TBMM Dışişleri Komisyonununa İstanbul Sözleşmesi çağrısı

Milletvekillerimiz, hukuksuz bir şekilde bir gecede feshedilen İstanbul Sözleşmesinin acil bir şekilde tekrar imzalanması için gerekli görüşmelerin başlatılması amacıyla TBMM Dışişleri Komisyonunu toplantıya çağırdı.

Dilekçede şu ifadeler yer aldı:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA

Dışişleri Bakanlığı’nca hazırlanan ve Bakanlar Kurulu’nca 18 Ekim 2011 tarihinde kararlaştırılan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı” ile gerekçesi, 11 Kasım 2011 tarihinde Komisyonunuza sunulmuş, Komisyonunuzda görüşülmüş ve Komisyon onayından sonra 24 Kasım 2011 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda görüşülerek kabul edilmiştir.

11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açıldığı için “İstanbul Sözleşmesi” ismiyle anılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ni imzalayan ve onaylayan ilk ülke Türkiye’dir. 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine dayanmaktadır ve sözleşmeyi Avrupa Konseyi üyesi olan 45 ülke ve Avrupa Birliği imzalamıştır.

Fakat, 20 Mart 2021 tarihinde AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendisine verilen yetkiyle, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden çekildiğini açıklayan bir Cumhurbaşkanı Kararnamesi yayınladı. Kararnameye göre:

Türkiye Cumhuriyeti adına 11/5/2011 tarihinde imzalanan ve 10/2/2012 ve 2012/2816 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3’üncü maddesi gereğince karar verilmiştir.”

Sözleşmeden çıkmak için işletilen bu usulü cumhurbaşkanı hükümet sisteminden diğer adı ile tek adam rejiminden vareste ele alınamaz. İstanbul Sözleşmesi, Anayasa’nın 90. maddesine göre usulüne uygun olarak 24 Kasım 2011 tarihinde TBMM tarafından onaylanmış ve 6251 sayılı Kanun ile TBMM tarafından yürürlüğe konulmuş uluslararası bir sözleşmedir. Anayasa’nın 87.maddesi uyarınca uluslararası sözleşmelerin onaylanmasını uygun bulma, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ait bir yetkidir. Bir kamu hukuku işlemi olan Uluslararası Sözleşme’nin yürürlükten kaldırılması da “yetkide paralellik ilkesi” gereğince yine aynı usulle olmalıdır. Kaldı ki, İstanbul Sözleşmesi şiddetle mücadele konusunda bir insan hakları sözleşmesidir. Anayasa’nın 104. maddesi uyarınca, “temel haklar, kişi hakları konusunda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarılamaz”. Dolayısıyla, iç hukukta kanun niteliğinde olan bu Sözleşme ancak ve ancak yasama yetkisini elinde bulunduran Meclisin iradesi ile yürürlükten kaldırılabilir. Bu itibarla Cumhurbaşkanı Kararıyla yapılan işlem “fonksiyon gaspı” niteliğinde olup yok hükmündedir. Ek olarak dayanağını 9 numaralı Cumhurbaşkanlığı kararnamesinden alan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeye dair Cumhurbaşkanlığı kararı, Anayasa’ya aykırıdır. Çünkü Anayasa'nın 104'üncü maddesinin 17'nci fıkrasının daha ilk cümlesinde açıkça 'Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir' denmektedir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanının Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilmesinin ilk şartı, çıkarılacak kararnamenin 'yürütme yetkisine ilişkin' bir konuda olmasıdır. Ancak uluslararası andlaşmaların onaylanması konusu, tek başına 'yürütme yetkisine ilişkin bir konu' değildir. Çünkü, Anayasa’nın kurduğu sistemde, pek çok ülkede de olduğu gibi, uluslararası andlaşmaları onaylama yetkisi, yürütme organı ile yasama organı arasında paylaştırılmıştır. Bu nedenle, İstanbul Sözleşmesinin Türkiye Cumhuriyeti Bakımından Feshedilmesi Hakkında 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı, bu Kararın dayanağı olan 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin kendisi hukuka aykırı olduğu için hukuka aykırıdır.

İstanbul Sözleşmesi’nin feshiyle ilgili yetki tartışmasına dair; Anayasa’nın 90. Maddesi 244 sayılı kanun ve Cumhurbaşkanı Kararnamesi için temel ölçüt. 90. Madde ’ye göre uluslararası antlaşmalar, TBMM’nin bu sözleşmeleri uygun bulması hakkında bir kanun çıkarmasına bağlıdır. Bunun dışında teknik, kısa süreli ya da uygulama anlaşmalarına yönelik istisnalar da vardır. Ancak 2012 tarihinde çıkarılan İstanbul Sözleşmesi bu kapsamda değil ve TBMM’nin onaylanmanın uygun bulunması kanunuyla ve Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla kamu hukukunun en asli ilkesi olan yetki ve usulde paralellik ilkesi gereği Cumhurbaşkanına verilmiş olan bu onay işleminin öncelikle bir kanuna dayanması gerekmektedir. Yani Meclis’in iradesini sözleşmeden çıkma yönünde oluşmuş olmalıdır ve 20 Mart tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı’nın Anayasal ve yasal dayanağı yoktur.

Tüm bu yasal sürece ek olarak Türkiye’de kadın cinayetleri artarak devam etmektedir. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) verilerine göre 2008'de 80, 2009'da 109, 2010'da 180, 2011'de 121, 2012'de 210, 2013'te 237, 2014'te 294, 2015'te 303, 2016'da 328, 2017'de 409, 2018'de 440, 2019'da 474 olmak üzere 2008-2019 yılları arasında toplam 3.185 kadın öldürülmüştür. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2019 yılı raporuna göre 2019'da işlenen 474 kadın cinayetinden 115'i şüpheli olarak kayıtlara geçmiş ve suçluları bulunamamıştır. 2020 yılı raporuna göre ise Türkiye'de 2020 yılında erkekler tarafından 300 kadın öldürülmüş ve 171 kadın şüpheli şekilde ölü bulunurken bu sayı2021’de 154’e, 2022’de de 181’e ulaşmıştır. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun (TKDF) raporuna göre ise 2023 yılının ilk 10 ayında 350 kadın, erkekler tarafından katledilmiş, yaşamını yitiren 107’i kadının ölüm nedeni “şüpheli ölüm”, 243 kadının ölüm nedeni ise “kadın cinayeti” olarak kayıtlara geçmiştir.

Komisyonunuza sunulduğunda; Sözleşmenin uygulanma durumu hakkında GREVIO'ya rapor sunulması ve GREVIO ziyaretlerinin kabul edilmesi öngörülmektedir. Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ne taraf olunmasının ülkeye ilave bir yük getirmeyeceği ve ülkenin gelişen uluslararası saygınlığına olumlu katkıda bulunacağı değerlendirilmesi yapılan fakat hukuksuz bir şekilde “bir gecede” feshedilen sözleşmenin acil olarak tekrar imzalanması elzemdir.

Tüm bu nedenlerle Komisyonun “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni” görüşmek ve tekrar imzalamak amacıyla tekrar toplanmasını talep ederim. 

23 Kasım 2023