12 Aralık’ta Tekirdağ, Batman, Hatay ve Aydın olmak üzere dört koldan başlayan Ekmek ve Barış İçin Bütçe Yürüyüşümüzün finali TBMM önünde yapıldı. Yürüyüşçüler, iki gün boyunca çeşitli kentlerde işçi ve emekçilerle bir araya geldi.
Ankara’da sonlandırılan yürüyüşe Eş Genel Başkanlarımız Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, bileşen partilerimizin eş genel başkanları ve eşsözcüleri ile MYK, PM ve il ve ilçe yöneticilerimizin yanı sıra üreticiler, emekçiler ve çiftçiler katıldı.
Cemal Süreya Parkı’nda bir araya gelen yürüyüşçüler, sloganlarla Meclis Dikmen Kapısına yürüyerek açıklama yaptı. Burada konuşan Hatimoğulları, şunları söyledi:
Hatimoğulları: AKP-MHP iktidarı bütçede bir harfi dahi değiştirmedi
İki gündür yollarda olan ve bütçe hakkı için yürüyen, bu ülkenin adaletli olması için yürüyen, bu ülkenin barışı için yürüyen yoldaşlarıma binlerce kez selam olsun. Binlerce kez selam olsun ekmeği ve barışı için mücadele edenlere. Bütçe görüşmeleri devam ederken, 40 güne yakın komisyon aşamasındayken milletvekillerimiz adil bir bütçe için, işçi ve emekçiler için mücadele etti. Ama ne yazık ki AKP-MHP iktidarı bütçede bir harfi dahi değiştirmedi. Bugün biz Meclis’in kapısı önünde bu açıklamayı gerçekleştirirken bütçe görüşülmeye devam ediyor. Görüşülen bütçeye hayır diyeceğimizi buradan bir kez daha haykırıyoruz. Çünkü bu bütçede, bugün burada olan Çukurovalı işçinin hakkı yok. Harran Ovası’ndaki, Konya Ovası’ndaki çiftçinin hakkını vermiyor bu bütçe. Bu bütçe maden işçilerinin hakkını vermiyor. Bu bütçe Batman'daki petrol işçisinin, tekstil işçisinin hakkını vermiyor. Tekirdağ’dan yola çıkarak buraya gelen işçinin hakkını vermiyor. Atanamayan öğretmenin hakkını vermiyor. Öğretmen açığı olduğu halde öğretmen ataması yapılmıyor. Bu bütçede, atamalarda liyakat yok. Bütçeyi nasıl ki yandaşa peşkeş çekiyorlarsa, atamaları da kendi kadrolarına peşkeş çekiyorlar ve liyakatsizlik ön planda.
Bu bütçede engelli istihdamı da kadının adı da yok
Bu bütçede kadının adı yok. Türkiye'de artan kadın işsizliği, kadınların iş yaşamında güvencesizliği, merdiven altı atölyelerde çalışmak zorunda kalmaları ve en son Dilovası’nda 3’ü çocuk 7 işçinin hayatına mal olan iş cinayetleri… Bu koşullarda çalışmak zorunda kalan kadınların adı yok bu bütçede. İşte bütün bu sebeplerden dolayı bu bütçeye hayır diyeceğiz. Bu bütçede engelli istihdamı yok. Bu bütçede işsizlere iş bulma derdi yok. Bu bütçede gençler yok. Bu bütçede gençler düşünülmüyor. Düşünün ki bu ülkenin en önemli emek gücü gençlerdir hem kol gücü hem de beyin gücü itibariyle. Ama gençlere bu bütçede yer verilmiyor ve ne yazık ki Türkiye tarihinde eşine benzerine az rastlanan bir gençlik göçü var, bir emek göçü var. Önümüzdeki zamanlarda doktor bulmakta zorlanacağımız bir bütçe planlaması içindeyiz. Çünkü doktoruna, çünkü hemşiresine sahip çıkmayan bir iktidar anlayışıyla bütçe planlanmaktadır. Bunları kabul etmek mümkün değildir.
