Türkdoğan: Umut hakkının gerçekleşmesi için sorumlu olan herkesin adım atması gerekiyor

Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonumuz Genel Merkezimizde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin umut hakkı kararına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcımız Öztürk Türkdoğan, şunları söyledi:

AK Bakanlar Komitesinin kararlarından en önemlisi umut hakkı ile ilgilidir  

Biliyorsunuz, bu yıl 15-17 Eylül 2025 tarihleri arasında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye ile ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanıp uygulanmadığına ilişkin denetim görevini yerine getirdi ve 17 Eylül'de Türkiye ile ilgili birden çok karar aldı. Bu kararlardan en önemlisi umut hakkı ile ilgili almış olduğu karar. Öncelikle size umut hakkının ne olduğunu kısaca ifade etmeye çalışacağım. Umut hakkı, ömür boyu hapis cezası alan mahpusların cezalarının belirli bir süre sonra gözden geçirilmesi ve onlara yeniden serbest kalma şansı verilmesi hakkıdır. Yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kişinin yaşamı sona erinceye kadar infazı kabul etmemektedir. Bu durumu, sözleşmenin 3. maddesine göre işkence, kötü muamele ve onur kırıcı davranış yasağına aykırılık olarak görmektedir. Verdiği kararlarla da Avrupa Konseyine üye ülkelerde ömür boyu hapis cezasını kabul etmemektedir. Bunu da biz umut hakkı olarak tanımlıyoruz.

Türkiye tavsiyeleri maalesef yerine getirmedi

Tam da AİHM’in bu kararları çerçevesinde Türkiye ile ilgili ilk karar 18 Mart 2014’te, yani bundan tam 11 sene önce alındı. “Öcalan 2” Türkiye davasında bir karar verildi. Sayın Öcalan ile ilgili olarak ölünceye kadar infazın kabul edilemeyeceğini belirtti. İngiltere kararında ifade ettiği 25 yıllık hapislik sürecinden sonra şartla salıvermeyle ilgili bir mekanizmanın kurulması gerektiğine dair karar verdi. Bu kararın uygulanmasıyla ilgili olarak da Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ilk olarak 2015 yılında Türkiye'den bilgi istedi. Fakat daha sonra Bakanlar Komitesi bunu gündemine almadı. Uzunca bir süre bu konu Bakanlar Komitesinin gündemine girmedi. Hem Sayın Öcalan'ın avukatlarının başvuruları hem Türkiye'deki insan hakları örgütlerinin başvuruları sonucunda, 2021 yılında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bu konuda verilmiş olan kararları “Gurban ve diğerleri” ismiyle dört dava grubunda topladı ve Türkiye ile ilgili yeniden inceleme kararı aldı. Türkiye'den bilgi talep etti. Özel ve genel önlemlerin neler olduğunu sordu. Türkiye bu konuda herhangi bir adım atmayacağını ifade etti ve 2021 yılında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiye'ye umut hakkının gereğinin yerine getirilmesi noktasında tavsiyelerde bulundu. Türkiye bu tavsiyeleri maalesef yerine getirmedi. 2024 yılına kadar da yeniden bir inceleme yapılmadı.

Türkiye AİHM’nin kararının gereğini yerine getirmedi

2024 yılında, sivil toplum örgütlerinin yoğun başvurusu sonucunda tekrar konu Bakanlar Komitesinin gündemine geldi ve Bakanlar Komitesi yeniden Türkiye'ye tedbirler alması gerektiğini ifade etti. Özellikle de bu konuda adım atılmasının zorunluluk olduğunu bildirdi. Hatta Mart 2025’te bir ara karar alacağını da ifade etti ve yeniden bir yıl sonra değerlendireceğini belirtti. Bu yıl Türkiye'deki sivil toplum örgütleri, Sayın Öcalan'ın avukatları ve uluslararası insan hakları örgütleri Bakanlar Komitesine bildirimlerde bulundu. Bakanlar Komitesi 15-17 Eylül 2025 tarihleri arasında dosya üzerinden inceleme yaptı ve Türkiye ile ilgili kararını 18 Eylül 2025 günü web sayfasına koyduğu kararla açıkladı. Bakanlar Komitesinin açıkladığı kararı sizinle kısaca paylaşmak istiyorum.

