TÜİK eliyle emekçilerin hakları gasp ediliyor!

Emek Komisyonumuzun açıklaması:

AKP iktidarı döneminde her ayın ilk haftasında, genelde de her ayın üçünde on milyonlarca insanı etkileyecek verilerin açıklandığı kirli bir oyun oynanıyor. Bu oyunda başrolde, bir devlet kurumu olması gerekirken iktidarın emir eri haline gelen Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) var. Cebimizde ve elimizde ne varsa ona göz diken ama hak ettiğimiz bir kuruşu bile vermek istemeyen iktidarın istediği verileri “bu kadar da olmaz” dedirtecek her hileye başvurarak TÜİK hazırlıyor. TÜİK, gerçeği gizlediğini mahkeme kararını takmayarak dolaylı olarak itiraf etmektedir. Enflasyona esas madde fiyat listesini mahkeme kararına rağmen açıklamayan TÜİK, milyonların alın terine ve sofradaki ekmeğine göz dikerek, çocukların eğitimiyle ve sağlığıyla oynayarak büyük bir suç işliyor. Zerre kadar güven duyulmayan TÜİK, Haziran 2025 enflasyon verilerini açıkladı. TÜİK’e göre Haziran ayı enflasyonu sadece %1,37 artmış, altı aylık enflasyon %16,67, yıllık enflasyon ise %35,05 olarak gerçekleşmiştir.

Bu veriler doğrultusunda milyonlarca SGK ve BAĞ-KUR emeklisinin aylıkları %16,67, kamu emekçilerinin ve memur emeklilerinin maaşları ise %15,57 oranında artırılacaktır. Bu oranlar, halkın yaşadığı gerçek enflasyon karşısında sefaletin ve adaletsizliğin belgesidir. TÜİK’in açıkladığı bu verilerin gerçekle bağdaşmadığını bağımsız kurumların araştırmaları da teyit etmektedir. Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) Haziran enflasyonunu %3,05, altı aylık enflasyonu %25, yıllık enflasyonu ise %68,68 olarak hesaplamıştır. Bu veriler halkın pazarda, markette, fatura ödeme ve kirada yaşadığı ekonomik gerçekliğe çok daha yakındır.

TÜİK’in açıkladığı uydurulmuş rakamlar yalnızca maaş zamlarını değil, barınma ve temel haklara erişimi de doğrudan etkilemektedir. Ortalama kira, ülke genelinde 22 bin TL’yi, büyükşehirlerde 27 bin TL’yi aşmış durumdadır. Bu tablo, emekçilerin barınma hakkının fiilen gasp edilmesi anlamına gelmektedir.

Diğer yandan, yılbaşından bu yana vergiler ve harçlar da fahiş oranlarda artırılmıştır. Yeniden Değerleme Oranı üzerinden %44 zam yapılırken; KDV %81, ÖTV %51, gelir vergisi kesintileri ise %79 oranında artmıştır. Bu yük doğrudan emekçilerin sırtına yıkılmıştır. Asgari ücret daha yılın ilk beş ayında reel olarak yaklaşık %25 erimiş ve açlık sınırının altına düşmüştür.

TÜİK’in bu tabloda bir istatistik kurumu gibi değil, doğrudan siyasi iktidarın manipülasyon aracı gibi hareket ettiği artık alenileşmiştir. Açıklanan sahte verilerle hem emekçinin hakkı gasp edilmekte hem de ekonomik gerçeklik gizlenmeye çalışılmaktadır. Enflasyon rakamlarının açıklanmasına saatler kala doğalgaza yapılan %25’lik zam da bu aldatmacanın bir parçasıdır. Bu zam TÜİK enflasyonuna yansıtılmazken, halkın cebine ise derhal yansıtılmıştır.

İktidar, ne açlık sınırının altındaki asgari ücreti artırıyor ne de sefalet düzeyine düşen emekli maaşlarını insanca bir yaşam seviyesine çekiyor; kaşıkla verdiğini kepçeyle geri alıyor.
Geldiğimiz aşama artık milyonların çığlık çığlığa “geçinemiyoruz, artık yeter” dediği bir durumu ifade ediyor. Ülkedeki azınlık bir kesim lüks ve şatafat içinde yaşarken, yatlarıyla Yunanistan adalarında keyif sürerken; emekçiler, emekliler, işsizler açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyor.
İktidar siyasi gözaltı ve tutuklama operasyonlarıyla bu gerçeği unutturmak istese de artık bıçak kemiğe dayandı. İnsanlarımızın daha fazla dayanacak gücü kalmadı.

Bu vesileyle çok temel bir gerçeği hatırlatmak istiyoruz:

Yıllardır toplumu kutuplaştırmak, baskı rejimini tahkim etmek ve ekonomik krizi gizlemek için çözümsüzlükte ısrar eden anlayış; Kürt sorununu bahane edip tüm toplumu yoksulluğa ve baskıya mahkûm etmiştir. Emekçiye, işçiye, kadına, gençliğe, doğaya ayrılması gereken kaynaklar savaş politikalarına, güvenlik harcamalarına ve rant düzenine aktarılmıştır.

Bugün ise halklar arasında adil, onurlu ve kalıcı bir barışı tesis etmeye dönük demokratik bir düzenin yeniden inşasının kapısının aralandığı tarihsel bir eşik açığa çıkmıştır. Bu kapsamda atılacak her adım, bu sahte gerekçeleri boşa çıkaracak; emeğin hakkının, düşünce ve ifade özgürlüğünün, adaletin ve demokratik yaşamın yeniden filizlenmesinin önünü açacaktır.

Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı aynı zamanda emeğin, özgürlüğün ve eşitliğin teminat altına alınacağı bir yaşamın inşasının çağrısıdır. Bu yaşamın inşası, ücretli kölelik düzenine, açlık ve sefalet sınırlarındaki bir yaşam dayatmasına da son verecektir. İnsan onuruna yakışır, adil ve eşitlikçi bir toplumsal düzeni sağlayacak olan ise emekçilerin ve halkların ortak mücadelesidir.

DEM Parti Emek Komisyonu olarak iktidara çağrıda bulunuyoruz:


- Asgari ücrete Temmuz ayı itibarıyla geçmiş kayıpları da giderecek ve önümüzde ayların enflasyon etkisini karşılayacak ölçüde zam yapılmalıdır. Asgari ücret sendikaların açıkladığı yoksulluk sınırının en az yarısı kadar olmalı, üçer aylık periyotlarla yılda dört kez artış sağlanmalıdır.
- Kamu emekçileri ve emeklilerinin aylıklarına, sahte TÜİK verileri değil gerçek enflasyon dikkate alınarak, alım gücündeki kayıpların da telafi edileceği bir artış sağlanmalıdır.
- Vergi adaletsizliğini ortadan kaldıracak düzenleme yapılmalıdır.
- Kaynaklar savaş, silahlanma, sermaye transferleri için değil halkların temel ihtiyaçları için kullanılmalıdır.

Taleplerimizin karşılanması ve emeğin özgürlüğü için, barış içinde bir ülkede yaşamak isteyen tüm emekçileri ve herkesi bu mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz.

DEM Parti Emek Komisyonu  
4 Temmuz 2025