2026 bütçesindeki en temel kaynak yurttaşın sırtına yüklenen ağır vergiler
Bugün hem genel enflasyon hem de gıda enflasyonu açısından dünyada neredeyse ilk 5’te yer alıyor Türkiye. Bu, daha çok işsizlik, daha çok yoksulluk ve hayat pahalılığı demektir. Emeklinin daha fazla geçinememesi demektir. Barınamamak, faturayı ödememek demektir. 2026 bütçesindeki en temel kaynak, yurttaşın sırtına yüklenen ağır vergilerdir. Sermayeden vergi almayan, sermayeyi koruyan iktidar anlayışı bütün vergi yükünü esnafın, işçinin, çiftçinin sırtına yüklemiştir. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bizler Ekmek ve Barış İçin Bütçe demeye devam edeceğiz.
İktidar 2026 bütçesinde silaha ciddi anlamda pay ayırmıştır
Bizler, Barış İçin Bütçe derken; savaşa, özel harp yöntemine, güvenlikçi politikalara ayrılan bütçenin son bulmasını istiyoruz. 100 yıllık bir mesele olan, son 50 senesi savaş ve çatışmalarla geçen Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi demek, silaha ve savaşa bütçeden pay ayrılmaması demektir. Ama 1 yılı aşkın süredir Barış ve Demokratik Toplum Sürecindeyiz ve mevcut iktidar 2026 bütçesinde de silaha ciddi anlamda pay ayırmıştır. Hatta geçmiş senelere göre daha fazla bütçe ayırmıştır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Buradan bir kez daha haykırıyoruz: Savaşa değil halka bütçe! Savaşa değil emekçiye bütçe!
Asgari ücret en az 46 bin TL olmalı
Gerek komisyon aşamasında gerekse de Genel Kurulda tüm vekil arkadaşlarımızın yaptığı konuşmalarda bütçede ne istediğimizi açık, net ve berrak bir şekilde ifade ettik. Olması gerekenleri bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Asgari ücret en az 46 bin TL olmalı ve sene içinde enflasyonun artış durumuna göre en az iki kez artırılmalıdır. En düşük emekli aylığı asgari ücretin seviyesine getirilmelidir. İhtiyacı olan herkese temel gelir desteği sağlanmalıdır. Vergide adalet şarttır; azdan az, çoktan çok vergi alınmalıdır. Eğitim ve sağlık temel insan hakkıdır, ücretsiz olmalıdır. Çocuk emeğinin sömürüldüğü, çocukların aynı zamanda tacize uğradığı MESEM uygulaması derhal kaldırılmalıdır. Engelli istihdamı ve engellilere verilen aylıklar mutlaka artırılmalıdır. KHK’ların hepsi görevlerine iade edilmelidir. Öğrencilerin bütün KYK borçları silinmelidir. Çiftçilerin, küçük esnafın çekmiş olduğu kredilerin faizleri mutlaka silinmeli, ödemeleri daha uzun bir zamana yayılmalıdır. Eşit işe eşit ücret ve daha fazla kadın istihdamı sağlanmalıdır.
Gelirde adalet, vergide adalet, ülkede adalet demeye devam edeceğiz
Gelirde adalet, vergide adalet, ülkede adalet demeye devam edeceğiz. Yalnızca parlamentoda bütçeye muhalefet etmedik. Günlerdir devam eden Ekmek ve Barış İçin Bütçe Kampanyası ile alanlarda, meydanlarda olan tek parti DEM Parti’dir. Mücadelemizi her yerde işçilerle, emekçilerle, kadınlarla, doğa ve insan hakları savunucularıyla beraber yürüteceğiz. Nan, aşiti, azadî! Ekmek, barış, özgürlük!
