Türkoğlu: Barış dediğimiz şey yalnızca silahların susması değildir, yeni bir yaşamın inşasıdır

Kadın Meclisimiz, “Barış ve Demokratik Toplum İnşasında Kadın Buluşmaları” kapsamında kent kent, mahalle mahalle kadınlarla bir araya gelmeye devam ediyor. Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu ile Koordinasyon Üyelerimiz Balıkesir’de kadınlarla bir araya geldi.

Burada konuşan Türkoğlu, şunları söyledi:

Yaptığımız bütün kadın buluşmaları çok anlamlı geçiyor. Çünkü süreci gerçekten dönüştürebilecek, mücadeleyi büyütebilecek, ilkeli ve değerli bir hale getirebilecek olan kadındır. Biliyorsunuz, Sayın Öcalan’ın 27 Şubat çağrısıyla birlikte yeni bir süreç başladı. Hem ülkemizde hem de Ortadoğu coğrafyasında savaşı her kadın farklı deneyimledi. Kürdistan’da Kürt kadınları başka türlü, Türkiye’deki kadınlar başka türlü yaşadı. Yaşanan acının, kayıpların bir tarifi yok. Çatışmaların ve krizlerin derinleştiği dönemlerde dahi kadınlar sokaklarda yan yana geldiler. Barışın inşası için mücadele ettiler, hâlâ da ediyorlar. Bu noktada, kurulan inisiyatifler, kadın meclisleri ve kadın buluşmaları önemli bir rol oynuyor. Çünkü bu sürecin öznesi kadınlardır. Ancak ne yazık ki mevcut iktidar, kadınların özne olmasını ya da mücadelesini görmezden geliyor. Siyasi partilerin de erkek egemen bir zihniyetle hareket ettiğini biliyoruz. Oysa Meclis’te kurulan komisyonda bütün partilerden kadınların yer alması çok kıymetliydi. Siyasi partilerin kadın yapılarıyla yaptığımız görüşmelerde bunu da tartıştık. Fakat kaygılar sürüyor. Tam da bu nedenle kadın özgürlük ve eşitlik mücadelesini referans alan kadınların sözünün yazıya dökülmesi ve Meclis’te ifade bulması çok değerlidir.

Köklü sorunları çözebilmek için meseleyi devletin ve iktidarın sınırlarının dışına çıkarmalıyız

Bu meseleyi iktidarın tekelinden çıkarmak gerekiyor. Çünkü hangi iktidar gelirse gelsin, “Türklük sözleşmesi” dediğimiz o anlayışı sürdürmeye devam ediyor. Yazıyla, yasayla, toplumsal inşa süreçleriyle Türklüğü, Sünniliği ve erkekliği dayatıyor. Dolayısıyla köklü sorunları çözebilmek için meseleyi devletin ve iktidarın sınırlarının dışına çıkarmalıyız. Barış dediğimiz şey yalnızca silahların susması değil; yeni bir yaşamın inşasıdır. Bunun için cumhuriyetin, toplumun, yasaların demokratikleşmesi gerekir. Yerel yönetimlerden kent hakkına kadar her alanda demokrasiyi inşa etmeliyiz. Bunların her biri aynı zamanda mücadele başlıklarımızdır.

Erkek şiddetine karşı mücadele ederken de yan yana geldik

Siyasi partilerle geniş temaslarımız var. Çünkü bu iktidarı da, devlet aklını da en iyi tanıyan partilerden biriyiz. Erkek egemen kodları, değişim adı altında bizden nelerin çalınmak istendiğini biliyoruz. Bu yüzden dayanışma çok önemli. Kadın dayanışması olmadan olmuyor. Erkek şiddetine karşı mücadele ederken de yan yana geldik. Kalıcı barışın yolu da kadın mücadelesinde olduğu gibi kenetlenmekten geçiyor. Ama kenetlenmek, birbirimize benzemek demek değil; farklılıklarımızla yan yana gelebilmek demektir.

Örgütlenme hakkımızı ve özgürlüklerimizi kullanabilmeliyiz

Toplumun nasıl şekillendiğini, kadınların neden katledildiğini, kimliğimiz, dilimiz, inancımız yüzünden neden ezildiğimizi ve yok sayıldığımızı sorgulamak zorundayız. Buna karşı kadınların el ele yürümesi, birbirini anlayarak kenetlenmesi gerekiyor. Ancak o zaman Türkiye halkları bu meseleyi anlamlandırabilir. Birbirini kutuplaştıran bir dil yerine, anlayışa dayalı bir yaklaşımı benimsemeliyiz. Bu ülkenin geleceğini, nasıl bir yaşam istediğimizi, hangi iradeyi ortaya koyacağımızı özgürce tartışabilmeli; örgütlenme hakkımızı ve özgürlüklerimizi kullanabilmeliyiz. Bunun önündeki engeller kaldırılmalı. Farklı düşündüğüm için kimse bana saldırmamalı; gerçek bir ifade özgürlüğüne sahip olmalıyız.

Demokratik bir kültür geliştirdiğimizde demokratik siyaset halktan güç alabilir

Yerel demokrasi, özgürlükler ve eşitlikler üzerine inşa edilmelidir. Demokrasi, kendiliğinden var olan bir şey değil; emek verilerek inşa edilen bir süreçtir. Demokratik bir kültür geliştirdiğimizde demokratik siyaset halktan güç alabilir ve yerel demokrasiyle birleşebilir. Bizim hedefimiz de tam olarak budur. Kendi mücadelemizi, özgürlük ve eşitlik mücadelesini barış mücadelesiyle birleştirmeliyiz. Çünkü yalnızca barış mücadelesi yeterli değil; asıl barışı inşa etmemiz gerekiyor. Barış kendiliğinden inşa edilmiyor. Bu süreçte kim özne olursa, kazanan da o olacaktır. Bu nedenle süreci iktidarın tekelinden çıkarmalıyız ki gerçekten demokratik bir topluma ve demokratik bir cumhuriyete doğru yol alabilelim.

17 Eylül 2025