşlarımızın, yoldaşlarımızın özgürlüğü için mücadele edeceğimizi ifade etmek istiyoruz. Bütün arkadaşlarımızı alıncaya kadar, onların özgürlüğünü sağlayıncaya mücadelemiz devam edecek. Bu hukuk tanımaz anlayışa karşı sessiz kalmadık, bundan sonra da asla sessiz kalmayacağız diyoruz.
Sezai Temelli: Adalet Bakanlığı başvuruyu hemen geri çekmelidir
Değerli basın emekçileri, bir cümle söyleyeceğim. Bu, hukuk değil kumpastır. Bu kumpasa Adalet Bakanlığının son vermesini ve itirazlarını geri çekmesini bekliyoruz. Bir barış sürecinde, bunca fedakarlıkla ve sorumlulukla yürüttüğümüz müzakere sürecinin Adalet Bakanlığı eliyle zehirlenmesini kabul etmiyoruz. Adalet Bakanı bu başvuruyu hemen geri çekmelidir.
8 Ekim 2025