Bakırhan: Sermayeye savaşa ve faiz lobilerine bütçe yapılıyor
Bakırhan ise şunları söyledi:
Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya aktınız. Taleplerinizi getirdiniz, istemlerinizi getirdiniz. Sorunlarınızı bizimle paylaştınız. Bize verdiğiniz bu mektuplardaki talep ve istemlerinizin Meclis’te savunuculuğunu yapacağımızı bir kez daha belirtmek istiyorum. Emin olun ki Türkiye’nin dört bir yanından kardeşliğimizi ve dayanışmamızı büyüterek, bugün burada olduğu gibi taleplerimizi iletecek bir kitlesellikte bir araya gelebilirsek; bütçe asgari ücretlinin olur, emeklinin olur, kadının olur, öğrencinin olur, gencin olur, esnafın olur, çiftçinin olur, ezilenlerin olur. Bizler kendi sorunlarımızla kavrulurken mücadele etmezsek, dayanışmazsak Meclis’ten ne emeklilere ne emekçilere ne de asgari ücretlilere bütçe çıkar. Çünkü Meclis’in derdi emekçiler değil, kadınlar değil, KHK'liler değil, Barış Akademisyenleri değil. Bu Meclis’te iktidarın tek bir derdi var: Sermayeye, savaşa ve faiz lobilerine bütçe yapmak.
Bütçenin bizim olmasını istiyorsak sesimizi yükselteceğiz
DEM Parti olarak, 2026 bütçesinin bizlerin olması için Meclis’te daha fazla mücadele, daha fazla dayanışma, daha fazla taleplerimizi güçlü bir şekilde haykırma göreviyle karşı karşıyayız. İnanıyorum ki bugün burada ortaya koymuş olduğumuz iradeyi yaşamış olduğumuz bütün sorunlar konusunda önümüzdeki günlerde de güçlü bir şekilde ortaya koyabilirsek 2026 bütçesi bizlerin bütçesi olabilir. Meclis’in derdi asgari ücretliler değildir; Meclis’in derdi sermayeye, savaş lobilerine vergi muafiyeti sağlamaktır. Bütçeyi peşkeş çekmektir. Meclis’in derdi emekliler değildir. Yüzde 10'larla, yüzde 12'lerle bu simitleri ve ekmekleri dahi alamayacak bir bütçeye sahibiz. Dolayısıyla bütçenin bizim olmasını istiyorsak mücadele edeceğiz, sesimizi yükselteceğiz. Taleplerimizi ilgililere ileteceğiz. DEM Parti tam da bu amaçla Tekirdağ'dan Batman'a, Hatay'dan Samsun'a kadar emekçileri ve ezilenleri bir araya getirerek aslında bu meclise emekçilerin sesini duyurmaya çalışıyor. Meclis’e sesleniyoruz: Bir kez de sermayenin, faiz lobilerinin değil; emekçilerin, bugün Ankara'da, TBMM Dikmen Kapısı önünde taleplerini dile getiren, burada bulunan bu topluluğun taleplerini dikkate alın. Sermayeye ve savaş lobilerine yaptığınız bütçeyi bir kez olsun emekçilere yapın.
Asgari ücretlilerin insanca yaşayacağı bir ücret alması için mücadele edeceğiz
Bizler sokakta olduğu gibi Meclis’te de sizin taleplerinizi haykıracağız. Her gün kepenk kapatan esnafın burada sesi olacağız. Emekçilerin, asgari ücretlilerin insanca yaşayacakları bir ücret almaları için mücadele edeceğiz. Barınamayan öğrenciler için, engelliler için, kadınlar için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bölgeler arası eşitsizliğe karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.
Böylesine güçlü bir şekilde taleplerimize haykırıp yan yana gelebilirsek; emin olun barış içerisinde yaşadığımız, alın terimizin hakkını aldığımız bir ülkeye kavuşmak mümkündür. Bunu mümkün kılacağımıza olan inançla, Türkiye'nin ve Kürt illerinin dört bir yanından buraya akan siz emekçileri, esnafı, gençleri, kadınları, direniş halinde olan işçileri tekrar saygıyla selamlıyorum. Hepimize başarılar diliyorum.
14 Aralık 2025
