
Sayın Öcalan’ın tarihi çağrısının ardından, toplumun farklı kesimlerini bilgilendirmek ve görüş almak amacıyla gerçekleştirdiğimiz ziyaretler sürüyor.
HDP Eş Genel Başkanı Sultan Özcan, İmralı Heyeti Üyesi Cengiz Çiçek, HDK Yürütme Kurulu Üyesi Murat Kalmaz’dan oluşan heyet bugün İstanbul’da EHP, SMF ve TÖP’ü ziyaret etti. Siyasi parti temsilcileriyle görüşen heyetimiz, süreç hakkında bilgi verirken, görüş ve önerileri de aldı.
Bugün başka bir heyetimiz de sivil toplum örgütlerini ziyaret etmeye başladı. Eş Genel Başkan Yardımcımız Özlem Gündüz ve Öztürk Türkdoğan ile Milletvekilimiz Mithat Sancar’dan oluşan heyetimiz Ankara’da İHD ve Mülkiyeliler Birliğini ziyaret etti. Mülkiyeliler Birliğinde yapılan ortak açıklamada konuşan Sancar, yaşanan gelişmelerin hukuki boyutuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“Süreç kelimesinin sık kullanıldığı ama sıfatının henüz tam olarak bulunamadığı bir akış içindeyiz. Dünyada bugüne kadar yaşanan çatışma çözümü örnekleri dikkate alındığında, şu an içinde bulunduğumuz durumun bunlarla pek uyuşmadığını görüyoruz. Dünyada bugüne kadar çatışma çözümü konusunda izlenen yollar ve izlenen modeller belli bir denkleme oturuyordu” diyen Sancar, “Bu denklem de ön görüşmeler, diyalog, mutabakat, antlaşma ve silahların bırakılması şeklinde işliyordu. Oysa şimdi bizim içinde bulunduğumuz bu denklem tersine dönmüş durumda. Önce silahların bırakılması çağrısı geldi” diye konuştu.
Sancar, şöyle devam etti:
“Yeni bir döneme giriyoruz. Bu dönemin barışa ve demokratik topluma evrilebilmesi için herkesin ve her kesimin katkıda bulunması gerekiyor. Barışı hep birlikte inşa etme ihtiyacı ve gerekliliği doğmuştur. Bu süreç için, barışın kalıcı hale gelmesi ve demokratik toplumun inşasının temellerinin oluşturulması için önemli ihtiyaçlar var. Bu ihtiyaçlar da katılım, toplumsal destek ve toplumsal olay olarak ifade edilebilir. Barışı ve demokratik toplumu kalıcı hale getirebilmek için toplumsal destek hayati önem taşıyor.
“Herkesin olaylara ve gelişmelere aynı bakışla yaklaşması beklenemez. Usul ve başka konulara dair çeşitli kaygılar ortaya çıkabilir. Bütün bunları dinlemek ve anlamak gerekiyor. Bunlardan yararlanmak anlamlıdır. Eğer gerçekten toplumsal bir katılım istiyorsak -ki sürecin başarısı için bu şarttır- mutlaka bütün bu kaygıları, eleştirileri ve çekinceleri de değerlendirmek gerekiyor. Hiç kimsenin sözünü peşinen kesmek ve değersizleştirmek gibi bir lüksümüz yok. Bütün sözleri dinlemek ve karşılıklı bir inşa yolculuğu başlatmak, ilerletmek bizim görevimiz. Çünkü burada sadece Kürt sorununa dair barış meselesi söz konusu değildir; genel barışın, yani Türkiye’de de barışın inşası çok önemlidir. Hedef demokratik toplum ve Türkiye barışıdır. Kısaca toplumsal barış diyebiliriz. O nedenle, yapılacaklar sadece belli kesimlere bırakılamaz. Görev ve sorumluluklar sadece belli aktörlere terk edilemez. Herkesi ilgilendiren bir meseledir. Şimdiyi ilgilendirdiği kadar gelecek kuşakları da ilgilendiriyor. O nedenle, herkes sorumluluk ve rol üstlenmelidir.
“Barışın yeşereceği zemini kalıcı hale getirmek için hukuksal düzenlemelere ihtiyaç var. Bir yandan toplumsal sahiplenme, diğer yandan hukuksal düzenlemeler… Her ikisi de barış ve demokratik toplum yolculuğunda son derece önemli kilometre taşlarıdır. Hep birlikte yapacağız bunu. Toplumun bütün kesimlerinin katılımını, desteğini, onayını ve rızasını almak için bu görüşmeleri ve tartışmaları sürdürmemiz lazım. Ortak arzu barışa ulaşmaktır. Ulaşmak istediğimiz hedef son derece önemli, yürüdüğümüz yol ve içinde bulunduğumuz dönem de çok özel bir dönem. Bunun gerekliliklerini yerine getirmek konusunda herkes sorumluluğunun bilincinde olmalı. Muhatapların başında da iktidar geliyor. İktidarın hukuki zemini oluşturma konusunda daha açık bir irade beyanına ve adımlar atmasına ihtiyaç vardır.
“Sayın Öcalan çağrısını yaptı, PKK de kararını açıkladı. Sayın Öcalan’ın şartlarının bu süreci yürütmesini mümkün kılacak hale getirilmesi gerektiğini söyledi PKK. PKK bunu söylememiş olsa da işin doğası gereği çağrıyı yapan ve örgütün lideri olan Sayın Öcalan’ın şartlarının bu çağrıya uygun hale getirilmesi lazım. Bu süreçte rolünü oynayabilmesi için gerekli şartlar oluşturulmalıdır. Bunun ötesinde ya da bundan sonra bu sürecin güvenceleri olmalı. Önceki sürecin kanununun bugünkü şartları karşılayacak nitelikte ve kapsamda olduğunu söyleyemeyiz. Süreci ve işleyişini güvenceye alacak bir kanuna da ihtiyaç vardır. Bütün aktörler, sorunun çözümü ve barışa giden yolun sağlam bir şekilde örülmesi konusunda Meclis’in özel bir yeri ve rolü olduğu noktasında hem fikir. Herkes Meclis’in bu işin merkezinde olması gerektiğini söylüyor. Meclis’in bu konuda rolünü nasıl oynayacağını artık açıklığa kavuşturmamız gerekiyor. Bizim önerimiz bir komisyon oluşturulmasıdır. Bu komisyonun nasıl olacağını, hangi yetkilere sahip olacağını bütün siyasi partilerle konuşmak gerekiyor. Bunun bir ihtiyaç olduğunu buradan da söylemiş olalım.”
13 Mart 2025