Öncelikle Türkiye'nin AİHM kararının gereğini yerine getirmediğini belirtti. Türkiye AİHM kararını uygulamadığı ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında 25 yılı dolduran mahpusla ilgili bir değerlendirme mekanizması kurulması yönünde yasal düzenlemeyi yapmadığı için derin üzüntü duyduğunu ifade etti. Tabii biz bu kavramı hukukçular olarak eleştiriyoruz. Derin üzüntü duyabilirsiniz ama sizin elinizde mekanizmalar var, araçlar var. Üzüntü duymak yerine sözleşmenin 46. maddesinin 4. fıkrasını işletebilirsiniz. Yani ihlal prosedürünü işletip dava dosyasını yeniden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine intikal ettirip oradan kararın uygulanmadığına dair bir karar çıkartabilirlerdi ki biliyorsunuz Osman Kavala dosyasında böyle yapılmıştı. Yine Bakanlar Komitesi kararında doğrudan doğruya Adalet Bakanlığına çağrı yapıyor ve "İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde infaz hukukunda düzenleme yaparken umut hakkını mutlaka düzenleyin" diyor.

Bakanlar Komitesi ilk defa Türkiye’deki Barış ve Demokratik Toplum Süresine atıfta bulundu

Bu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bağlamında bir yükümlülüktür. Bu hatırlatmayı yapıyor. Bakanlar Komitesi ilk defa Türkiye'deki Barış ve Demokratik Toplum Sürecine atıf yaptı ki kullandığı terminolojiyi biz beğenmiyoruz. Birleşmiş Milletler uzmanlarının kullandığı terminolojiyi kullanması gerekir. Bu bir çatışma çözüm sürecidir. Türkiye'deki siyasi iktidar çeşitli isimlerle adlandırabilir ama biz bu sürece “Barış ve Demokratik Toplum Süreci” ismini veriyoruz. Bu süreci hatırlatarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonundan da yararlanılması gerektiğini açık bir şekilde ifade ediyor. Komisyona bir atıf yapıyor Bakanlar Komitesi ve daha da önemlisi bu konuda milletvekillerinin verdiği yasa tekliflerinin kanunlaşmasını talep ediyor Türkiye'den.

Sayın Öcalan’ın yasal haklarının kullandırılması konusunda sorunlar var

Biliyorsunuz DEM Parti Grup Başkanvekilleri ve milletvekilleri 24 Eylül 2024'te Türkiye Büyük Millet Meclisine umut hakkının gereğinin yerine getirilmesi için kanun teklifleri vermişlerdi. Bazı yasa maddelerinin kaldırılmasını talep etmişlerdi. O maddeler kaldırılırsa umut hakkının gerçekleşmesi önündeki engeller kalkacaktır. Buna atıf yapıyor yine Bakanlar Komitesi ve özellikle diğer önlemlerin alınmasını istiyor. Yani aslında Bakanlar Komitesi “tecride başvurma, yasal haklarını kullandır” demek istiyor. Çünkü biliyorsunuz Sayın Öcalan'ın yasal haklarının kullandırılması konusunda halen sorunlar devam ediyor. Yani 6 yıl sonra avukat görüşünün yapılıyor olmasına kimi çevreler seviniyor ama şu soruyu sormak lazım: 6 yıldır avukat görüşü ne için yaptırılmıyor? İnfaz Kanununda açık hüküm var. Biz bunu Adalet Bakanlığına ve bakanlık yetkililerine, AK Parti grubuna, MHP grubuna sürekli ifade ettik. İnfaz Kanunundaki haklar tüm mahpuslar için genel haklardır, herkes için kullanılmalıdır. Yani dolayısıyla buna yeniden atıf yapıyor. Avrupa Konseyindeki benzer iyi ülke örneklerinden yararlanılması gerektiğini ifade ediyor ve bir sonraki incelemeyi de Haziran 2026'da yapacağını söylüyor. Türkiye'ye Haziran 2026'ya kadar süre veriyor. 

Umut hakkı hayata geçirilmezse Bakanlar Komitesinin yapması gereken prosedür bellidir

DEM Parti Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu olarak Bakanlar Komitesinde beklentimiz şudur. Umarız önümüzdeki birkaç aylık dönemde umut hakkını gerçekten hayata geçiririz hep birlikte. Fakat eğer bu hak hayata geçirilmezse Bakanlar Komitesinin yapması gereken prosedür bellidir. Sözleşmenin 46. maddesinin 4. paragrafını işletmektir. Yani ihlal prosedürünün başlatılabilmesi için dosyayı yeniden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göndermektir. Bu hukuki bir prosedürdür. Bunun yerine getirilmesi gerekir. Bizim Türkiye Büyük Millet Meclisinden de beklentimiz var. TBMM’de kurulan komisyonun Sayın Öcalan'la bir an önce görüşmesi gerekir. Bunun yöntemini elbette ki Sayın Meclis Başkanı kararlaştırır, komisyonun kendisi kararlaştırır. Ya bir heyetin Sayın Öcalan'la İmralı’da görüşmesi ya da güvenlik önlemleri alınarak Sayın Öcalan'ın Meclis’te komisyonla buluşturulması gerekir.

