11inci Yargı Paketine ilişkin muhalefet şerhimiz

Bugün TBMM Genel Kurulunda görüşülmeye başlanacak olan 2/3393 Esas No’lu Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine ilişkin muhalefet şerhimiz:

11. Yargı Paketi olarak sunulan bu teklif dâhil olmak üzere getirilen paketler, adalet sisteminin mevcut sorunlarını çözmek bir yana, bizzat kendileri yeni sorun alanları, yeni eşitsizlikler ve yeni adaletsizlik biçimleri üretmeye başlamıştır. Toplumun makul sürede yargılanma, bağımsız mahkemeler, keyfî tutuklamaların önlenmesi, ifade özgürlüğünün güvence altına alınması ve infaz rejimindeki eşitsizliklerin giderilmesi yönündeki talepleri bu paketlerin dışında bırakılmış; bunun yerine güvenlik öncelikli bir hukuk anlayışı kalıcılaştırılmıştır.
Tam da bu nedenle AKP, getirdiği her yeni yargı paketini, artık önceki paketlerin yarattığı sorunları “gidermek” iddiasıyla kamuoyuna sunmaya başlamıştır. Bu durumun en çarpıcı örneklerinden biri, kamuoyunda COVID–19 infaz düzenlemesi olarak bilinen ve 9. Yargı Paketiyle getirilen düzenlemenin yol açtığı derin eşitsizliklerin, bu kez teklifin 27. maddesiyle yeniden önümüze getirilmesidir. Ancak sorunları giderme iddiasıyla yapılan bu müdahale, infaz hukukunda geçici, seçici ve parçalı düzenlemelerini çoğalmaktadır. Bu yöntem reform söylemini boş bir gösterene dönüştürmekte ve iktidarın adalet anlayışının bir kriz yönetimi hukuku olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak ortada “Adaletin Yüzyılı”nı inşa eden bir reform iradesi değil; her yeni paketle bir öncekinin yarattığı adaletsizliği yamamaya çalışan, kalıcı adalet yerine geçici çözümleri çoğaltan ve toplumu palyatif paketler çağında oyalayan bir hukuk pratiği bulunmaktadır.

...

Bu teklifin ana karakterini “temel hak ve hürriyetlere müdahale” üzerinden belirlemek mümkündür. Hemen her maddede doğrudan ya da uygulama esnasında ihlal edilecek haklar söz konusudur. Mülkiyet hakkı da bu müdahaleden etkilenecek olan haklardan biridir. Nitekim 22. madde ile getirilmek istenen hesabın askıya alınması düzenlemesi, mülkiyet hakkının ihlali bakımından ciddi risklerin kaynağı olacaktır. Finans çağının temel işleyiş biçimi paranın sürekli ve hızlı akışıdır. Getirilmek istenen düzenleme ise bu mekanizmanın önünde katı bir engel olacaktır. Bankalara, ödeme hizmet sağlayıcılarına ya da kripto para borsalarına tanınan hesabın askıya alınma yetkisi mülkiyet hakkı bakımından ağır ihlallere yol açacaktır. Aynı madde ile hukuki güvenlik hakkı da zedelenmektedir. Zira maddenin uygulanması ile birlikte oluşacak zararların tazmin usulü ve oluşacak olan zarardan sorumluluk gibi temel hukuki güvenceler düzenleme kapsamı dışında bırakılmıştır. Çok boyutlu hukuki soruna yol açacak olan maddenin bir diğer etkisi ise masumiyet karinesi üzerinde olacaktır. Maddenin yasalaşması halinde masumiyet karinesi özel hukuk kişilerinin yetkisine terk edilmektedir.

Sonuç olarak, söz konusu kanun teklifi, demokratik ilkelere ve temel haklara aykırı bir nitelik taşıyarak toplumsal özgürlüklerini kısıtlamakta, ayrımcı uygulamalara yol açmakta ve otoriterleşmeyi pekiştirmektedir. Bu teklifin yasalaşması halinde, hukuk devleti ilkesi zedeleneceği gibi bireysel hürriyetler de zayıflayacaktır. Dolayısıyla, teklifin kapsamlı bir şekilde revize edilmesi, demokrasinin korunması adına elzemdir.

Muhalefet şerhinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

23 Aralık 2025