Eğitim Politikaları Komisyonumuzun açıklaması:
12 Eylül askeri darbesinin ardından kurulan Yükseköğretim Kurulu (YÖK); 44 yıldır üniversitelerin, bilimin ve özgür düşüncenin üzerinde bir vesayet kurumu olarak varlığını sürdürüyor. 6 Kasım 1981’de hayata geçirilen bu yapı, akademiyi merkeze bağlayarak üniversiteleri özerk kimliğinden koparmış, eleştirel düşünceyi baskı altına almıştır.
YÖK sistemiyle birlikte üniversiteler, öğrencilerin ve akademisyenlerin değil; iktidarların ve sermayenin çıkarlarına göre şekillendirilmiştir. Bu sistemin bir uzantısı olarak kurulan vakıf üniversiteleri ise yükseköğretimin ticarileşmesinin ve sermaye bağlantısının vücut bulmuş halidir. Bilimsel üretimin yerini kâr odaklı yönetim anlayışı almış, akademi giderek piyasalaşmıştır.
Bugün 8 milyona yakın öğrenci eğitim görüyor; ancak nitelikli, özgür ve demokratik eğitim hakkı her geçen gün daha fazla gasp ediliyor. Liyakatsizlik, sansür, baskı ve piyasacı anlayış akademiyi çoraklaştırıyor. Üniversiteler bilimin değil itaatin üretildiği kurumlara dönüştürülüyor.
Oysa üniversiteler barışın, eşitliğin ve özgürlüğün toplumsallaşacağı alanlar olmalıdır. Barışın toplumsallaşması da farklı kimliklerin, dillerin ve düşüncelerin bir arada ve özgürce var olabildiği bir üniversite yaşamıyla mümkündür. Akademinin görevi savaş ve çatışma politikalarına değil; halkların bir arada, eşit ve adil yaşadığı bir geleceğe katkı sunmaktır.
Bu nedenle Boğaziçi Direnişi yalnız bir üniversite mücadelesi değil; Türkiye’de demokrasinin, özerkliğin ve barışın yeniden inşası için güçlü bir toplumsal iradenin ifadesidir. Boğaziçi’nde yükselen “Kayyum değil, özgür üniversite!” sesi, bugün tüm kampüslerde yankılanmaktadır.
Aynı zamanda, barış talep ettikleri için hedef alınan Barış Akademisyenlerinin, düşüncelerinden dolayı cezalandırılan ve KHK’larla görevlerinden uzaklaştırılan binlerce akademisyenin yanında olduğumuzu da bir kez daha hatırlatıyoruz. Üniversitelerdeki bu tasfiyeler, bilimin ve özgür düşüncenin önüne konulan en büyük engellerdendir. Akademik özgürlük, barış ve demokrasi mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır.
DEM Parti Eğitim Politikaları Komisyonu olarak bir kez daha vurguluyoruz:
* YÖK derhal kaldırılmalı; yükseköğretim sistemi mali, idari ve akademik yönden özerkleştirilmelidir.
* Üniversiteler öğrencilerin, akademisyenlerin ve çalışanların katıldığı demokratik yapılar haline getirilmelidir.
* Parasız, anadilinde, bilimsel ve toplum yararına eğitim herkesin hakkıdır.
Barışın toplumsallaştığı, bilimin özgürleştiği, gençliğin geleceğini ellerine aldığı demokratik bir Türkiye mümkündür.
YÖK kalksın, üniversiteler özgürleşsin!
Yaşasın barış, özgürlük ve demokratik üniversite mücadelesi!
DEM Parti Eğitim Politikaları Komisyonu
6 Kasım 2025