Komisyon demokratik entegrasyon yasaları konusunda Sayın Öcalan’ın görüşlerini almalıdır

Bu süreci başlatan kişi Sayın Öcalan'dır. O halde Meclis Komisyonunun Sayın Öcalan'ın görüşlerine başvurması şarttır. Demokratik entegrasyon yasaları konusunda, geçiş dönemi yasaları konusunda, barışın hukukunun oluşturulması anlamındaki barış yasaları konusunda Sayın Öcalan'ın görüşlerini almak durumundadır. Öyle ya herkesin görüşlerini aldınız. Bu süreci başlatan baş aktörün, başlatan ana muhatabın, bu sürecin başmüzakerecisinin görüşlerini de almak durumundasınız. 

Cumhur İttifakına kendi verdikleri sözü hatırlatıyoruz: Sayın Öcalan'ın özgürlüğünün sağlanması gerekir

Yine Meclis’te grubu bulunan partilere, milletvekillerine bizim çağrımız var. DEM Parti olarak biz bu konudaki yasal hazırlıklarımızı yaptık. Hangi kanunlarda ne gibi değişiklikler yapılması gerektiğini ifade ettik. Bununla ilgili kanun tekliflerinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu kapsamda umut hakkı rahatlıkla düzenlenebilir. Bunun daha fazla geciktirilmemesi gerekiyor. Ve elbette ki bizim Grup Başkanvekillerimizin ve milletvekillerimizin verdiği kanun tekliflerinin de yasalaşmasını özellikle talep ediyoruz. Siyasal iktidardan da beklentimiz şu. İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde infaz hukukunda bir düzenleme yapılması zaten şarttır. İnfaz Kanunu eşitsizliklerle doludur, ayrımcılıklarla doludur. Umut hakkı rahatlıkla düzenlenebilir. Özellikle Cumhur İttifakına kendi verdikleri sözü hatırlatıyoruz. Bakın bir kuşun uçabilmesi için çift kanadının olması gerekir. Tek kanatla kuş uçar mı? Sayın Bahçeli'ye atfen söylüyorum. Bu kuşun bir an önce çift kanatlı olması için de Sayın Öcalan'ın özgürlüğünün sağlanması gerekir. Bu metaforu Sayın Bahçeli sık sık kullanıyor. Biz de hatırlatıyoruz. Bir siyasi ittifak kamuoyu önünde bir söz vermişse bu sözün gereğini yerine getirmek durumundadır. Barış ve Demokratik Toplum Süreci hepimizi ilgilendiriyor. Sadece Türkiye'yi de değil bütün Ortadoğu'yu ilgilendiren bir süreçtir. Milyonlarca insanın, 100 milyonlarca insanın geleceğini ilgilendiren bir konuya gerçekten çok daha ciddi yaklaşılması gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Umut hakkının gerçekleşmesi için sorumlu olan herkesin adım atması gerekiyor

Ve elbette ki Sayın Öcalan'ın öncelikle infaz hukukundan kaynaklanan rutin haklarının yerine getirilmesi gerekiyor. Sayın Öcalan'ın Türkiye demokratik kamuoyuyla buluşmasının önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Avukatlarıyla, ailesiyle, heyetlerle görüşmesinin sağlanmasını ve bunların rutin hale getirilmesini de özellikle vurguluyoruz. Gerçekten bu çatışma çözüm sürecini başarmak istiyoruz. Sayın Öcalan bu konuda kararlı, bizler de çok kararlıyız. Barışı getirebilmemizin yolu da Sayın Öcalan'ın mutlaka sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarından geçiyor. Siyasi iktidar bakımından uluslararası hukukun gereği olarak bir meşruiyet var zaten. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karar vermiş. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi size tavsiyede bulunuyor. Yani şu anda kamuoyu önünde herhangi bir yetkilinin çıkıp, "Ya biz bu umut hakkını yapamayız" diyebilecek tek bir argümanı yok. Mahkeme kararı var, siyasi organ kararı var. Bir an önce umut hakkının gerçekleşmesi konusunda siyasi iktidarın, TBMM’nin, bu konuda sorumlu olan herkesin adım atması gerektiğini ifade etmek istiyoruz. 

Komisyonumuzun konuya ilişkin bilgi notu ile kararın İngilizce ve Türkçesine buradan ulaşabilirsiniz.

19 Eylül 2025